1. YAZARLAR

  2. NURAY KAYACAN

  3. Türban Çıkmazı
NURAY KAYACAN

NURAY KAYACAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Türban Çıkmazı

07 Ağustos 2008 Perşembe 21:04A+A-

Yaz geldi geçiyor, herkes tatilde ama gündem dur-durak tanımıyor. Full çekiyor maşallah. Çeteler, patlamalar, orman yangınları, Kur’an kursu faciası, AKP’nin aklanması, ekonomik dalgalanmalar, dalgalanmalardan fırsat yaratan vurguncular derkeeeeen avam bole oldu beyinlerimiz.

Gitgide paranoyak bir millet olup çıktık sonunda. Gelin örneklerle açıklayalım durumun vahametini. Alış veriş yapacak teyzem: “Aman evladım neme lazım bomba falan koyarlar, gidilmez öyle kalabalık yerlere.” diyor, dışarı adım atmaktan korkar hale gelmiş garibim. Amcamın yazıhanesine hırsız girmiş: “Şüphelendiğiniz biri var mı?” diye kendisini sorgulayan polise: “Valla memur bey, ben Ergenekonculardan şüpheleniyorum.” diyor. Haksız da sayılmaz hani, her taşın altından onlar çıkıyor.( Yahu o kadar belaya soktunuz başınızı, bu yaştan sonra ne gerek vardı? Tansiyon, kolesterol, şeker falan Nenize çeteleşmek bilmem ki! )Bir pazarımız vardı onda da, terör paniğinden merkezlere, kene korkusundan piknik alanlarına gidemez olduk. Anlayacağınız (olsa dahi) ne paramızı harcayabiliyoruz, ne de vaktimizi.

Gelelim bizim meseleye… Ama gelemiyoruz ki kardeşim. Şu bizim türban işi arada kaynadı gidiyor. Buradan çağrı yapıyorum: Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, hâkimler, savcılar, muhalif parti yöneticileri, medya kuruluşları, malum yazarlar, çizerler, sanatçılar, ulusalcılar, Kemalistler, Atatürkçü Düşünce Derneği ve benzeri dernek, vakıf yöneticileri, terör örgütleri, çete mensupları, orman yakan magandalar, dolar, avro paritesi, Kongo- mongo, Avrupa-yerli, binimum kene çeşitleri. Bir müsaade edin, rahat verin lütfen.

Ak partinin kulağını çektiniz ama biz hâlâ çözüm bekliyoruz. Çok beklersiniz. dediğinizi duyar gibiyim. El insaf daha ne kadar bekleyecektik? Bırakın artık soğuk savaş (yer yer sıcak da olabiliyor haliyle) stratejilerinizi. Bu kadar meraklıysanız, canınız action çekiyorsa playstation alın, aynen gerçek gibi oyunlar var bilgisayarda onlarla oynayın. Vurun, kırın, öldürün, bombalayın. Gayet de yasal: Sorgu-sual, gözaltı, hapis derdi de yok. Oralarda tatmin edin nefretinizi, hem böyle karşılık görmeden sürekli saldır sıkıcı olmuyor mu canım?

Maalesef bizi korkutmayı, caydırmayı başaramadınız. Eee ne de olsa sorunun muhatabı biziz. Elimizden alacak neyiniz var ki? Aşımız, işimiz, emeğimiz çalındı. İnatsa inat, taktınız diyorsanız evet takıyoruz, takmaya da devam edeceğiz. Siz nasıl AK Parti’ye taktıysanız bizde türban meselesine taktık. Nede olsa herkes için biraz obsesyon normaldir. Mehmet Ali Birand olsaydı şimdi başlardı yine, gündemi meşgul etmeyin tantanalarına. Adamcağız Anayasa Mahkemesinden dönene kadar üşenmedi her gün;“Daha önemli meseleler var” dedi,  durdu. Senin meselen olunca meşgul olmuyor da gündem, benim işim düşüncemi batıyor sana amcacım. Ne demişler bu gün sana yarın bana. Emeklilik yaşıyla ilgili haber çıkınca ben kanalı mı değiştiriyorum? Aman bana ne, ben emekli oluncaya kadar on kere değişir o yaş haddi diyor muyum? O nasıl senin meselense benim için de gündemin ana maddesi bu. Bitirmeme ramak kala okulumdan atılmışım, her yerde diploma soruyorlar. Sanki on beş senede öğrenmedim de hiçbir şey, son bir senedeydi bütün keramet. (Neyse şu diploma ve iş sorununu bir daha ki yazıda ele alırız.)

Yasağın ilk yıllarında yurt dışında eğitimini tamamlamaya karar veren arkadaşlarıma: “Sil baştan bir dört sene daha okumak mı? O kadar yılımı veremem” demiştim. Şimdi düşünüyorum da ne kadar da ileri görüşlüymüşüm. On yıl geçti bitirdiler, çalışıyorlar. Kıskanmıyorum yanlış anlaşılmasın, sadece benim durumumda olan arkadaşlarımla empati kuruyorum. Emekli oldukların da biz hala çözüm bekliyor olmayız inşallah. On yıl bu ya, zaman aşımına da mı uğramadı şu bizim siyasi simge olarak türban takma suçumuz?

Ulusalcı zihniyetin mantalitesi şu: Daha o zaman okul önlerinde bizi kovalamakla görevli bir polis, copuyla sırtımı dürtüklerken: “evinizde otursanıza neden dışarı çıkıyorsunuz?” demişti.

İşte size türban sorununa kalıcı çözüm, oligarşik düzene göre biz gündüz gözüyle karşılarına çıkılmaması gereken mahlûkatlarız. Varlığımız varlıklarını ziyadesiyle rahatsız ediyor. Bizleri gördüklerinde kinlerinden parmaklarını ısırıyorlar.

Gelelim Ak Parti kanadına. Buradan Sayın Erdoğan ve kurmaylarına sesleniyorum:

Bu gayet amatörce, üzerinde kafa yorulmamış, basit yıldırma hareketleriyle geri adım atarsanız, bilin ki ahde vefa göstermemiş, sizi buralara taşıyan milleti de gerinizde bırakmış olacaksınız. Reform yapmak kabiliyet, birikim, donanım ama en önemlisi de mangal gibi yürek ister. Tarih bizlere göstermiştir ki bedeli ne olursa olsun zafer, gözü kara, azimli ve kararlı insanların lehine sonuçlanmıştır. Cesur liderler tarihi yazmış, korkak olanlar ise silinip gitmiştir. (Gaz verme!” demeyin, biraz motivasyon herkes için gerekli.)

Yalnız anlamak istemediğiniz şey, bizimkisinin inat falan olmadığı değil. Gerçekten açamayız örtülerimizi. Açarsak eğer yaratanı küstürmekten korkarız, güneşe alışık değiliz, solmaktan, kurumaktan korkarız. En vahimi de kendimiz olamamaktan, başka biriymiş gibi yaşamaktan korkarız. Ahde vefasız olmaktan, aynadaki yabancıya bakamamaktan korkarız. Gündemde kalmak gibi bir niyetimiz yok, genelde biz kabuğumuzu kırmaktan korkarız. Rahat bırakın bizi ey Furkan düşmanları. Yaratanınızla savaşınızda basamak yaptığınız örtümüz, ahrette pranga olacak boyunlarınıza ve o gün gelip çattığında dışlayıp her yerden kovduğunuz, lanetlediğiniz, aşağıladığınız bizler hakkımızı helal etmeyeceğiz sizlere.

Bizler parya olarak yaşamaktansa, özgür olarak ölmeyi tercih eden tarihin aslanları gibi olmaya talibiz. İslam onurlu Müslümanların yüreklerinde yükselecektir. Onur ve gurur parayla, kariyerle, eğitimle verilemeyen şerefli insan vasıfları… Rab’im bizi o şerefli kullarından, dinini az bir çıkar karşılığı satmayan halis müminlerden eylesin. AMİN

YAZIYA YORUM KAT

28 Yorum