1. HABERLER

  2. HABER

  3. MAVİ MARMARA

  4. İşbirlikçilikten Hasımlığa: Türkiye- İsrail İlişkileri Kronolojisi
İşbirlikçilikten Hasımlığa: Türkiye- İsrail İlişkileri Kronolojisi

İşbirlikçilikten Hasımlığa: Türkiye- İsrail İlişkileri Kronolojisi

Mavi Marmara saldırısının 10. yıl dönümünden hareketle Türkiye-İsrail ilişkilerinin kronolojisini okurlarımız için derledik…

30 Mayıs 2020 Cumartesi 12:02A+A-

AHMET KERİM ARTUK / HAKSÖZ HABER

Mavi Marmara saldırısının 10. yıl dönümünden geriye doğru bakıldığında, Filistin meselesi etrafında gelişen krizler, 90’lı yıllarda zirveye ulaşan askeri işbirliği, ‘one minute’ çıkışı ve Mavi Marmara işgali sonrası kopma noktasına gelen ilişkiler iki ülke arasındaki diplomatik geçmişin dikkat çeken noktalarını teşkil ediyor.

14 Mayıs 1948: İsrail devleti kuruldu. İngiltere’nin manda yönetiminin sona ermesine birkaç saat kala Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Millî Konseyi yayınladığı bir deklarasyonla Yahudi devletinin kurulduğunu ilan etti. ABD Başkanı, İsrail’in kuruluş ilanından hemen 11 dakika sonra İsrail devletini tanıdıklarını açıkladı.

28 Mart 1949:Türkiye İsrail’i resmen tanıdı. Böylelikle İsrail’i tanıyan halkı Müslüman ilk devlet Türkiye oldu.

23 Ocak 1950:İsrail Parlamentosu Kudüs’te toplanarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti.

2 -9 Mart 1950: Türkiye’de ve İsrail’de karşılıklı ilk maslahatgüzarlar/siyasi temsilciler göreve başladı.

4 Temmuz 1950: İki devlet arasında imzalanan “Ticaret ve Ödeme Anlaşması” ile Türkiye ile İsrail arasında ilk somut siyasî adım atılmış oldu. Bu antlaşmayı takip eden süreçte özellikle ticari ilişkilerde gelişmeler gözlendi.

24 Şubat 1955: Türkiye ile Irak arasında “Bağdat Paktı” adı verilen bir ittifak antlaşması imzalandı. İsrail bu Paktın İsrail’i tehdit ettiğini, paktın İsrail’e karşı Arap saldırganlığını arttıracağını açıkladı.

Mart 1955: İsrail hükümeti Türkiye’ye bir nota verdi. Notada Türkiye’nin İsrail’e yönelik geçmişte yaptığı olumlu açıklamaların altı çizilerek, Türkiye’nin politikasında bir değişiklik olup olmadığının açıklığa kavuşturulması istendi. İsrail’in Bağdat Paktı’na yönelik eleştirel tavrı Türkiye tarafında rahatsızlık yarattı.

26 Kasım 1956: Türkiye Süveyş Krizi sebebiyle oluşan ulusal ve uluslararası havanın etkisiyle İsrail Büyükelçisi Şevkati İstinyeli’yi merkeze çağırdı.

19 Aralık 1956: İsrail’in Ankara’daki Büyükelçisi Tel-Aviv’e geri çağrıldı.

28 Ağustos 1958: İsrail Başbakan’ı Ben-Gurion, Dışişleri Bakanı Golda Meir, Dışişleri Müsteşarı Şimon Peres, Genel Kurmay Başkanı Zvi Zur Ankara’da Başbakan Adnan Menderes ile görüştü. İsrail heyetini taşıyan uçağın Ankara’ya iniş sebebi uçağın motorunda meydana gelen ufak çaplı bir arıza sebebiyle zorunlu bir iniş olarak duyuruldu.

18 Mart 1960: Türkiye ile İsrail arasında ticaret antlaşması imzalandı.

22 Eylül 1969:Mescid-i Aksa’nın yakılması üzerine 25 İslâm ülkesi devlet ve hükümet başkanları Rabat’ta toplanarak bir İslâm Konferansı Örgütü kurulması çalışmalarını başlattı. Bu toplantıya katılan dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil bir taraftan sonuç bildirisine, “Türkiye Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde Filistin sorununu destekliyor” ibaresini koydurarak Filistinliler’i desteklediği görüntüsünü vermek isterken diğer taraftan da Filistin sorununun “ulusal haklar” bağlamında değil “insan hakları” çerçevesinde ele alınması gerektiğini söyledi.

10 Kasım 1975: Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda görüşülen “Siyonizm’in bir tür ırkçılık olduğu” yönündeki karar tasarısına diğer İslâm ülkeleriyle beraber olumlu oy verdi. Bu karar 1991 yılına kadar yürürlükte kaldı.

30 Temmuz 1980: İsrail Parlamentosu kabul ettiği bir yasayla Kudüs’ü İsrail’in daimi başkenti ilan etti. Türkiye yasayı kınadığını açıkladı.

28 Ağustos 1980:Türkiye, kamuoyundan gelen tepkiler sebebiyle Kudüs Konsolosluğu’nun kapatıldığını açıkladı.

26 Kasım 1980: Türkiye- İsrail ilişkileri, diplomatik ilişkilerdeki en alt seviye olan ikinci kâtiplik düzeyine indirildi.

Ocak 1981: 61 Amerikalı senatör Türkiye’nin Amerikan Büyükelçiliğine gönderdiği bir mektupla Türkiye’nin İsrail’le ilgili izlediği politikaların Türk - Amerikan ilişkilerine olumsuz yansıyacağı uyarısında bulundu.

Şubat 1982: BM Güvenlik Konseyi’nin 497 sayılı İsrail’in Golan Tepeleri’ni ilhakının uluslararası hukuk açısından hükümsüz olduğuna yönelik kararına istinaden BM Genel Kurulu’nda İsrail’in kınanması için yapılan oylamada Türkiye çekimser kaldı.

Haziran 1992: Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş İsrail’i ziyaret etti. Bu ziyaret Türkiye’den İsrail’e ilk üst düzey ziyarettir.

1992: Oslo süreci başladı, Türkiye Filistin’le eş zamanlı olarak İsrail’le diplomatik ilişki seviyesini yeniden büyükelçilik düzeyine yükseltti.

25 Ocak 1994:İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizmann Türkiye’yi ziyaret eden ilk İsrail Cumhurbaşkanı oldu. Görüşmelerde su alımı, turizm ve askeri işbirliği konuları ele alındı.

27 Şubat 1994:İsrail Savunma Bakanlığı Müsteşarı Ivni Nehum Ankara’yı ziyaret etti. İsrail’in F-4 ve F-5 uçaklarının modernizasyonunu yapmak istediği ve ilişkilerin geliştirileceği açıklandı.

31 Mart 1994: İki ülke arasında Güvenlik Antlaşması imzalandı.

10 Nisan 1994: Ankara’ya gelen Dışişleri Bakanı Şimon Peres, Türkiye’nin Ortadoğu Barış Süreci’nde daha aktif rol alması gerektiğini açıkladı.

3 Kasım 1994:Başbakan Tansu Çiller ve beraberindeki 56 kişilik heyet İsrail’e gitti.

14 Ağustos 1995: Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ait 54 adet F-4 uçağının modernizasyonunun İsrail’den sağlanacak devlet kredisi ile İsrail IAI kuruluşuna yaptırılması için Milli Savunma Bakanlığı ile İsrail IAI kuruluşu arasında 600 Milyon Dolar baz fiyatla sözleşme imzalandı.

11 Mart 1996:Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel İsrail’e gitti.

28 Haziran 1996: Türkiye’de Necmeddin Erbakan başkanlığında Refah-Yol hükümeti kuruldu. İsrail Cumhurbaşkanı Weizmann bu gelişme üzerine “Türk ordusunun bir kenarda bekleyeceğini sanmıyorum” açıklamasını yaptı.

Ağustos 1996: Türk Hava Kuvvetleri ve İsrail Hava Kuvvetleri ortak bir tatbikat gerçekleştirdiler.

23 Aralık 1996: Türkiye ile İsrail arasında Serbest Ticaret Antlaşması imzalandı.

Şubat 1997: Türkiye Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı İsrail’i ziyaret etti.

Ekim 1997: İsrail Genelkurmay Başkanı Şakak Türkiye’yi ziyaret etti. Ziyaretler esnasında askerî işbirliğinin kalıcı hâle getirilmesi amacıyla Savunma Sanayi Çalışma Grubu ve Politik-Askerî Çalışma Grubu adıyla iki ortak çalışma grubu oluşturuldu.

Ocak - Şubat 1998: Türkiye, İsrail ve ABD donanmasından savaş gemilerinin katılımıyla Akdeniz’de “Güvenilir Denizkızı” adı verilen ortak bir tatbikat düzenlendi.

Eylül 19988: Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz İsrail’i ziyaret etti. Ziyaret sırasında Türkiye ve İsrail arasında Ekonomik İşbirliği Antlaşması imzalandı.

8 Ağustos 2001:Ariel Şaron Başbakan sıfatıyla Ankara’yı ziyaret etti. Türkiye İsrail’den Ortadoğu Barış Süreci’ni yeniden başlatacak adımların atılmasını isterken, İsrail Türkiye’den Filistinlileri silah bırakmaya ikna etmesini istedi.

30 Mart 2002: TSK’ya ait 170 M-60 tankının modernizasyon projesi bir İsrail firmasına verildi.

24 Haziran 2002: İsrail Batı Şeria’yı işgal etmeye başladı.

25 Şubat 2004: Başbakan Erdoğan’ın resmi davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, İsrail’in tüm uyarılara rağmen Batı Şeria’da yapımını sürdürdüğü Güvenlik Duvarı’nın sorunların çözümüne yardımcı olmayacağını ifade etti. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Güvenlik Duvarı’nın Uluslararası Adalet Divanı’nın 24 Şubat 2004 tarihli toplantısında ele alınmasından sonra yaptığı açıklamada Mahkeme’yi sirke benzeterek duvarın yapımını her ne pahasına olursa olsun tamamlayacaklarını söyledi.

18 Mart 2004: İsrail, HAMAS’ın liderlerinden Abdülaziz el-Rantisi’yi vurdu. Başta AB olmak üzere Türkiye, Fransa, Rusya, Mısır, Çin, Pakistan, İran ve İspanya saldırıyı kanunsuz ve kışkırtıcı olarak niteledi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan İsrail’i kınayarak uluslararası hukukla bağdaşmayan yargısız infazlarını sonlandırması çağrısında bulundu.

16 Aralık 2004:İsrail Refah ve Han Yunus Mülteci Kampları’na “Demir Portakal” adını verdiği askeri bir operasyon başlattı. Operasyonun başlatılması üzerine Türkiye Başbakanı R. Tayyip Erdoğan “Ortadoğu’daki bu gelişmeler (…) her şeyden önce insan hakları açısından, insanlık açısından gidişin ne derece bir fecaat olduğunu ortaya koymaktadır. (…) Bunun her şeyden önce affedilir, bağışlanır bir yanı yok. Ben (…) bütün sorumluluk sahibi devlet başkanlarını ortak dayanışmaya davet ediyorum ve bu konuda tavır almaya davet ediyorum” dedi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise İsrail’in son günlerdeki hareketlerinin tedirgin edici olduğunu açıkladı. Türkiye tarafından yapılan açıklamalar kendisine sorulan İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Shalom yapılan açıklamaların Türkiye - İsrail ilişkilerinin doğasını etkileyebileceğini, bunun olmaması için ellerinden geleni yapacaklarını açıkladı.

2 - 3 Mayıs 2005: Başbakan Erdoğan Filistin ve İsrail’i ziyaret etti.

Ocak 2006:HAMAS Filistin seçimlerinden zaferle ayrıldı. HAMAS Siyasi Büro Şefi Halit Meşal Türkiye’yi ziyaret ederek AK Parti yetkilileriyle görüştü. Bu durum İsrail’de huzursuzluk yarattı. İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ra’anan Gissin “Biz Abdullah Öcalan ile görüşseydik ne hissederdiniz?” diyerek İsrail’in tepkisini dile getirdi.

12 Temmuz - 14 Ağustos 2006: İsrail ağır silahlarla ve hava araçlarıyla Lübnan’a girdi. İsrail’in Lübnan müdahalesi BM Güvenlik Konseyi’nin 14 Ağustos 2006 tarihinde aldığı 1701 sayılı karar uyarınca durduruldu. Saldırı esnasında 1000’den fazla sivil hayatını kaybetmiş çok sayıda insan yaralandı. Türkiye Lübnan saldırısına çok sert tepki verdi.

27 Aralık 2008: İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik “Dökme Kurşun” operasyonunu başlattı. Türkiye saldırıya her düzeyde çok sert bir şekilde kınadı.

29 Ocak 2009: Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda “Gazze: Ortadoğu’da Barış Modeli” başlıklı panelde Başbakan R. Tayyip Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e sert çıktı. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Gazze saldırılarını meşrulaştıran sözleri ve diplomatik sınırları ihlal eden davranışı karşısında dönemin başbakanı Erdoğan, tepkisini gösterdi. Erdoğan'ın uluslararası kamuoyunda “one minute” çıkışı olarak hatırlanan tepkisi, Arap kamuoyu başta olmak üzere tüm dünyada yankı uyandırdı. Erdoğan, Peres’e “Sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum.” sözleriyle verdiği karşılık ve “Davos benim için bitmiştir” diyerek oturumu terk etmesi uzun süre gündemde kaldı.

15 Ekim 2009: TRT’de yayınlanan Ayrılık dizisinde İsrail düşmanlığı yapıldığı gerekçesiyle İsrail Türkiye’ye nota verdi. Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Türk Büyükelçisi ile İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı arasında yaşanan ve daha sonra “alçak koltuk krizi” diye adlandırılacak diyalog yaşandı.

Mart 2010:İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delmek ve Gazze halkının temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla biri üç bin tonluk yük gemisi, diğeri de 1000 kişilik yolcu gemisi satın aldı. İHH İnsani Yardım Vakfı başkanı Bülent Yıldırım, Mayıs ayında Gazze’ye doğru yola çıkacaklarını açıkladı.

27 Mayıs 2010: 27 Mayıs 2010 günü yolcuların gümrükteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Mavi Marmara gemisi yardım gönüllüsü 560 kişi ile birlikte yola çıktı.

31 Mayıs 2010: Yardım gemileri İsrail silahlı kuvvetlerince durduruldu. İsrail askerleri sivillere ateş açtı. Açılan ateş sonucunda 9 kişi şehit edildi.23’ü ağır 54 kişi yaralandı. Ağır yaralılardan biri daha sonra hayatını kaybetti. Gemiler İsrail’in Aşdod Limanı’na çekildi. Aktivistler gözaltına alındı.

1 Haziran 2010: BM Güvenlik Konseyi İsrail’in Mavi Marmara gemisine yaptığı silahlı saldırıyı görüşmek üzere acil toplandı. Toplantı neticesinde İsrail Devletinin yaptığı operasyon esnasındaki ölümlere yol açan davranışları kınayan ve özellikle Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılmasıyla ilgili 1850 ve 1860 nolu konsey kararlarına uyması gerektiğini belirten bir bildiri yayınlandı. Türkiye İsrail’den öncelikli olarak yardım malzemesinin Gazze’ye ulaştırılması, tutukluların derhal serbest bırakılması, gemilerin serbest bırakılması, özür, mağdurlara ve ailelerine tazminat taleplerinde bulundu.

2 Haziran 2010: Başbakan Erdoğan AK Parti grubunu topladı. “İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren gemilere yaptığı kanlı katliamın her türlü laneti hak etmiş bir katliam” olduğunu söyleyen Erdoğan “zorbalar, haydutlar, korsanlar bile belli ahlâk kurallarına uyarlar. Hiçbir hassasiyete uymayanlara bu sıfatı yakıştırmak bile iltifat olur” cümleleriyle açıkça İsrail’i hedef aldı.

2 Haziran 2010: İsrail adına açıklama yapan İsrail Dışişleri Bakanı AvigdorLieberman “Askerlerimize el kaldıran herkes, yasaların gerektirdiği şekilde cezalandırılacak” dedi.

1 Temmuz 2010: Mavi Marmara Saldırısı sonrası taraflar arasındaki ilk temas Brüksel’de gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail hükümetinin güvercin kanadından Sanayi Bakanı Eliazer Brüksel’de gizlice görüştü.

27 Eylül 2010:BM İnsan Hakları Komisyonu İsrail’in Mavi Marmara saldırısı ile ilgili raporunu yayınladı. Raporda İsrail suçlu bulundu, uluslararası hukuku ihlal ettiği ifade edildi

2 Eylül 2011: Türkiye tarafından İsrail’e karşı bir dizi yaptırım kararı alındığı duyuruldu. Bu kararlar arasında ilişkilerin ikinci katiplik düzeyine indirilmesi, askeri antlaşmaların askıya alınması, Gazze ablukasının tanınmaması, Mavi Marmara mağdurlarının her türlü hak arama mücadelelerinin desteklenmesi gibi başlıklar yer alıyordu.

22 Mart 2013: İsrail Başbakanı Netenyahu, Erdoğan’ ı telefonla arayarak Mavi Marmara katliamındaki can kayıpları ve yaralılar için özür diledi. Erdoğan, özrü kabul ettiğini söyledi.

28 Haziran 2016:Türkiye ve İsrail arasında imzalanan Mavi Marmara antlaşmasıyla 10 şehit ailesine toplamda 20 milyon dolar tazminat ödenmesi ve tüm davaların düşürülmesi kararlaştırıldı.

2016/2020 - Türkiye yüksek mahkemeleri, yabancı ülke mahkemeleri ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde süreç devam etmektedir.

KAYNAKÇA

 

HABERE YORUM KAT