1. HABERLER

  2. İSLAM

  3. KUR'AN

  4. "Benimle birlikte yol alma sabrını göstermeye güç yetiremeyeceğini sana söylemedim mi?"
"Benimle birlikte yol alma sabrını göstermeye güç yetiremeyeceğini sana söylemedim mi?"

"Benimle birlikte yol alma sabrını göstermeye güç yetiremeyeceğini sana söylemedim mi?"

Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (Kehf/75)

25 Aralık 2025 Perşembe 08:14A+A-

قَالَ اَلَمْ اَقُلْ اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْرًا ﴿٧٢﴾

72- Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

قَالَ لَا تُؤَاخِذْن۪ي بِمَا نَس۪يتُ وَلَا تُرْهِقْن۪ي مِنْ اَمْر۪ي عُسْرًا ﴿٧٣﴾

73- (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi.

فَانْطَلَقَا۠ حَتّٰٓى اِذَا لَقِيَا غُلَامًا فَقَتَلَهُۙ قَالَ اَقَتَلْتَ نَفْسًا زَكِيَّةً بِغَيْرِ نَفْسٍۜ لَقَدْ جِئْتَ شَيْـًٔا نُكْرًا ﴿٧٤﴾

74- Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın."

قَالَ اَلَمْ اَقُلْ لَكَ اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْرًا ﴿٧٥﴾

75- Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

Hz. Musa unutkanlığını ileri sürerek özür diliyor; adamdan özrünü kabul etmesini, hemen azarlayıp vazgeçmemesini, verdiği sözü hatırlatmamasını istiyor:

Musa; ‘ `Unutkanlığım yüzünden beni azarlama ve bilginden yararlanma konusunda bana zorluk çıkarma” dedi.

Adam Hz. Musa’nın özürünü kabul ediyor. Böylece kendimizi ikinci sahnenin karşısında buluyoruz:

Birinci davranışı; gemide delik açması, dolayısıyla yolcuların boğulma ihtimali idi. Bu ise düpedüz adam öldürmektir. Hem de bilerek öldürmek, sadece bir ihtimal değil… Kuşkusuz bu, büyük bir cürümdür. Söz vermiş olduğu hatırlatılmasına rağmen Hz. Musa, bu olay karşısında da kendisini tutamıyor, sabredemiyor:

“Musa; “Bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Gerçekten çok kötü bir iş yaptın” dedi.”

Bu sefer unutmuş ya da söz verdiğini bilmiyor değildir. Bilinçli davranıyor, meydana gelişine katlanamadığı ve hiçbir sebeple izah edemediği bu kötü işe karşı çıkıyor. Çünkü ona göre delikanlı suçsuzdur. Öldürülmesini gerektirecek bir suç işlemiş değildir. Kaldı ki henüz erginlik çağına erişmediği için yaptıklarından sorumlu da tutulamazdı.

Bir kez daha o bilge kul, Hz. Musa’ya koştuğu şartı, verdiği sözü ve birincisinde söylediği; üstüste deneyimlerin doğruladığı sözü hatırlatıyor:

Bu sefer özellikle belirterek “Sana dememiş miydim” diyor. “Sàna” yani açık-seçik ve kesin bir ifadeyle sana söyledim. Buna rağmen ikna olmadın, beraberliğimizi sürdürmemizi istedin, ileri sürdüğüm şartı kabul ettin.

Musa kendine geliyor ve iki kere sözünü tutmadığını, yapılan uyarılardan, etraflıca düşünüp ona göre davranmasına ilişkin hatırlatmalardan sonra vaadini unutmuş olduğunu hatırlıyor. Bu yüzden kendi kendine kızıyor, bağlayıcı bir karar olarak önündeki yolları kapatıyor ve bunu kendisi için son fırsat olarak değerlendiriyor:

 FİZİLALİL KUR’AN 

Ama çaresiz Allah’ın elçisi buna da tepki gösterecekti. Zira onun şeriatına göre ancak kısasla adam öldürülürdü ve bu çocuk asla bunu hak etmemişti. 

Diyor. Yâni bu ikincisini daha büyük bir suç kabul ettiğini vurgulamak istiyordu. Bu çocuğun öldürülmesinin geminin delinmesinden daha büyük bir iş olduğunu demek istiyordu. Mûsâ (a.s) bu ikinci defa da sabredemeyip onun işine karışınca o kul: 

Aynen önceki sözünü tekrar ederek ben sana benimle yolculuğa dayanamazsın demedim mi? Sadece öteki sözüne ilaveten bu âyette "leke" ifadesini ilave etmiştir. Çünkü bu kelimeye kınamaya daha elverişli bir kelimedir.

BASAİRUL KUR’AN

HABERE YORUM KAT