
Almanya’da mahkeme ifade özgürlüğünü onayladı ama silah sevkiyatları dokunulmazlığını koruyor
Alman mahkemelerinin ülkede şu anda görülen ifade özgürlüğüne yönelik kapsamlı kısıtlamalara itiraz etseler de, milyarlarca avroluk anlaşmaları ve stratejik ortaklıkları korumaya kararlı oldukları anlaşılmaktadır.
Leon Wystrychowski’nin Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Almanya'nın Filistinlilere yönelik baskısı, uluslararası kurumlar ve medya ya da Alman mahkemeleri tarafından kınanmadan geçen bir hafta bile yok gibi görünüyor. Ekim ortasında, BM uzmanları “Almanya'nın Filistin Dayanışma Hareketini açıkça bastırması”nı eleştirdi. Kısa bir süre sonra, uluslararası medya, Almanya'nın Gazze soykırımına iştirak ettiği davada Uluslararası Adalet Divanı'nda yalan söylediğini iddia etti. Ve geçen hafta, Almanya'nın Gazze'den eşekleri kabul ederken yaralı ve hasta çocukların girişini hâlâ reddettiği yönündeki haberler küresel bir öfkeye yol açtı.
18 Kasım'da, Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR), Alman hükümetinin İsrail'e bir kez daha silah tedarik etme kararını kınadı. Geçen Pazartesi, Uluslararası Af Örgütü de eleştirilere katıldı. Uluslararası Af Örgütü'nün Araştırma, Savunuculuk, Politika ve Kampanyalar Kıdemli Direktörü Erika Guevara-Rosas, 17 Kasım'daki kararı “pervasız” ve “yasa dışı” olarak nitelendirdi. Berlin, yeni silah transferlerini onaylayarak İsrail'e “Filistinlilere karşı soykırım, savaş suçları ve apartheid uygulamaya devam edebileceğini; Doğu Kudüs ve Gazze dâhil Batı Şeria'yı sonuçlarından korkmadan yasadışı olarak işgal edebileceğini” işaret ediyordu.
Sınırlı ifade özgürlüğü koruması
Geçen Cuma günü, Almanya'nın en kalabalık federal eyaletindeki en yüksek idari mahkeme, İsrail'in sözde “var olma hakkını” reddetmenin korunan ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ve Almanya'daki gösterilerde olduğu gibi polis emriyle basitçe yasaklanamayacağını hükmetti.
Çarşamba günü ise başka bir mahkeme, Nisan 2024'te Berlin'de düzenlenen Filistin Kongresi'nin kapatılmasının hukuka aykırı olduğu kararını verdi. Etkinlik önceden karalanmış, önde gelen yabancı konuşmacıların girişine izin verilmemiş ve siyasi faaliyet yasağı getirilmiş, polis ise kongre başladıktan birkaç dakika sonra şiddet kullanarak kongreyi dağıtmıştı. İki mahkeme, Alman makamlarının Filistinli Doktor Ghassan Abu Sittah'a uyguladığı Şengen giriş yasağı ve faaliyet yasağının hukuka aykırı olduğu kararını vermişti.
Öyleyse durum göründüğü kadar kötü mü? Yargı, nihayet kontrolden çıkmış yürütmeyi sınırlayarak Almanya'da hukukun üstünlüğünü yeniden tesis mi etti? Hiç de değil. Kongre organizatörlerinin haklı olarak belirttiği gibi, bu durum “sistemik” bir yapıya sahip: “Önce Filistin dayanışması yasaklanıyor, bir buçuk yıl sonra ise mahkemeler bu baskının hukuka aykırı olduğuna karar veriyor.”
Silah ihracatı için mutlak bir kalkan
Organizatörler şunları ekledi: “Bu mahkeme kararları, Gazze'de 100.000'den fazla insanın Alman silahlarıyla öldürülmesinden sonra geldi.” Almanya'nın Max Planck Enstitüsü tarafından bu hafta yayınlanan bir araştırma, Gazze soykırımının “mevcut şiddetli ölüm sayısının” “muhtemelen 100.000'i aştığını” ortaya koydu.
Alman mahkemeleri, 7 Ekim 2023'ten sonra bir gecede on kat artan Almanya'nın İsrail'e silah sevkiyatını durdurmayı amaçlayan davaları defalarca reddetti. 2025 yılının Mayıs ortasına kadar Berlin, Tel Aviv'e yaklaşık yarım milyar Avro değerinde askeri teçhizat tedarik etmişti. En son 12 Kasım'da, Berlin mahkemesi iki davayı reddetti. Davalar ECCHR ve başlangıçta beş, daha sonra dört Filistinli tarafından açılmıştı; bu Filistinlilerden biri İsrail'in soykırımında öldürüldü. Mahkeme, diğer hususların yanı sıra, “tekrar etme riski olmadığı” gerekçesiyle davaları reddetti. Sadece beş gün sonra, Alman hükümeti Siyonist devlete yeniden silah tedarik edeceğini açıkladı.
Temmuz ayında, Almanya Anayasa Mahkemesi, 2012 yılında köylerine düzenlenen ABD insansız hava aracı saldırısında yakınlarını kaybeden birkaç Yemenli davacının açtığı davayı reddetti. ECCHR'nin desteğiyle, Afrika ve Orta Doğu'daki ABD insansız hava aracı savaşının Ramstein'daki ABD Hava Kuvvetleri üssü tarafından koordine edildiği gerekçesiyle Almanya'ya dava açtılar. Alman mahkemesi, Washington'un davranışında “uluslararası hukukun sistematik ihlali” görmediğini vurgulayarak davayı reddetti.
Bu kararlar bir arada değerlendirildiğinde, Alman mahkemelerinin ülkede şu anda görülen ifade özgürlüğüne yönelik kapsamlı kısıtlamalara itiraz etseler de, milyarlarca avroluk anlaşmaları ve stratejik ortaklıkları korumaya kararlı oldukları anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle: soykırıma ve insansız hava aracı terörüne karşı protesto etmek serbesttir, ancak bunları durdurmak serbest değildir.
*Leon Wystrychowski, Almanya'da bir gazeteci, tarihçi, Orta Doğu uzmanı ve Filistin aktivistidir.











HABERE YORUM KAT