1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. "Aksa Tufanı ve Filistin Mücadelesinin Geleceği"
"Aksa Tufanı ve Filistin Mücadelesinin Geleceği"

"Aksa Tufanı ve Filistin Mücadelesinin Geleceği"

2023-2024 Özgür-Der Aylık Panellerinin ilki Filistin’deki son gelişmelerin tartışıldığı programla gerçekleştirildi.

15 Ekim 2023 Pazar 09:45A+A-

HAKSÖZ HABER

Özgür-Der 2023-2024 Aylık Paneller Serisinin ilk oturumunda “Aksa Tufanı ve Filistin Mücadelesinin Geleceği” başlığı ele alındı.

Murat Ayar’ın yönetici ve Mustafa Özcan ile Rıdvan Kaya’nın konuşmacı olduğu programda 7 Ekim tarihinde İzzettin el-Kassam Tugayları tarafından başlatılan Aksa Tufanı’ndan hareketle Filistin’deki direniş örnekliği ve Siyonist saldırılar tartışıldı.

Murat Ayar sunuş konuşmasında şunları söyledi:

“7 Ekim’de gerçekleştirilen Aksa Tufanı Operasyonu ile Hamas tarafından İsrail’e yönelik kapsamlı bir mücadele başlatıldı. Bu mücadeleyle birlikte operasyonun kapsamını ve ümmet coğrafyasının tepkilerini konuşma yükümlülüğümüz de doğmuş oldu. Türkiye’de manipülatif ve yalan haberlerle dezenformasyon yapan gruplara karşın adil şahitlik bilincimizi güçlendirmek ve insanlara doğru bilgiyi yaymak adına aylık paneller serimizin ilkinde Aksa Tufanı ve Filistin Mücadelesinin Geleceği başlığını ele almayı uygun gördük.”

Zafere ulaşmada Müslümanların birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Mustafa Özcan, Aksa Tufanı eyleminden hemen sonra Türk ırkçısı ve ulusalcı cenahın bir tezmiş gibi öne sürdüğü “toprak satışı” meselesi hakkında konunun temcit pilavı gibi ısıtıldığını, Filistinlilerin bile bile İsrail’in bir işgal rejimi kursun diye toprak satmalarının söz konusu olmadığını, bazı İsrail yanlısı çevrelerin iddialarını doğrulayacak bir verinin bulunmadığını belirtti.

Hamas’ın eleştirileceği yerler elbette olabilir. Ancak görüldü ki Hamas’a isnat edilen birtakım eylemlerin aslı yok, tamamen propaganda. Dolayısıyla burada Türk ve Kürt milliyetçileri İsrail’i ağlama duvarı haline getirmişlerdir.” diyerek sözlerine devam eden Özcan, Filistin meselesine duyarsız kalmamızın milliyetçilik dışında temel sebeplerinden birisinin de batılılaşma olduğunun altını çizdi. Bir başkası neden olarak dünyevileşme, yani nefse odaklanmayı vurgulayan Özcan, birbirimize yabancılaştıkça İslam coğrafyasının Filistin meselesinde birliği sağlayamayacağını belirtti.

Aksa Tufanı’nı zamanlama açısından çok iyi bir operasyon olarak değerlendiren Özcan, Hamas’ın İsrail’i kışkırtma iddialarına karşılık olarak “Zahiren haklı gibi gözükmekle birlikte esasen İsrail Filistin’i her gün kışkırtıyor, ki Muhammed Daif de konuşmasında buna atıfta bulundu.” şeklinde cevap verdi. Özcan, Aksa Tufanı operasyonunun ve Filistin’in geleceği hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:

Kısa vadede Filistinler bu şekilde zor şartlarla karşı karşıya kalabilir, zira İsrail’in amacı Hamas’ı devirmek ve yönetimine son vermek. İkinci olarak ise Gazze’yi Mısır’a tehcire zorlayıp yeni bir alternatif oluşturmak istiyorlar. Ancak umulur ki Halid Meşal’in de dediği gibi bu, İslam ümmetinde yeni bir uyanışa vesile olur. Orta ve uzun vadede -inşallah- bu planların tam tersi sonuçlarla karşılaşırız ve İslam ümmeti birbiriyle kenetlenir.”

Operasyonun İran ve Hizbullah çevresi tarafından tertip edildiği iddialarına karşılık fiiliyatta böyle bir gerçekliğin olmadığını, nitekim Hamaney’in de bu iddiaları reddeden açıklamalarda bulunduğunu, hazırlanma açısından İsrail’in haberdar olup olmadığı konusunun gayet açık olduğunu,  hareketin oldukça dar bir çerçevede bilindiğini ve  dolayısıyla “Hamas’ın tuzağa çekildiği” tarzı komplo teorilerinin doğru yaklaşımlar olmadığını belirten Özcan, ”İsrail Hamas’ın eylemlerinden haber alsa dahi Hamas’ın eylemlerden vazgeçmesi doğru bir tutum değildir. Nitekim Şeyh Ahmed Yasin’in örnekliği de bu minvaldedir” şeklinde konuştu.

Rıdvan Kaya, Filistin meselesi konusunda Türkiye’de yaygın bir duyarlılığın mevcut olduğunu, bunun özellikle Dökme Kurşun Operasyonu ve Erdoğan’ın Davos çıkışından sonra daha da pekiştiğini, bununla birlikte karşı cephenin de her zaman var olduğunu, Siyonizm yanlısı veya Filistin meselesinde İsrail’den yana olan anlayışın 28 Şubat’ta ayyuka çıktığını, nitekim 28 Şubat’ta tankların yürütülmesinin sebebi olarak Kudüs eyleminin örnek gösterilmesini belirtti.

Bu anlayış, Kemalist ve milliyetçi cenaha aittir ve bu kesim de İsrail’e yakın durur. Ancak son süreçte sesleri kesilmişti. Bugün uzun süre sonra tekrardan seslerini duyurduklarını görüyoruz. Son yıllarda giderek öne çıkan Arap düşmanlığı üzerinden yükseltilen ırkçılık ise buna son süreçte zemin hazırladı. Bunun sonucu olarak ise Fatih Altaylı, Celal Şengör, Meral Akşener gibi isimler ise İsrail yanlısı bir profil çiziyorlar. Arap düşmanlığı basamaklarını kullanıp İsrail yanlısı bir yere gittiler.” diyen Kaya, “Araplar bizi arkadan vurdu” iddiasının ise oksimoron bir iddiadan ibaret olduğunu, bu iddiayı dile getiren seküler ve laik-Kemalist çevrenin Osmanlı’nın parçalanmasından memnuniyet duyduklarını dile getirdi.

İsrail’in karşılığının Hamas tarafından mutlaka hesaplandığını ifade eden Kaya, Gazze’deki insanların yıllardır çok ağır bir kuşatma altında olduğunu ve hatta narkoz bulamadıkları için zaman zaman narkozsuz ameliyatlar yapılmak zorunda dahi kalındığını, Gazzeli Müslümanların en zor şartlarda kapasitelerini en üst noktaya çıkardıklarını belirtti. “İsrail Tel Aviv’e atılan roketlere şaşırıyordu. 7 Ekim ise çok daha büyük bir şok dalgasına yol açtı. İnsanlar tüm o zorluklara rağmen tevekkül ettiklerinde, sabrettiklerinde imkanları zorlayabiliyorlar. Bu çabalardan bizler de kendimize ders çıkartmalıyız.” dedi. Kaya, sözlerine şu şekilde devam etti:

Aksa Tufan’ında iki mesele var. Birincisi Hamas niye böyle yaptı?

Gazze, parçalanmış Filistin topraklarından biri. 1947 sonrasında Gazze’yi Mısır idare etti. Altı Gün Savaşı’nda İsrail, Mısır, Ürdün ve Suriye’yi yenince Batı Şeria’yı Ürdün’den, Gazze’yi de Mısır’dan aldı. Gazze işgali 2005 yılına kadar sürdü. İntifada ilk Gazze’de ortaya çıktı. Batı Şeria’da tecavüz ve işgalle İsrail yerleşimlerini artırdı ancak Gazze İsrail’i bıktırdı. 2005’te uzun tartışmalardan sonra İsrail Gazze’den çıktı ve kurtulduk diyerek sevindiler. Çünkü Hamas gerçekten İsrail’e Gazze’yi dar etmişti. Evet, Gazze tekrar işgal edilebilir ancak bu sonucu belli bir süreç olur. Gazze tek bir tabancayla intifa eden ve ağır bedeller ödeyen bir şehir. Gazze’nin 2005 sonrası özgürleşme sürecine ise 2006’da gerçekleştirilen seçimlerle devam edildi. Bu seçimlerde Batı Şeria’da ve Gazze’de Hamas kazandı. Fakat Hamas kazanınca kuşatma daha da şiddetlendi. Bir yıl sonra bir provokasyonla Batı Şeria’daki Hamas yetkilileri İsrail tarafından tutuklandı. Batı Şeria’da ise gerek FKÖ gerekse İsrail tarafından Hamas’a pek alan açılmadı ancak Hamas Gazze’de etkin kontrol olmaya devam etti. Peki, Hamas niye böyle yaptı? Gazze 17 yıldan beri muhasara altında. Yalnızca gıda maddesi götürmek için yardım ulaştıran Mavi Marmara gemisi dahi İsrail saldırısına uğradı ve 10 şehit verildi. Dolayısıyla böyle bir soru, fiili durum karşısında utanılması gereken bir sorudur.

Peki, Hamas ne elde etti?

Hiçbir şey elde edilmese bile Hamas Mescid-i Aksa ve Kudüs problemini gündemleştirdi, bu acı sizin de derdiniz olsun dedi. Başka bir kazanım ise şu: Mısır, BAE, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeler yakın zamanda İsrail’le normalleşmeye yönelik adımlar gerçekleştirdi. Ancak 7 Ekim’deki operasyonla birlikte bu süreçlerin rafa kalktığını gördük. Hiçbir şey olmadıysa dahi bu operasyon söz konusu süreçlerin bu şekilde devam edemeyeceğini gösterdi ve sekte vurdu.”

İran’ın Filistin direnişine destek vermekle kendine meşruiyet oluşturmaya çalıştığını belirten Kaya, bunun İran’ı yaptığı diğer zulümlerden ayrı olarak meşru bir devlet kılmayacağını ifade etti. Bu bağlamda diğer Müslüman ülkelerin Hamas’ı yalnızca İran’la ilişki kurmaya zorlamasının bu ülkelerin ayıbı olduğunu dile getiren Kaya, İran’la olan ilişkisinden dolayı Hamas’ı kınamanın yanlış olacağını belirtti.

Konu çerçevesinde çıkartmamız gereken dersler bağlamında bütün kuşatılmışlığa rağmen kardeşlerimizin bir şey ortaya koyduğunu, 7 Ekim’deki başarı, ödenen ağır bedellere rağmen kararlı duruşun altını çizen Kaya, “Burada Filistin’e acıma değil örnek alma perspektifiyle bakmak bizim için büyük bir kazanım olacaktır, tüm bu dünyevileşmemizden kurtulabilme, eksikliklerimizi giderebilme anlamında Filistin çok güzel bir örnekliktir.” dedi.

Program soru-cevap kısmı ve son değerlendirmelerin ardından sonra erdi.

img-0118-001.jpg

img-0121.jpg

img-0236.jpg

img-0341.jpg

img-0432.jpg

Fotoğraf: Emir Haznevi

Haber: Hamza Gökgöz

HABERE YORUM KAT

3 Yorum