1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Gazze’yi Unutmak İhanettir!

Gazze’yi Unutmak İhanettir!

Mart 2024A+A-

Gazze’de icra edilen vahşet karşısında ilk günden itibaren bir iddianın dillendirildiğine çokça şahitlik ettik. Pek çok ağızdan “Gazze’den sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” sözünün, daha doğrusu temennisinin tekrarlandığını duyduk. Gerçekten de bu boyutta bir vahşetin asla unutulmaması gerektiği, her ne şekilde olursa olsun yaşanmamış gibi davranılmaması gerektiği açıktır, nettir.

Ama gerçekçi olmak gerekirse bu sözün, beklentinin bir temenni olarak kalacağı da muhtemeldir. Maalesef bu tür zalimlikler bir müddet sonra unutulmaya terk edilmektedir. Gazze’deki soykırımı gündemde tutabilmek, unutulmamasını sağlamak için holokost hadisesine ilişkin küresel Siyonist sermaye çevrelerinin sergilediği gibi bir gücümüz, nüfuzumuz yok ki! Maalesef bu vahşetin sıcaklığı da bir müddet sonra geçince bugünkü değerlendirmeler, tavır alışlar unutulacak, gevşeyecek.

Şu son 12 yıllık süreçte Suriye’de şahit olduğumuz korkunç manzaralar unutulmaya terk edilmedi mi? Kimyasal katliam, varil bombaları, 11 bin kişinin korkunç işkencelerle katledildiğini belgeleyen fotoğraflar, çocukların parçalanmış cesetleri, tecavüze uğrayan bacılar… Hepsi ilk duyulduğunda, gündeme geldiğinde unutulmaz diyorduk, değil mi? Oysa bugün Esed katili gittiği yerlerde saygın devlet başkanı olarak ağırlanabiliyor, ne acıdır ki!

Peki, bu durum bize ne söylüyor, bize nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

Biz unutmamalıyız; unutma eğilimi gösterenleri uyarmalı, unutturmamak için gayret etmeliyiz. Yarınlarda Siyonist katillerin ve destekçilerinin bugün işledikleri cürümleri unutup bu katil sürüsü ile siyasi, mali, diplomatik, akademik ilişkiler kurma çabaları içerisine girecek olanlara karşı da tavır almalıyız.

Ama bunun için önce halen gözlerimizin önünde doludizgin devam eden vahşete dair sorumluluğumuzu üstlenmeliyiz. Alışma, kanıksama gibi eğilimlere karşı uyaranlardan olmalıyız. Bıkmadan, yorulmadan zulmü lanetlemeli ve mazlumların yanında olduğumuzu haykırmalıyız.

Bu çabamızın, tutumumuzun ne kadar etkili olduğu; ne oranda başarılı neticeler verdiği sorusu bizi ilzam eden bir durum değildir. Biz bize düşeni yapmakla mükellefiz. Aynen Suriye meselesinde olduğu gibi, başka beldelerde sürdürülen mücadelelere karşı sorumluluğumuz gibi, kimin ne dediğine, kimin ne gerekçeler üreterek münkeri, zilleti, fesadı aklamaya kalkışmasına bakmaksızın, hakkı haykırmak ve zulme karşı tavır almak zorundayız.

İşte Filistinli kardeşlerimizin ilkeli ve direngen tutumu bu hususta da örneklik sunuyor. Onlar da bazı menfaatler karşılığında, Mısır gibi, Suud gibi, Mahmud Abbas gibi gerekçeler ileri sürüp gayrı meşruluğa meşruiyet elbisesi giydirmeye kalkışabilirlerdi. Ama böyle yapmadılar; zor olanı ve Müslümana yakışanı tercih ettiler. Allah Teâlâ da onlara ödedikleri ağır bedeller karşılığında izzeti bahşetti. Şüphesiz izzet Allah’ın, Resul’ünün ve müminlerindir; münafıklar bunu anlamasa, idrak edemeseler de!

Bu Sayıda Yer Alanlar:

Bir İmtihan Olarak Gazze ve Gazze İle İmtihanımız

Gazze Savaşında Türkiye’nin Rolü

Yaramız, Hüznümüz ve Umudumuz Gazze

Talebesini Bekleyen Okul: Gazze

Mısır Refah Kapısını Neden Açmaz?

7 Ekim Neyi Başardı?

UNRWA’nın Fonlarının Kesilmesi Toplu Cezalandırmadan da Beter!

Lanetli Kavim Var mıdır?

Entelektüeller Dünyayı Kurtarabilir mi?

Gazze ve Soykırım Akademisyenlerinin İkilemleri

Taç Giymiş Soytarının Hüküm Sürdüğü Saraydan Yayılan Kötülük

Merhamet, Zulüm ve Egemenlik Üzerine

Depremin Ardından Bir Yıl ve Yiğit Gazze

Antlaşmaya ve Devlete İhanetin Acı Sonu Kurayzaoğulları Gazvesi

Filistin Nasıl Uluslararası Bir Dava Haline Geldi?

Şura Bilincini Yeniden Kuşanmak

Cuma Hutbeleri Vesilesiyle “Hikmet-i Hükümet” Uygulaması Geri mi Geliyor?

Gazze’nin Sessiz Çığlığı: Tebessüm

Öfkemiz Derin

Nuh Kıssasından Günümüze Çıkan Dersler

Çıkalım Yola Şafak Vakti

Dağ

​​​​​​​Asırlık Yas Evimiz

haksoz395-396b.jpg

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR