Özgür-Der Başakşehir Şubesinde bu sezon gerçekleştirilmeye başlanan "Güncel Fıkhımızın Muhasebesi" panelleri kapsamında düzenlenen aylık oturumlar serisinde bu ay Gazze direnişi, küresel vicdan ayaklanması ve İslami dayanışmanın sorumlulukları masaya yatırdı.

29 Kasım 2025 tarihinde gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Arif Çiftci’nin yaptığı "Gazze: Ümmet ve Vicdan Dayanışmasının İmkânları" başlıklı panelde, Gazze’de devam eden direnişin dünya genelindeki yankıları ve Müslümanların bu süreçteki imtihanı ele alındı. Program eğitimci-yazar Ramazan KAYAN ve araştırmacı-yazar Recep SONGÜL’ün sunumlarıyla işlendi.

Arif Çifci: "Küresel Vicdan Harekete Geçti"

Programın açılış konuşmasını yapan Arif Çifci, Gazze direnişinin 1987’den beri süregelen bir özgürlük davası olduğunu ancak bugün bölgesel sınırları aşarak evrensel bir boyut kazandığını vurguladı. Çifci, Filistin ve Gazze katliamına karşı gösterilen küresel tepkileri 1968 öğrenci olaylarına ve Vietnam Savaşı protestolarına benzeterek, Gazze’nin inanan-inanmayan tüm insanlığın vicdanını harekete geçirdiğini belirtti.

Ramazan Kayan: "Batı'nın Vicdanı, Doğu'nun İmanıyla Buluşmalı"

Panelin ilk konuşmacısı olan Ramazan Kayan, Hz. Peygamber’in hayatından "vefa" ve "vicdan" örnekleri vererek konuşmasına başladı. Bedir Savaşı sonrası ve Taif dönüşü Hz. Peygamber’in müşrik dahi olsalar kendisine iyilik yapanlara (Mut’im bin Adiyy gibi) gösterdiği vefayı hatırlatan Kayan, günümüzün "Mut’im’lerini" Gazze vesilesiyle tanıdıklarını ifade etti.

Kayan, Tunus’a giden "Sumut Filosu" ve Mavi Marmara gemisindeki tecrübelerini paylaşarak şu çarpıcı tespitlerde bulundu:

"Tunus’ta bizi en seküler, sosyalist gruplar ağırladı. İspanya ve İtalya’da kiliseler aktivistlere kapılarını açtı. Mavi Marmara’da da Vatikan’dan bir piskopos Müslümanlarla aynı safta durup aynı Yaratıcıya dua ediyoruz diyerek Kur’an’dan bir ayet okuduğu anlattı. Kayan’a göre bugün Batı’nın vicdanı ayakta, Doğu’nun imanı ise beklemedeydi. Bu hal karşısında şunu söylediğini aktardı: “Ah dedim, şu vicdanın yanında bir de iman olsa..."

Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin mücadelesinin kısa tarihini aktarıp, onların da Gazze direnişinde El-Kassam’ın esirlere gösterdiği ahlaki tavırlar gibi örneklikler gerçekleştirdiklerine örneklerle aktaran Kayan, ahlaki üstünlüğün ve insani duruşun direnişin en büyük silahı olduğunun altını çizdi.

Recep Songül: "Gazze Bizi Uyandıran Bir Okuldur"

İkinci konuşmacı Recep Songül ise konuşmasında daha çok "İslami ve Vicdani Dayanışmanın Fıkhı" ve özeleştiri üzerinde durdu. İslam dünyasının büyük bir kriz ve trajedi yaşadığını belirten Songül, Müslümanların Gazze konusunda sınıfta kaldığını ve gerekli siyasi/askeri iradeyi ortaya koyamadığını ifade etti.

Songül konuşmasında şu hususlara dikkat çekti:

"Biz onları doyurmaya çalışıyoruz ama ölmelerine engel olamıyoruz. Siyaset, reel politikalar ve korkular Müslümanların elini kolunu bağlıyor. Oysa Gazze, ahlaki ve söylemsel üstünlüğüyle dünyayı eğitiyor. Onlar ölüyor, biz diriliyoruz."

Yassıada’da düzenlenen “Alimler Buluşması”na da atıfta bulunan Songül, alimlerimizin önemli bir kısmının yaşanan vakıayı okumak ve nass temelli analizlerde bulunmak konusunda yüzeyselliği aşamadığını belirtti.

İslam dünyasının "cihat fıkhı" ve "nusret yükümlülüğü" konularını teoriden pratiğe dökemediğini, sadece yardım faaliyetleriyle yetinmenin artık yeterli olmadığını vurgulayan Songül, "Müslümanlar hilafeti, yani bir sahibinin olmasını istiyor. Çünkü bu sahipsizlik, Gazze’deki acıyı derinleştiriyor," diyerek sözlerini tamamladı.

Program, konuşmacıların değerlendirmeleri ve katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasının ardından ve Abdulhakim YILDIZ'ın Gazze merkezli oldukça anlamlı duasından sonra nihayete erdi.

Haber: Mehmet Suyuti Dindar

Fotoğraf: Fatih Ak