
Diasporadaki Filistinli yazarlar: “Her ev benim kalbimdir”
Filistinli gençler unutmadı; Siyonistlerin gömmek istediği tarih hakkında ödüllü kitaplar yazdılar ve bir anı arşivi oluşturdular.
Lisa Mullenneaux'nun wrmea’de yayınlanan çalışması, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
O, gururla ve güçlü bir sesle şöyle dedi: “Yazarlar olarak hizmetimize ihtiyaç var. İnsanlar olarak hizmetimize ihtiyaç var. Her odada, her alanda, özellikle riskli durumlarda. İhtiyaç duyulan şey bu.” Lena Khalaf Tuffaha, şiir koleksiyonu “Something About Living” ile 2024 Ulusal Kitap Ödülü'nü kabul ederken, Amerikalılara “rahatsız olmaya” ve o sırada 411. gününde olan “İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını” durdurmaya çağırdı. 1938'de Kudüs'te doğan babasını ve onun yaşayamadığı vatanını anarak, “bütün hayatım boyunca beni taşıyan, beni yönlendiren ve motive eden” bir hikâyeyi anlattı.
Tuffaha, eserleri Nekbe, yani 1948'de vatanlarından sürülmeleriyle tanımlanan birçok birinci ve ikinci nesil Filistinli yazardan biri ve bu durum 7 Ekim 2023'ten bu yana hiç olmadığı kadar belirgin. Bu yazarlar için Nekbe hiç bitmedi: zorla göç, hayatlarını belirledi. 49 yaşındaki romancı Yara El-Ghadban, Filistinli mültecilerin kızıdır ve ailesi 1989'da Montreal'e yerleşene kadar Buenos Aires, Beyrut, Şam ve Sana'da sürgünde yaşamıştır.
“Kanada pasaportumu aldığımda, ergenlik dönemimin sonlarında, kendi isteğimle seyahat etmeye başladım,” dedi. “Çocukken zevk için seyahat etmek gibi bir kavramım yoktu. Seyahat deneyimi her zaman travmatikti; havaalanında ayrıştırılmak, belgelerimizin alınması, ebeveynlerimin yüzlerindeki stresi görmek ve ayrılmamıza izin verilip verilmeyeceğinin belirsizliği gibi.” Fransızca yazdığı dört romanının hepsi Filistin ile bağlantılı. “Belki bir gün başka bir şey hakkında yazma şansım olur ama şu anda 24 saat boyunca hayatlarımızın, anılarımızın, anıtlarımızın silinmesini yaşıyorum. Yapabileceğim tek şey yazmak.”
Popüler romancı Susan Abulhawa, 1970 yılında Kuveyt'te, 1967 savaşından sonra mülteci olan ebeveynlerinin çocuğu olarak dünyaya geldi. İsrail, Doğu Kudüs de dâhil olmak üzere Batı Şeria'yı işgal etmişti. Ana dili Arapça olan Abulhawa, İngilizce yazmayı tercih ediyor ve romanlarının temaları ve karakterleri Filistinliler. İlk romanı “Mornings in Jenin - Cenin'de Sabahlar” (2006), İsrail işgalinin etkilerini anlatan, beş ülkeyi ve 60 yılı aşkın bir süreyi kapsayan, çok kuşaklı bir aile destanıdır. Son romanı “Against the Loveless World - Sevgisiz Dünya Karşısında” (2019), Kuveyt'ten gelen Filistinli mülteci Nahr'ın radikalleşip, “Küp” adını verdiği bir İsrail tecrit hücresinde son bulmasının hikâyesini anlatıyor. Ancak Abulhawa, kurgu eserleriyle ödüller kazanmadan önce bile, “oynama hakkını savunmak” amacıyla “Playgrounds for Palestine - Filistin için Oyun Alanları” adlı kuruluşu kurmuş ve Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) kampanyasını desteklemiştir.
Ancak Abulhawa gibi yazarlar Filistin için kamuoyu önünde tavır aldıklarında, eleştiri ve sansür de peşlerini bırakmıyor. 29 Kasım 2024'te, İngiltere'nin Oxford Union tarafından “Bu Meclis, İsrail'in soykırımdan sorumlu bir apartheid devleti olduğuna inanmaktadır” önergesini tartışmak üzere davet edildi. Şair Mohammed El-Kurd ile birlikte önergeyi destekleyen bir konuşma yaptı. Önerge ezici bir çoğunlukla kabul edilmesine rağmen, Oxford Union Siyonistlerin taleplerine boyun eğdi ve YouTube'daki orijinal konuşmasını silerek sansürlenmiş bir versiyonuyla değiştirdi.
Sosyal protesto aracı olarak medyanın gücünü 26 yaşındaki Mohammed El-Kurd'dan daha iyi bilen kimse yoktur. El-Kurd'un Doğu Kudüs'teki Şeyh Cerrah Mahallesi, Julia Bacha'nın 2013 yapımı “My Neighbourhood – Benim Mahallem” filminin odak noktasıdır. 2009 yılında, ailesinin evinin bir kısmı İsrailli yerleşimciler tarafından ele geçirildi ve birçok İsrailli yargıç da yerleşimci veya yerleşimcilerin çocukları olduğu için, tahliye kararları verme eğilimindeler. El-Kurd ve ikiz kardeşi Muna, etnik temizliğe karşı direnişin simgesi haline geldi ve “#SaveSheikhJarrah” adlı küresel bir halk kampanyası başlattı.
El-Kurd'un şiir koleksiyonu Rifqa (2021), yerleşimcilerin toprak gaspının ve ailesinin mülksüzleştirilmesinin acımasızlığını ortaya koyuyor. Kitaba, İsraillilerden geri dönme hakkını talep eden büyükannesi Rifqa'nın adını verdi: “Şeyh Cerrah'ı terk etmeyi ancak 1948'de zorla kaçmak zorunda kaldığım Hayfa'daki evime geri dönmek için kabul ederim.” El-Kurd, 2025 tarihli manifestosu Perfect Victims and the Politics of Appeal'da şu soruyu soruyor: Filistinliler neden insanlıklarını kanıtlamak zorunda? Neden ölümleri rutin hale geldi, sanki hava durumu raporunda “Bulutlu hava, hafif yağmur ve son on günde 3.000 Filistinli öldü” denir gibi.
Filistinli aile yaşamının bozulması, Illinois, Carbondale'de doğan 39 yaşındaki Hala Alyan'ın roman ve şiirlerinin konusudur. İlk romanı Salt Houses (2017), ailesinin parçalanmış tarihini yansıtmaktadır. Yacoub ailesi, 1967'de savaş sırasında Filistin'in Nablus kentinden ayrılmak zorunda kaldığında, Kuveyt şehrine taşınır ve hayatlarını yeniden kurmaya başlar, ancak 1990'da Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal etmesiyle evlerini tekrar kaybederler. Aile üyeleri Beyrut, Paris ve Boston'a dağılır. Alyan'ın ikinci romanı The Arsonists' City (2021) Nasr ailesinin Beyrut'ta bir araya gelerek aile reisinin vasiyetini tartışmasını, aile sırlarını ve tanık oldukları şiddetin kalıcı etkilerini ortaya çıkarmasını anlatıyor.
Alyan, 2024 yılında Guardian gazetesinde yayınlanan bir makalede, Gazze'yi kasıp kavuran soykırımdan duyduğu acıyı anlatır. Kendisi Amerikalıdır ve Brooklyn'de yaşamaktadır, ancak Gazze, babasının doğduğu ve anne babasının evlendiği yerdir. "Mahmud Derviş'in en sevdiğim sözlerinden biri şudur: Ben oradanım. Ben buradanım. Orada değilim ve burada da değilim." Birçok diasporik yazar gibi, Alyan da asla evim diyemeyeceği bir vatanla bağlı hissediyor, ancak bu bağlılık aynı zamanda yaratıcı bir laboratuvar, ölenleri onurlandırmanın ve yaşayanlar için savaşmanın bir yolu.
Alyan, “Bu topraklara olan hakkımın kimse tarafından onaylanmasına gerek yok” diye ısrar ediyor. “Burası dedelerimin yaşadığı yer. Onların dedelerinin. Onların dedelerinin. Dünyadaki tüm kütüphaneleri, arşivleri ve köyleri yok edebilirsiniz, geri dönüşü imkânsız hale getirebilirsiniz, bir şehrin adını değiştirebilirsiniz, bir üniversiteyi havaya uçurabilirsiniz, tarih kitaplarını yeniden yazabilirsiniz, ama bu gerçeği değiştirmeyecektir.” En büyük yenilgi unutmak olurdu. Çünkü o zaman David Ben-Gurion'un “Yaşlılar ölecek ve gençler unutacak” kehaneti gerçekleşirdi.
Ama gençler unutmadı; Siyonistlerin gömmek istediği tarih hakkında ödüllü kitaplar yazdılar ve bir anı arşivi oluşturdular. Isabella Hammad'ın ilk romanı “The Parisian'ın - Parisli” (2019) kahramanı Midhat Kamal, Nablus'lu zengin bir tekstil tüccarının oğludur. 1914'te Fransa'ya tıp okumak için gider ve bir Arap olarak “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” ilkelerinin kendisi için geçerli olmadığını keşfeder. Artık İngiliz yönetimi altında olan Filistin'e döndüğünde, bağımsızlık mücadelesi veren bu bölgede kendine bir yer bulmaya çalışır. Kemal, doğduğu topraklar kadar bölünmüş ve aynı iç gerilimlere maruz kalmıştır.
“Mourid Barghouti, işgalin bizi Filistin'in çocuklarından Filistin fikrinin çocuklarına dönüştürdüğünü söylüyor,” diyor 34 yaşındaki Hammad, Filistinli bir baba ve İngiliz-İrlandalı bir annenin çocuğu olarak Londra'da doğmuş. “Diasporada olmanın Filistin ile ilişkimi nasıl etkilediğini söylemek zor, çünkü bu benim tek deneyimim, ama bu fikrin çocuğu olarak büyüdüğümü söyleyebilirim ve üniversiteden mezun olduktan sonra oraya gidip kişisel, fiziksel ve duygusal bir ilişki kurdum. Doğru ya da yanlış, Filistin her zaman bir yerden daha fazlasıdır.”
Adania Shibli 1974'te Yukarı Celile'de doğdu ve Hammad gibi Londra'da eğitim gördü. En çok, “Minor Detail - Önemsiz Bir Detay” (2020) adlı romanında bir Bedevi kızın tecavüz ve cinayetini kurgusal olarak yeniden canlandırması ve LitProm'un 2023 Frankfurt Kitap Fuarı'ndaki ödül törenini iptal etmesiyle ilgili tartışmalarla tanınıyor. Ayrıca “A Journey of Ideas Across: In Dialog with Edward Said - Düşünceler Arasında Bir Yolculuk: Edward Said ile Konuşmalar) (2014) adlı deneme koleksiyonunun editörlüğünü yaptı. “Ailem 15 yaşındayken Nekbe'yi yaşamıştı. Büyükbabam öldürülmüştü. Bu konuda sessizlik hâkimdi. Filistin bir yaşam biçimi, bir deneyimdir. Ama aynı zamanda bize ders verebilecek bir tanıklık konumudur. Dinlerseniz, önemsemek o kadar doğal hale gelir ki, ulus devletin sınırları veya Filistin ile sınırlı olmayan, başkalarına karşı bir önemseme bağı kurarsınız."
On yıllar daha genç olan Mosab Abu Toha, 1992 yılında Gazze'deki El-Şati mülteci kampında doğdu. İlk şiir kitabı “Things You May Find Hidden in My Ear - Kulağımda Saklı Olabilecek Şeyler” (2022), Filistin Kitap Ödülü ve Amerikan Kitap Ödülü'nü kazandı. Ayrıca Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği Ödülü ve Walcott Şiir Ödülü'nün finalistleri arasında yer aldı. Abu Toha, Gazze'nin ilk İngilizce kütüphanesi olan Edward Said Kütüphanesi'ni kurdu, ancak kütüphane İsrail bombalarıyla yıkıldı. O, eşi ve çocukları 2023'te Beyt Lahiya'daki evlerini kaybetti ve Gazze'den ayrılmasına izin verilmeden önce İsrailliler tarafından gözaltına alındı ve dövüldü. İkinci şiir koleksiyonu “Forest of Noise - Gürültü Ormanı” (2024) 'dan okuduğunu duyduğumda, yazar ve profesör Refaat Alareer de dahil olmak üzere kaybettiği arkadaşlarının yasını tutuyordu. 28 Mart 2025'te, ailesine yönelik tehditler nedeniyle kitap turunu iptal etti. Gazze'deki Filistinlilerin acılarını anlatan bir dizi New Yorker makalesi ile 2025 Pulitzer Yorum Ödülü'nü kazandı.
Romancı Randa Jarrar, tartışmalara ve sınırları aşmaya yabancı değildir. 1978 yılında Chicago'da Mısırlı bir anne ve Filistinli bir babanın kızı olarak dünyaya gelen Jarrar, Kuveyt ve Mısır'da büyüdü. Bu deneyimlerini, yetişkinliğe geçiş romanı “A Map of Home - Memleketin Haritası) (2008) adlı eserinde yeniden canlandırdı. Yazarın isyankâr vekili olan Nidali (adı “mücadelem” anlamına gelir), Kuveyt'teki çocukluğunu ve Mısır'daki gençlik yıllarını anlatır. Şubat 2024'te Jarrar ve Gazze'ye Karşı Savaş Karşıtı Yazarlar (WAWOG) grubunun diğer beş üyesi, Siyonist konuşmacı Mayim Bialik'i protesto etmek için 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail tarafından öldürülen 13 yazar ve şairin isimlerini okuyarak PEN America etkinliğini kesintiye uğrattı. Jarrar, ayrılmayı reddettiği için etkinlikten dışarı sürüklendi.
St. Louis'de doğan Naomi Shihab Nye, 1967 savaşı nedeniyle ailesinin Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçmak zorunda kalmasına kadar ilk yıllarını Kudüs'te geçirdi. Aile, 73 yaşındaki Nye'nin hala yaşadığı San Antonio'ya yerleşti. Nye, ABD'nin 11 Eylül saldırılarına verdiği tepkinin, onu Arap Amerikalıların sesi olmaya ve Terörle Savaş sırasında yaygın olan İslamofobiye karşı çıkmaya teşvik ettiğini söylemiştir. 2002 yılında yayınlanan şiir koleksiyonu 19 “Varieties of Gazelle: Poems of the Middle East – Gazel Çeşitleri: Ortadoğu'dan Şiirler” (2002), Arap asıllı Amerikalı olarak yaşadığı deneyimleri yansıtıyor ve National Book Award'ın finalistleri arasında yer aldı. Nye, Everything Comes Next adlı koleksiyonda yer alan “Blood - Kan” ve “The Gift - Hediye” gibi unutulmaz şiirleriyle bize sadece Arap deneyimini değil, insanlık deneyimini de aydınlatan bir miras bıraktı.
2008'den bu yana Filistin Edebiyat Festivali (PalFest), bu zengin yeteneklerin sergilendiği bir platform işlevi görmektedir ve kurulduğu günden bu yana, katılımcıları sık sık iptal edilen konuşma etkinlikleriyle birlikte anti-Semitizm suçlamalarıyla boğuşmaktadır. 2023 yılında bağışçılar, festivalin Pennsylvania Üniversitesi'nde düzenlenmesine itiraz etmişlerdir, ancak Başkan Liz Magill'in desteğiyle üç gün boyunca 80'den fazla oturum gerçekleştirilmiş ve dünyanın en ünlü Filistin yazarlarından bazıları bu oturumlara katılmıştır. İnsan hakları avukatı ve yazar Noura Erakat, “burada bulunmamız, atalarımıza bir kanıt ve bizden sonra gelecek nesillere bir taahhüttür” diyerek birçok diasporik Filistinli adına konuşmuştur. İnsanlığımız için mücadele ediyoruz" diyerek diasporadaki Filistinlilerin çoğunun duygularını dile getirdi.
*Lisa Mullenneaux'nun şiirleri ve denemeleri İngiltere ve Amerika'daki edebiyat dergilerinde yayınlanmaktadır. Modern Fransız ve İtalyan edebiyatının çevirisi konusunda uzmanlaşmıştır. Yara El-Ghadban'ın 2011 tarihli romanı L'Ombre de l'olivier'in çevirisini yapmıştır ve “Naples' Little Women: The Fiction of Elena Ferrante” adlı eleştirel çalışmanın yazarıdır. 2015 yılından bu yana Maryland Üniversitesi Global Kampüsü'nde araştırma yazımı dersleri vermektedir.








HABERE YORUM KAT