1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Holokost, soykırım karşıtı sesleri bastırmak için nasıl silah olarak kullanılıyor?
Holokost, soykırım karşıtı sesleri bastırmak için nasıl silah olarak kullanılıyor?

Holokost, soykırım karşıtı sesleri bastırmak için nasıl silah olarak kullanılıyor?

​​​​​​​Holokost'tan kurtulan bir kişinin torunu olarak Filistin yanlısı protestolarda yürüdüm - ve Birleşik Krallık'taki muhaliflerin bizi nasıl karalamaya çalıştığına şahit oldum.

28 Nisan 2025 Pazartesi 20:08A+A-

Mark Etkind’ın Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.

 

Bu hafta Çarşamba ve Perşembe günleri kutlanacak olan Holokost Anma Günü'nde İsrailli ve ABD'li politikacılar, Gazze'yi yok etmelerinin bir şekilde Yahudileri yeni bir Holokost'tan korumakla ilgili olduğunu ve bu yıkımı protesto eden herkesin gerçekten antisemitizmle motive olduğunu öne sürme fırsatını kullanacaklar.

Geçen yıl hem İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hem de eski ABD Başkanı Joe Biden bu tür iddialarda bulunduğunda kesinlikle böyle oldu. Bunun üzerine Holokost'tan kurtulan 10 kişi bir mektup yayınlayarak şunları ifade etti: “Holokost anısını bu şekilde kullanarak Gazze'deki soykırımı ya da üniversite kampüslerindeki baskıyı meşrulaştırmak Holokost anısına tam bir hakarettir.”

Holokost'u bu şekilde kötüye kullananlar sadece Netanyahu ve Biden değil. İngiltere Başbakanı Keir Starmer geçtiğimiz Eylül ayında Holokost Eğitim Vakfı'nda yaptığı bir konuşmada “üniversite kampüslerindeki antisemitizmden” ve “sokaklarımızda yürüyen nefretten” bahsederken açıkça Filistin yanlısı harekete atıfta bulunuyordu.

Holokost ve antisemitizmin Gazze soykırımı karşıtlarını itibarsızlaştırmak için bu şekilde kötüye kullanılması, Birleşik Krallık hükümetinin sinagoglar da dâhil olmak üzere ibadet yerlerinin yakınında protesto yapılmasını yasaklayan yeni bir yasayı duyurmasının önünü açtı. İçişleri Bakanı Yvette Cooper'ın bu konudaki gerekçesi, Londra'daki birçok sinagogun Filistin yanlısı protestolar nedeniyle “birçok kez kesintiye uğramış” olmasıydı.

Bahsetmediği şey ise, Filistin yanlısı herhangi bir gösteriyle bağlantılı olarak bir sinagoga yönelik herhangi bir tehdidin rapor edilmemiş olmasıdır. Bu durum, diğer pek çok kişiyle birlikte Filistin yanlısı pek çok gösteride Yahudi mirasımı vurgulayan pankartlar taşımış biri olarak benim kendi deneyimlerimle de uyumludur.

Tabelamda şöyle yazıyor: “Holokost'tan kurtulan birinin oğlu Gazze'deki soykırımı durdurun diyor.” Hayatta kalan diğer torunlarla birlikte, sadece sıcak bir şekilde karşılanmakla kalmadım, aynı zamanda binlerce gösterici arkadaşımız tarafından sık sık alkışlandım.

Elbette sinagoglar gerçek tehditlere karşı güvende olmayı hak ediyor. Ancak bazı sinagog katılımcılarının Gazze soykırımı karşıtlarıyla güçlü siyasi anlaşmazlıkları olması, kimsenin protesto hakkının bastırılması gerektiği anlamına gelmez.

İsrail yanlıları için zafer

Ne yazık ki, ABD ve Almanya'da olduğu gibi, Birleşik Krallık hükümetinin önceliği vatandaşlarının haklarını savunmak değil, Orta Doğu'da sonu gelmeyecek gibi görünen savaşlara verdiği desteği savunmaktır. Holokost'tan kurtulan Stephen Kapos'un 18 Ocak'ta Filistin yanlısı bir protestoya katılması nedeniyle polis tarafından sorgulanması, daha fazla savaş ve baskıya yönelik bu endişe verici eğilimin sadece bir göstergesidir.

18 Ocak protestosunun organizatörleri başlangıçta BBC merkezinden Whitehall'a yürümeyi planlamışlardı. Ancak yürüyüş, yürüyüş güzergâhı üzerinde bile olmayan yerel bir sinagoga tehdit oluşturduğu gerekçesiyle yasaklandı.

Jewish Chronicle, bu sinagogun hahamının daha önceki bir protestoda “Yahudi soykırımı” sloganları duyduğunu söylediğini iddia etti. Ancak Filistin Dayanışma Kampanyası direktörü Ben Jamal, konuyu polisle görüştüğünü ve hahamın bahsettiği sloganın sadece şu olduğunu söyledi: “Nehirden denize, Filistin özgür olacak.

Başka bir deyişle, polis tek bir sloganın yanlış yorumlanmasına dayanarak büyük bir gösteriyi yasaklamak gibi benzeri görülmemiş bir adım attı.

Bu, bir süredir protestolarımızı durdurmaya çalışan İsrail yanlısı kampanyacılar için açık bir zafer oldu. Bir yıl önceki stratejileri, Antisemitizme Karşı Kampanya Başkanı Gideon Falter'in şu şok edici iddiasını içeriyordu: “Met'in politikası, antisemitik şiddet tehdidini ele almak yerine, yasalara saygılı Yahudi Londralıların, Londra'nın bu yürüyüşlerin yapıldığı bölgelerinde bulunmamaları gerektiği şeklinde görünüyor. Başka bir deyişle, buralar Yahudiler için girilmesi yasak bölgelerdir.”

Falter, Nisan 2024'te Metropolitan polisi tarafından Filistin yanlısı bir yürüyüşe doğru yürümesi engellendikten sonra, bir memurun “açıkça Yahudi” görünümünün yürüyüşçüleri kışkırtabileceğini söylemesi üzerine bu geniş çaplı yorumları yaptı.

Ancak polis memurunun, Falter'in “kaldırımdan kasıtlı olarak ayrıldığını ve yürüyüşe karşı yürüdüğünü” gördüğünü söylemesiyle hikâye daha da karmaşık bir hal aldı. Sadece bu da değil, Holokost'tan kurtulan “açıkça Yahudi” torunlardan oluşan grubumuz, Falter'in polisle olan etkileşimleri boyunca aslında sadece birkaç metre uzağında duruyordu. Tüm bunlar Falter'in sadece “yolun karşısına geçmeye” çalıştığı ve bölgenin Yahudiler için yasak bölge olduğu iddialarıyla çelişiyor gibiydi.

Falter'in hikâyesi zamanla unutulmaya yüz tutarken, medya daha da saçma bir hikâye ortaya atarak, Nisan ayında düzenlenen bir başka Filistin yanlısı yürüyüş sırasında Hyde Park Holokost Anıtı'nın “antisemit bir güruh” tarafından tahrip edilebileceği endişesiyle branda ile kapatıldığını iddia etti.

Doğal olarak bu haberlerde Stephen Kapos'un yürüyüşün ön saflarında yer aldığından ya da Hyde Park'a varıldığında katılımcıların Kapos'un Holokost deneyimlerini anlatışını şaşkın bir sessizlik içinde dinlediklerinden bahsedilmedi. Bu kalabalık bir soykırım anıtına saldırmak için değil, bir soykırıma karşı çıkmak için bir araya gelmişti.

Uydurulmuş hikâyeler

Starmer geçtiğimiz Eylül ayında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Partimi antisemitizm uçurumundan kurtarmak için nasıl mücadele ettiysem, ülkeyi yönetirken de aynısını yapacağıma söz veriyorum. Evet, ulusal Holokost Anıtı ve Öğrenme Merkezi'ni inşa edeceğiz. Ve bunu Parlamento'nun yanına inşa edeceğiz.”

Britanya İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen savaş, kıtlık ve katliamların on milyonlarca kurbanı için de aynı derecede önemli anıtlarımız olsaydı, bu yeni anıt anlamlı olurdu. Ancak elbette, aynı derecede değerli bu kurbanlar için Parlamento'nun yanına devasa anıtlar inşa etme planları yok.

İngiliz müesses nizamının tek bir soykırımı diğerlerinden üstün tutması, Starmer'ın Ocak ayında her öğrencinin Holokost'tan kurtulanların ifadelerini dinlemesi gerektiğini açıklamasına yol açtı. Ancak Holokost'tan kurtulanlara duyulan bu saygı İsrail'i eleştirenleri kapsamıyor gibi görünüyor.

2018'de insanların “bağırdıkları” için uzaklaştırıldıkları bildirildiğinde, gazeteciler ve politikacılar - etkinliğin ana konuşmacısı Auschwitz'den kurtulan bir kişi olmasına rağmen - bu aksaklıkla hiç ilgilenmediler. Bunun yerine, toplantının başkanı olan eski İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn'in, hayatta kalan bu kişinin İsrail'in politikalarını Nazilerinkiyle karşılaştırmasına nasıl izin verdiğine odaklandılar.

Bu, İşçi Partisi'nin sözde antisemitizm sorunuyla ilgili büyük ölçüde uydurulmuş pek çok hikâyeden sadece biriydi - Corbyn'in Parlamento İşçi Partisi'ndeki düşmanları tarafından sadece liderliğini itibarsızlaştırmak için oldukça abartılan bir 'sorun'.

Bu nedenle Kapos, İşçi Partisi delegelerinin bir toplantısında Starmer ile aynı fikirde olmayıp partide hiçbir zaman antisemitizmle karşılaşmadığını söylediğinde Starmer'ın onu partiyi bölmekle suçlaması ve bir daha hiç konuşmamaları şaşırtıcı değildir.

2023 yılında İşçi Partisi, yasaklanan Sosyalist İşçi Ağı tarafından düzenlenen Holokost Anma Günü etkinliğinde konuşması halinde Kapos'u disipline vermekle tehdit etti. Sesinin bu şekilde bastırılmasını istemeyen Kapos daha sonra partiden istifa etti.

Antisemitizm ve Holokost'un bu şekilde kötüye kullanılması ve Holokost'tan kurtulanlara kötü muamele edilmesi şok edicidir. Ama belki de bu kadar şok olmamalıyız. Ne de olsa Vladimir Putin Ukrayna'daki savaşını meşrulaştırmak için Nazi vahşetinin anısını kullandığında şok olmuyoruz.

Tarihi kötüye kullanmak politikacıların yaptığı bir şeydir. Gerçekten şok edici olan tek şey, zeki olduğu varsayılan pek çok gazeteci ve siyasi yorumcunun hala bu kadar eleştirel olmaması ve saf olmasıdır. Bir gün bu durum değişebilir.

O zamana kadar hem soykırımı hem de onun kötüye kullanılmasını protesto etmeye devam etmeliyiz.

 

* Mark Etkind, Lodz Gettosu'ndan ve Buchenwald dahil çeşitli toplama kamplarından kurtulan bir kişinin oğlu ve “Gazze Soykırımına Karşı Holokost'tan Kurtulanlar ve Torunlarının” organizatörüdür.

HABERE YORUM KAT