1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. “Sadece hasta, sapkın insanlar cesetleri sakatlar ve taciz eder” — Trump şimdi ne diyecek?
“Sadece hasta, sapkın insanlar cesetleri sakatlar ve taciz eder” — Trump şimdi ne diyecek?

“Sadece hasta, sapkın insanlar cesetleri sakatlar ve taciz eder” — Trump şimdi ne diyecek?

İşkence görmüş, parçalanmış ve tahrip edilmiş cesetlerin görüntüleri, işgalin acımasızlığı ve dünyanın sessizliği hakkında unutulmaz bir tanıklık olarak kalacak.

20 Ekim 2025 Pazartesi 17:53A+A-

Ahmed Asmar’ın Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.


İsrail yetkilileri tarafından yakın zamanda teslim edilen ölü Filistinlilerin sakat bedenleri, ABD Başkanı Donald Trump'ın Hamas'ı kınarken yaptığı, “Sadece hasta ve sapkın insanlar cesetleri saklar, siz de hastasınız ve sapkınsınız!” şeklindeki kötü şöhretli ve önyargılı paylaşımını hatırlattı. Başkan Trump, İsrail'in elinden geri alınan Filistinli cesetlerin korkunç fotoğraflarını görme şansı olsaydı, ne derdi acaba? Bu cesetler, işkence, kötü muamele ve hatta sahada infaz edildiğine dair şok edici izler taşıyor. Birçoğunun elleri ve gözleri bağlı, yüzleri tahrip edilmiş, uzuvları ezilmiş. Ne derdi? İsrail'in yaptıklarını görse nasıl tepki verirdi?

10 Ekim'de İsrail'in Gazze'deki soykırımını durduran ateşkes anlaşması kapsamında, her iki taraf da cesetlerini birbirlerine teslim etti. Anlaşmanın bir parçası olarak, Filistinli Hamas hareketi on İsrailli esirin cesedini teslim etti. Raporlara göre, bu esirlerin çoğu İsrail'in Gazze'ye yaptığı ayrım gözetmeyen bombardımanlarda öldürüldü. Hamas, 19 İsrailli cesedin daha enkaz altında kaldığını ve abluka ve yıkım nedeniyle Gazze'de bulunmayan ağır ve özel ekipmanlara ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Diğer tarafta ise İsrail yetkilileri, şu ana kadar üç ayrı grup halinde 120 Filistinli cenazesi Filistin tarafına teslim etti. Ancak İsrail, elinde bulunan Filistinli cenazelerin toplam sayısını açıklamayı hâlâ reddediyor. Bu sayının yüzlerce olduğunu düşünülmektedir.

İki tarafın cenazeleri ele alma biçimleri arasındaki zıtlık daha açık olamazdı. Hamas, İsrailli cenazeleri onurlu bir şekilde teslim etti ve kurbanların kimlikleri hakkında bilgi verdi. İsrail ise Filistinli cenazeleri herhangi bir kimlik bilgisi vermeden iade etti. 16 Ekim itibarıyla Filistin sağlık yetkilileri, iade edilen 120 cenazeden sadece dördünün kimliğinin tespit edildiğini doğruladı. Bu, İsrail'in Filistinlilerin hayatına ve onuruna, ölümlerinde bile ne kadar az değer verdiğinin korkunç bir göstergesidir.

Daha da kötüsü, cenazelerin durumu Filistinliler ve sosyal medya platformlarındaki aktivistler arasında şok dalgaları yarattı. Cenazeler, hiçbir aklı başında ve ahlaklı insanın haklı gösteremeyeceği, korkunç ve hayal edilemez işkence ve istismar izleri taşıyordu. Fotoğraflar, bazı kurbanların ölümden önce açıkça işkence gördüğünü, bazılarının yakın mesafeden infaz edildiğini, diğerlerinin ise tanklar veya askeri araçlar altında ezildiğini ortaya koydu. Bu manzaralar akıl almaz.

Bu vahşeti özellikle endişe verici kılan şey, bunun birkaç haydut askerin eylemi gibi görünmemesi. Bu, sistematik ve organize bir uygulamanın, savaş alanının ötesine uzanan kasıtlı bir aşağılama ve insanlıktan çıkarma politikasının izlerini taşıyor. Bu model, İsrail'in iki yılı aşkın süredir Gazze'de Filistin halkına karşı yürüttüğü daha geniş çaplı soykırımla uyumlu.

Dünya böyle bir vahşeti nasıl kabul edebilir? Uluslararası hak grupları, sadece yaşayanlara değil, ölümlere karşı işlenen bu kadar grotesk suçlar karşısında nasıl sessiz kalabilir? Bu, uluslararası toplumun vicdanında en büyük leke ya da insan haklarını ve adaleti savunduğunu iddia eden kurumların ahlaki başarısızlığı değil midir? İnsanlık değerlerinin sözde savunucularının sessizliği kulakları sağır ediyor. Ölülerin kutsallığı ihlal edildiğinde, insanlıktan geriye ne kalır?

Trump'ın daha önceki sözlerini hatırlamadan edemedim. Bu sözler sadece onun önyargısını değil, aynı zamanda Batı siyasi kurumlarının çoğunun ikiyüzlülüğünü de ortaya koyuyordu. Filistinlileri karalamak ve onlara karşı daha fazla baskı ve saldırganlığı meşrulaştırmak için “hasta ve sapkın” gibi kelimeler kullandı ve onları istismarcı olarak gösterdi. Oysa gerçekte, Filistinliler uzun süredir sistematik zulüm ve insanlık dışı muamelenin kurbanlarıdır.

Trump kendi sözlerine gerçekten inanıyorsa, Hamas'a yönelttiği aynı enerji ve ahlaki öfkeyle İsrail'in grotesk eylemlerini de kınamalıdır. Ama bunu yapacak mı? İsrailliler mağdur olduğunda hemen konuşan ABD yönetimi, Filistinliler acı çektiğinde konuşma cesaretini gösterecek mi? Yoksa Washington ve Avrupa hükümetleri, mağdurlar Filistinli olduğu için bir kez daha görmezden gelip cezasızlığın hüküm sürmesine izin verecek mi?

Bu parçalanmış bedenlerin geri dönüşü sadece bir trajedi değil, aynı zamanda bir gerçeklik anıdır. İsrail'in ahlaki çöküşünün derinliğini ve onu savunanların ikiyüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Dünyayı uzun süredir kaçındığı bir soruyla yüzleşmeye zorlamaktadır: Filistinlilerin hayatları – ve şimdi bedenleri – ne zaman diğerlerine gösterilen saygıyla muamele görecek?

İşkence görmüş, parçalanmış ve tahrip edilmiş cesetlerin görüntüleri, işgalin acımasızlığı ve dünyanın sessizliği hakkında unutulmaz bir tanıklık olarak kalacak. Trump'ın sözleri yankılanıyor: “Sadece hasta, sapkın insanlar cesetleri parçalar ve taciz eder.” Gerçekten de öyle, Bay Trump.

 

* Ahmed Asmar, gazeteci ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler alanında doktora adayıdır.

HABERE YORUM KAT