Gazze Kıvılcımı ve Küresel İntifada Ateşi
Aaron Bushnell’i hatırlıyoruz değil mi? Gazze’de sürmekte olan soykırıma ülkesinin verdiği desteği protesto etmek için 25 Şubat’ta ABD’nin başkenti Washington’da İsrail Büyükelçiliği önünde kendini yakan Amerikalı askerin eylemi unutulamaz elbette.
25 yaşındaki bu onurlu gencin eyleminin tüm çarpıcılılığına rağmen Amerikan medyasında çok az gündemleştiğini, adeta örtülmeye çalışıldığını da hatırlıyoruz tabiî ki. Ama ne kadar örtmeye, unutturmaya çalışsalar da nafile. İşte Bushnell’i harekete geçirip hayatını feda etmeye sevk eden haykırış şimdi pek çok Amerikan üniversitesinde geniş öğrenci topluluklarını ayağa kaldırdı bile!
Amerikan halkı arasında yönetimin İsrail’in işlediği insanlık suçlarına olur vermesi; asker, mali, diplomatik vb. her yolla Gazze’de icra edilmekte olan soykırıma, vahşete ortak olmasına yönelik başından beri tepkiler görülmekteydi. Gerek ABD’de yaşayan Müslüman azınlık mensupları gerekse içlerinde Yahudilerin de bulunduğu anti-Siyonist çevrelerin katılımıyla farklı şehirlerde geniş katılımlı protestolar gerçekleştiriliyordu. Ne var ki Nisan ayının sonlarında New York’taki Columbia Üniversitesinde başlayıp diğer üniversitelere sıçrayan eylemler tam bir intifada rüzgarına dönüştü.
Kampüs merkezli direniş eylemleri Amerikan iktidarını ve egemen çevreleri şimdiden sarsmış halde. Eylemleri bastırmak için üniversitelerde adeta sıkıyönetim ilan edilmesine rağmen arzulanan ‘sükûnet ortamı’ bir türlü tesis edilemiyor. Bilakis Amerikan demokrasisi adına on yıllardır yüceltilen, adeta putlaştırılan tüm iddialar birbiri ardına sarsılıp dökülüyor. İsrail’in ABD desteğiyle Gazze halkına karşı işlediği vahşeti protesto edenler adeta İsrail terörünü birebir yaşıyor, teneffüs ediyorlar. İş Siyonist çeteyle dayanışmaya geldiğinde vatandaşlarının ifade özgürlüğünün, itiraz etme hakkının canına okumaya hazır ceberut bir zihniyet tüm çirkinliği ve zalimliğiyle harekete geçiyor.
Gerekçeleri de hazır: Eğitim hakkının engellenmesinden endişe ediyorlarmış; eylemcilerin anti-semitik yönelim içerisinde olmalarından çok rahatsızlarmış; Yahudi öğrencilerin üniversite kampüslerinde her an saldırıya uğrayabilecekleri korkusu içinde olmaları ve kendilerini güvende hissetmemeleri yüzünden dehşete düşmüşler vs. vs.
Utanmazlığa bakın!
On binlerce kadın, çocuk acımasızca katledilmiş, bunu görmezden gel ama birkaç slogan yüzünden Yahudi öğrencilerin duyduğu rahatsızlığı insanlık testine çevir! Yuh olsun sizin insanlık anlayışınıza!
Kaldı ki bu iddiaların tümü de yalan. Anti-semitizmle suçlanan eylemlerin failleri arasında insan hakları konusunda duyarlı, Siyonizm’e karşı çıkan Yahudi öğrenci toplulukları da mevcut. Bu durumda Yahudi öğrenciler de mi anti-semitist tutum içinde imişler?
Açıkçası İsrail bağımlılığı sadece ABD’nin değil, tüm Batı dünyasının aklını başından almış halde. 7 Ekim’den beri Batılı devletlerin sergiledikleri ölçüsüz, ilkesiz, ahlaksız tutum bugüne dek sözde savunuculuğunu üstlendikleri tüm hak ve özgürlük söylemlerinin birer yalan olduğunu en net biçimde açığa çıkardı. Gazze direnişi bu boyutuyla da insanlığa gerçekten çok büyük bir hizmette bulundu. Zalimlerin maskelerini yırttı, çirkin, vahşi çehrelerini faş etti.
Amerikan üniversitelerinde yükselen intifada rüzgârı küresel emperyalizmi de sarsan bir tufanın müjdesini veriyor. Ve bu manzara bize insanlık vicdanının bunca zalimliğe, baskıya ve kamufle etme çabasına rağmen ölmediğinin, öldürülemediğinin sevincini yaşatıyor.

