1. YAZARLAR

  2. Zehra Ç. Türkmen

  3. Umudumu Paylaşır mısın?

Zehra Ç. Türkmen

Yazarın Tüm Yazıları >

Umudumu Paylaşır mısın?

Eylül 2001A+A-

Tahammülümüz yok artık dostum, gölgelerin ışığımıza hücum etmesine, kara bulutların güneşin yolunu kesmesine. Bütün gücü, bütün hüneriyle aydınlığa, güneşe sarılmalı gece, en diri avazıyla sabahı, umudu çağırmalı. Böylece yenilmeli aramıza çöreklenen kötücül endişeler. Ve çekip gitmeli evimizden yabanıl düşler, düş kırıklıkları, kanıksanan düşüşler, düşkünlükler.

Özgürlüğün en mavisine, en sahicisine kanat çırpmalı insan. Bilincin köreltildiği, gülümseyişlerin donuklaştırıldığı, küstahlıkların etrafımızı sarıp sarmaladığı ve kirli tahayyüllerle zihinlerimizin doldurulmak istendiği bir zamanda adaletin, hak olanın tesisi için, yaşamı yaşatmak, yaşamı diriltmek ve yılgınlıktan, yılışık bakışlardan arınmak gerek dostum.

Yeniden onarmak gerek yakılıp yıkılan benliklerimizi. Ve elbirliğiyle yeniden diriltelim çürüyen, pörsüyen yanlarımızı, yarınlarımızı.

Uzatalım gözlerimizi, bakışlarımızı her coğrafyaya. Tur Dağı'nın zirvesine çıkalım Musa'yla ve onun bilinci ateşleyen asası olup yutuverelim yeryüzünün zulümatını. Hakikat kılıcı olup Yahya'nın, başkaldıralım zulme karşı. Ve İbrahimce atılalım ateşlere. Çünkü ateş ancak İbrahim olabileni tanır ve ancak onun gibi sabredeni yakmaz dostum.

Ve yorulmak gerek dostum. Yeniden yorulmak.

Ekmek olmak için yanmayı göze atmak gerek. Senin dediğin gibi dostum: "Tarihi durakta bekleyenler değil, ancak yürüyenler yapar". Bu yüzden gel yıkalım bütün durakları. Yıkalım ve tarihin doğurgan, direngen vadisine katalım diriliş medeniyetine gönül vermiş olanları.

Ve dostum uzat elini, uzat ki;

Tutalım karanlık yanlarımızı, aydınlık düşleri, diriliş muştularını koyalım onların yerine.

Ve zorlu, sarp yokuşlara düşürmeyen adımlarımızı. Özenle örgütleyip umudumuzu, uzak yarınların avlusuna ateşin güller savuralım.

Biliyoruz ki özlemleri zehirlemektir, sevince ihanet gölgesi düşürmektir, dahası kaçmaktır umutsuzluk.

Bu yüzden dostum, ne pahasına olursa olsun besmele tutsun elimizden. Her şeye karşın önsöze ve sonsöze umudu koyalım daima. Yaşatalım ve paylaşalım umutlarımızı. Onun güneşe bakan, aydınlığı biriktiren gül yüzlü güzel çocukları dolaşsın hep bahçelerimizde.

Peki dostum.

Söyler misin?

"Senin hiç umudun var mı, umutların...

Benim var, öyleyse

Umudunu ve umudumu

Paylaşır mısın?"

Can dostum,

Gecenin en koyu vaktinde araladığım penceremin camından en derin düşüncelerimle gökyüzünü seyre dalmışım.

Kalbe sükunet veren; benliğimi arındıran, ayıklayan, ayaklandıran bir ses var içimde. Belki de senin sesin, senin nefesin. Bu yüzden umut yüklü, sevda yüklü dağların seslerini duyuyorum yüreğimde. Ve yüreğim senin yüreğine sokuluyor sessizce.

Birazdan kitabımı, penceremi kapatıp rüyalara dalacağım dostum. Son kez kapanmadan pencerem, gözlerimi kaldırıp gökyüzüne, yıldızlara bakıyor ve inancın çocuklarını görüyorum semada. Umuda umudu ekliyor ve gülümsüyoruz yıldızlarla.

Az kalsın unutuyordum:

Mutlu bir haber aldım bugün dostum.

Yeni yeni direnişçiler katılmış aramıza. Yeni soluklarla, özgür çığlıklarla donanmış etrafımız.

Yani dostum senin anlayacağın, inatla, inançla, insanca çoğalmışız yine. Önce Bilal, Yusuf, Zeynep, İbrahim... Ve şimdi Yasir... Ya sonra...

Ve sen Yasir, hoş geldin kavgaya, davaya. Ve hoş geldin Yasir, azığımıza ve umutlarımıza ortak olmaya...

Aramıza hoş geldin!..

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR