1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. IMF ve Hizbulesed: Retoriğe Galebe Çalan Pratik
IMF ve Hizbulesed: Retoriğe Galebe Çalan Pratik

IMF ve Hizbulesed: Retoriğe Galebe Çalan Pratik

​​​​​​​Hizbulesed’in yoksul yanlısı çoğulcu söylemi sıklıkla siyasi stratejilerle ve önerdiği ekonomik politikalarla ters düşüyor.

28 Mayıs 2020 Perşembe 22:27A+A-

Kaynak: Karim Safieddine / The New Arab
Çeviri: Melike Belkıs Türkmen - Haksöz Haber

IMF ve Lübnan’ın sözde teknokratik kabinesi arasında yaşanan son gelişmelerin ışığında, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah IMF’den bir kurtarma anlaşması istemesi hususunda belirli bir seviyede esneklik gösterdi ancak bu anlaşmanın “sorumluluk ve tedbir” alınarak yapılmasını öneriyor.

Fiyat artışlarını kapsayan zor ekonomik şartlar hesaba katıldığında, dolar rezervlerinin temininin kesilmesi, ve fırlayan işsizlik oranı, ülkenin önemli ithalat masraflarını ödemeye yönelik yüksek ihtiyacı ülkeyi resmi olarak IMF’den yardım istemeye itti.

Yerel ekonomistlerin IMF destekli bir planın özellikle fizibilite sorunları ve anlaşmanın ülkenin en savunmasız sosyal grupları için doğrudan yol açabileceği sonuçları göz önüne bulundurarak yaptığı uyarılara rağmen Lübnan’ın Hizbullah destekli hükümeti 15 Mayıs’ta IMF ile görüşmelere başladı.

Hizbullah özellikle sağladığı sosyal hizmetlerle “yoksullar için hareket” imajını pekiştirdiği için, parti sert bir kurtarma paketine verdiği destek nedeniyle eleştirilerin odağı olma riskini alıyor.

Hizbullah destekçileri bu gelişmelere yönelik sorularını ve endişelerini dile getirirken, parti daha geniş siyasi ve bölgesel projesini tamamlamak için sosyo-ekonomik politika ile ilgili zayıf ve tutarsız çoğulcu tarihsel bir söylem kullanıyor.

Krizde çoğulculuk

Hizbullah’ın başkan yardımcısı Naim Kasım 25 Şubat’ta “IMF’ye boyun eğmeyi kabul etmiyoruz” dedi.

Patinin sadece IMF’nin görüşmelerine zorunlu olarak karşı gelmediğini açıklamasına rağmen, başlangıçta IMF destekli kurtarmaya karşı muhalefetini onu “emperyalist güç” olarak sınıflandırarak temellendirdi.

Ancak ülke doların tükenmesi ile kabinenin karşı karşıya kaldığı politika sınırlamaları partiyi daha uzlaşmacı bir yöne ittiği görünüyor.

Bir ay sonra Hizbullah genel sekreteri Hasan Nasrallah “Konumumuz mutlak değil, koşullara göre şekil alabilir - IMF fonunun yetkisi altına girmeyi kabul etmiyoruz. Otorite sadece Lübnan hükümetine aittir” dedi.

Parti tarafından üstü örtülü olarak alınan KDV’nin arttırılması gibi bazı sosyo-ekonomik önlemlere karşı muhalefete rağmen, Nasrallah IMF fonunun “ülke egemenliğini ihlal” edebileceği yönündeki endişelerini öncelikli olarak dile getirdi.

Bu özellikle ABD’nin yüzde 16.52 oy hakkına ve veto gücüne sahip olduğu IMF’de kararların alınma yoluyla ilgilidir.

“Hizbullah özellikle sağladığı sosyal hizmetlerle ilgili “yoksulların hareketi” imajını pekiştirdiği için, parti sert bir kurtarma paketine verdiği destek nedeniyle eleştirilerin odağı olma riskini alıyor.”

Mayıs’ın başlarında, Nasrallah kabinenin yardım almak için IMF ile temas kurma kararına olan desteğini net bir şekilde onayladı. Hizbullah’ın baş destekçisi olan Iran ABD yaptırımlarıyla yüzleştiği için, IMF fonundan borç alma girişimine dair plan daha geniş bir zemin buluyor.

Aynı açıklamada, IMF planına karşı olan yerel direniş göz önüne alındığında, Nasrullah ayrıca ülkenin yoksullarını etkileyebilecek politikalara karşı uyarıda bulundu.

Ancak, ülkedeki bir çok kişi partinin 17 Ekim’de başlayan halk ayaklanmasına nispeten düşmanca yanıtı göz önüne alındığında bu tarz açıklamalara şüpheyle yaklaştı.

Nasrallah kabinenin aşırı özelleştirme, belirtilmemiş mallarda KDV artışı ve sabit kurun ihtiyatla serbestleştirilmesi gibi prosedürleri IMF’nin önceliklerine göre hazırlanan finansal “kurtarma” planını övmeye devam etti.

Uygulama üzerine söylemin tarihi

Hizbullah’ın fakirler ve haklarından mahrum bırakılmışlar için olan sözde yardımına yönelik şüpheler 17 Ekim halk protestolarının ardından ağırlıklı olarak ortaya çıkarken, partinin “yoksul yanlısı” çoğulcu söylemi, partinin siyasi stratejileriyle ve ileri sürdüğü ekonomi politikalarıyla on yıldan fazladır ters düşüyor.

2007’de, Hizbullah ve Özgür Yurtsever Hareketi (FPM) de dahil olmak üzere müttefikleri tarafından düzenlenen oturma eylemi ABD yanlısı Sinyora liderliğindeki hükümeti “yolsuzluk” ile suçladı ve kabinede veto yetkisi talep etti.

Cenevre merkezli araştırmacı yazar Joseph Daher’in The New Arab’a anlattığına göre “2006-2008 Sinyora hükümetine karşı protestolar sırasında, Hizbullah ve FPM lideri Mişel Avn kemer sıkma ve maaş kesintilerini durdurma çağrısında bulunan gösterileri kullanmaya çalıştı.”

Parti, hükümetin neoliberal ve sürdürülemez önerilerine ve uluslararası yardım konferanslarına ilerici bir alternatifle yanıt vermek yerine kötü yönetim olduğuna dair muğlak atıflarda bulunarak altta yatan “siyasi koşullara” saldırdı.

Düşük maaşlara karşı sendika işçileri tarafından genel bir grev ilan edildiğinde, askeri kanadına karşı jeopolitik planların bahsinin artması, partinin 7 Mayıs 2008’den başlayarak Batı Beyrut’un bölümlerini kademeli olarak ele geçirmesiyle bu çatışmalar zirveye ulaştı.

Daher “ Mücadeleyi kademeli olarak sadece 14 Mart hükümetine siyasi olarak muhalefet etmekle sınırlı ve aşağıdan yukarıya sosyo-ekonomik modelle ilgili olmayan ve mezhep sistemine bir bütün olarak meydan okuyan bir sisteme dönüştürdüler,” dedi ve devam etti,

“Bu, neoliberal politikalara 7 Mayıs 2008’deki çatışmadan sonra çeşitli ulusal birlik hükümetlerinde karşı çıkılmamasıyla kanıtlanmıştır.”

Daher, 2011’ de Hizbullah’ın milyarder iş adamı ve tekelci Necip Mikati’nin başbakanlığına doğrudan desteğine işaret ediyor. Bir yıl sonra, o yılki çalışma bakanı Charbel Nahas’ın maaşları yükseltme önerisine karşı diğer mezhepçi partilerin yanında yer aldı.

“Hizbullah’ın fakirler ve haklarından mahrum bırakılmışlar için olan sözde yardımına yönelik şüpheler 17 Ekim halk protestolarının ardından ağırlıklı olarak ortaya çıktı”

Hizbullah müttefiği FPM lideri Mişel Avn’ın seçim zaferinin ardında, yönetici sınıfındaki iç dinamikler parti ve müttefiklerinin lehine yöneldi. Ancak birçoğu o zamandan beri Lübnan’ın adaletsiz ve verimsiz ekonomik modelinde çok az bir değişim olduğunu iddia ediyor.

Daher “Hizbullah yükselen KDV’ye karşı endişelerini sık sık dile getirirken, tarihsel olarak IMF’nin dünya görüşünü ve vizyonunu devam ettiriyor veya IMF politikalarına radikal bir şekilde karşı çıkmıyor” dedi.

“Kemer sıkma önlemlerini zorlaması, küçük çiftçilere yardım etmekten kaçınması, devlet yardımlarını kesmesi veya ülkenin devlet tarafından işletilen elektrik şirket EDL’nin özelleştirilmesi olsun, partinin politikaları ve IMF yönergeleri arasında neredeyse hiç çelişki yok” diyerek devam etti.

Dahası, Avn’ın yetkisi sırasında, parti Hannes Baumann’ın Lübnan’ın savaş sonrası neoliberal modeli çalışmasına göre “Lübnan parasını desteklemek için aşırı borçlanma politikasını resmileştiren” tartışmalı Merkez Bankası valisi Riad Salameh’in yeniden atanmasını desteklemeyi sürdürdü.

Gerçekte, partinin ABD yanlısı Sinyora hükümetine karşı 13 yıl önce kullandığı sözde “yoksul yanlısı”, “yolsuzluk karşıtı” ve “iyi yönetim” sloganları pratikte geleneksel uluslararası firmaları yansıtan adaletsiz ve haksız ekonomik planların desteklenmesine yol açtı.

Bununla birlikte, Hizbullah uzun süredir askeri ve jeopolitik duruşunu korumak için pragmatik ve uzlaşmacı bir strateji kullandığı için ülkenin krizinin ortasında İMF ile son etkileşimlerini yeniden ortaya koyabilir ve hedefleri ve savunmasız sosyal grupların çıkarları arasında geliştirilen kopukluğu tamamlayabilir.

HABERE YORUM KAT