1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Ailemden onlarca kişi Gazze'de İsrail tarafından öldürüldü ve şimdi Ziyad da öldürüldü
Ailemden onlarca kişi Gazze'de İsrail tarafından öldürüldü ve şimdi Ziyad da öldürüldü

Ailemden onlarca kişi Gazze'de İsrail tarafından öldürüldü ve şimdi Ziyad da öldürüldü

​​​​​​​Kuzenim herkese gülümsedi, oğluma şeker aldı, bombalar düştüğünde yardıma koştu. Tüm bunlar Cuma gecesi sona erdi.

01 Mayıs 2025 Perşembe 19:20A+A-

Ghada Ageel’in The Guardian’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Kuzenim Ziyad ölmek için çok gençti. Cuma günü gece yarısından hemen önce bombalar düştüğünde Han Yunus mülteci kampındaki evinde uyuyordu. Patlamayı duyduktan sonra kuzenlerim Muhammed ve Moatsem onu kurtarmak için koşmuşlar, bana anlattıklarına göre, ama o yatağında çoktan ölmüş. 44 yaşındaydı.

Ziyad, Gazze'deki mülteci kamplarında savunmasız ailelerle çalışan UNRWA'da sosyal hizmet görevlisiydi. Her yaz Kanada'daki evimden Gazze'yi ziyaret ettiğimde, küçük oğluma Asa'ad'ın dükkânından şeker alırdım - şimdi Asa'ad da yok (Ekim 2023'te öldürüldü) - Gazze'nin şekerlerinin dünyanın en iyisi olduğu konusunda ısrar ederdi. Han Yunus'taki herkes onu sakin varlığı, nazik ruhu ve sıcak gülümsemesiyle tanırdı. Her zaman yardım etmeye hazırdı - “hayır” ya da “yapamam” kelimeleri asla onun sözlüğünün bir parçası değildi. Öldürülmeden önceki gece, aralarında amcam Kemal'in da bulunduğu yaralı ve hastaları ziyaret etti.

Bu saldırılar çoğunlukla geceleri, insanlar bitmek bilmeyen patlamalar ve yardım çığlıklarından uyuyabildikleri kadarını çalarken gerçekleşiyor. İsrail Gazze'ye elektriği kestiğinden beri, gün batımından sonra çöken yoğun karanlığı onların ışığı ve gürültüsü deliyor. Ziyad'ın ailesinin evine bir füze isabet ettiğinde gece yarısıydı. Çok katlı binada beş daire vardı ve hepsi de insanlarla doluydu - Ziyad'ın üç kardeşi ve aileleri ile evlerini kaybettikten sonra oraya sığınan birkaç yerinden edilmiş aile üyesi. Han Yunus kampı dedemlerin Nekbe'den sonra 1948'de sığındığı yerdi ve ailem o zamandan beri orada yaşıyordu. Ziyad'ın anında öldüğü anlaşılıyor. Eşi Samah ve dört çocuğu - Abboud, Duha, Leen ve Obada - yaralandı.

Kardeşi İslam ağır yaralandı ve kısmen işlevsel olan Nasır Hastanesi’nde bilinci kapalı olarak yatıyor. İslam'ın eşi Dua hayatını hemen kaybetti. Çocuklarından biri, Ahmed, patlamanın şiddetiyle ikinci kattan zemine fırladı - doktorlar leğen kemiği ve bacaklarında kırıklar olduğunu söylüyorlar. Ziyad'ın kız kardeşi Hala da çocukları Melek, Nur ve Muhammed ile birlikte yaralandı. Muhammed'in üç uzvu kesildi. Sosyal medya sayfasında gördüğüm, Hala'nın Nasır hastanesinin koridorlarında yürürken, yüzünde bir kalbin taşıyabileceğinden çok daha fazla keder taşıyan videosunu asla unutmayacağım.

Ziyad'ın bir diğer kardeşi İmad ve tüm ailesi de - eşi Nihal ve yedi çocukları Muhammed, Muhand, Müeyyed, Mü'min ve üçüz kızları Dima, Rima ve Rita - yaralandı. Bu tek saldırıda ailemden 15 yaşın altında toplam 15 çocuk yaralandı. UNİCEF'e göre 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de 15.600 Filistinli çocuk öldürüldü; İsrail'in 18 Mart'ta saldırılarına yeniden başlamasından bu yana yaklaşık 600 çocuk öldürüldü ve 1.600'den fazla çocuk yaralandı. Bütün aile soyları silindi, evler mezara dönüştü.

Kuzenlerim bana Cuma günü öldürülen çocuklar arasında, ailesi Ziyad'ın evine sığınan foto muhabiri Ahmed Advan'ın tek oğlu olan 20 aylık Kenan'ın da olduğunu söyledi. Kenan, ailesinin 18 yıl süren doğum tedavisi ve sayısız masraflı tıbbi tedavinin ardından dünyaya gelmişti. Hayatı daha başlamadan çalınmıştı.

Aylar önce Ziyad, İsrail ordusu tarafından sonunda öldüğü evden kaçırılmış ve birkaç ay boyunca alıkonulmuştu. Sonunda serbest bırakıldığında, büyüdüğü Han Yunus'u tanıyamadı. Yıkım o kadar büyüktü ki şehrin ve kampın en tanıdık simge yapıları yok olmuştu. Bir zamanlar bildiği sokaklar tanınmaz hale gelmişti. Ama gördüğü şey, umut ve şifa getirmek için her türlü tehlikeye göğüs geren insanların azmiydi.

Ziyad'ın kendi ölümünün koşulları da bunu gösteriyor. Saldırı gerçekleştiğinde 26 yaşındaki Muhammed, babası ve 17 yaşındaki küçük kardeşi Moatsem ile birlikte oturuyordu. Bir füzenin sesini duydular - birkaç saniyelik kısa bir süre - ardından yıkıcı bir patlama pencereleri, kapıları ve hayatları paramparça etti. Çatılarına yağan taş ve molozlar Muhammed'in kolunu yaraladı. Muhammed ve Moatsem tereddüt etmeden dışarıya, karanlığa doğru fırladılar. Babaları, ilk müdahale ekiplerini hedef alan bir taktik olan “çift vuruş” saldırısından korkarak içeride kalmaları için bağırdı.

Çocuklar bana yoğun duman ve toza doğru nasıl koştuklarını anlattılar. En az 20 kişi daha toplanmıştı ve karanlıkta telefon ışıklarının zayıf parıltısından başka bir şey olmadan umutsuzca arıyorlardı. Kurtarmaya yardımcı olmak için küçük kürekler vardı, ancak hayatta kalanların ve komşuların çoğu çıplak elleriyle enkazı tırmalamak zorunda kaldı. Büyük tavan plakaları çökmüştü; bunların altında kalanların hiç şansı yoktu. Yine de insanlar hiç duraksamadan enkazın içine daldı, yaralıları enkazdan çıkardı, cansız çocukları kucakladı ve kaosun içinde isimlerini haykırdı.

Ailem ilk kez saldırıya uğramıyor. 26 Ekim 2023'te Han Yunus'taki yerleşim bölgemize hiçbir uyarı yapılmadan bombalar yağdı ve 45'i ailemden olmak üzere 60'tan fazla kişi öldü. O zamanlar Ziyad akrabalarını kurtarmak için ilk koşanlardan biriydi. Bu kez onu kurtarmak için çok geçti. Uzun zamandır kaybettiklerimi saymayı bıraktım.

Ailemin hikâyesi, Gazze'nin dört bir yanında hayatları bu soykırımın karanlığına gömülmüş sayısız ailenin hikâyesini yansıtıyor. Onların hikâyelerini anlatmanın karanlığa meydan okumak olduğuna inanıyorum. Adalet talep etmek sadaka istemek değildir - bu ahlaki bir yükümlülüktür. Benim ailem yanlışlıkla öldürülmüş değildi. Onlar öğretmenler, doktorlar, öğrenciler, mühendisler, sosyal hizmet uzmanları, anneler ve çocuklardı - her birinin yaşamı çok erken söndürüldü.

Beni teselli eden şey, bu akıl almaz zulüm karşısında Filistinlilerin hala birbirlerini kurtarmak için koşuyor olması. Zifiri karanlıkta, düşen molozların ve boğucu tozun ortasında bile Filistinlilerin onurunun ışığı sönmeyi kabul etmiyor. Bu ışıklar hepimizi vahşetin tanığı olmaya çağırıyor ve Filistinlilerin çektiği acıların bir an önce sona erdirilebileceğine dair umut ışığı oluyor.

 

* Ghada Ageel, üçüncü kuşak Filistinli bir mülteci olan Ghada Ageel, 2000-2006 yılları arasında Gazze'de “The Guardian” için çevirmen olarak çalıştı. Alberta Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nde misafir profesör olarak görev yapmaktadır.

HABERE YORUM KAT