1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Vahdettin İnce: “Kürtlerde Dindarlık Daha Baskın”
Vahdettin İnce: “Kürtlerde Dindarlık Daha Baskın”

Vahdettin İnce: “Kürtlerde Dindarlık Daha Baskın”

AK Parti Diyarbakır eski İl Başkanı Halit Advan'ın "Dindar Kürtler BDP'ye oy veriyor" çıkışına Kürt yazar Vahdettin İnce'den tepki geldi.

09 Aralık 2012 Pazar 17:47A+A-

Kürtlerin, AK Parti sayesinde kendilerini dışlanmış değil, ülkenin bir parçası hissettiklerini vurgulayan Vahdettin İnce, "Kürtlerde dindarlık damarı milliyetçilikten daha kuvvetli. Zaten bu yüzden ülke genelinde de AK Parti, milliyetçi partilerden daha çok oy alıyor" dedi

Röportaj: BURCU BULUT

AK Parti İl Başkanı "Dindar Kürtler BDP'ye oy veriyor" dedi. Siz dindar bir Kürt olarak bu açıklamaya ne diyeceksiniz?

Halit Advan'ın açıklaması bütün Kürtleri kapsamıyor ya da bir başka deyişle, oy verenlerin 'dindarlık' vasıflarıyla oy verdiklerini ifade etmiyor. Olsa olsa BDP'ye oy veren Kürtlerin aynı zamanda 'dindar' olduklarını ifade ediyor olabilir. Burada belirleyici olan –geleneksel ve dindar Kürt toplumunun bazı kesimlerinin– güncel hayatlarında öncelik verdikleri konulardır.

AK PARTİ'NİN ÖNEMİ BÜYÜK

-Sizce bugün dindar Kürtler güncel hayatlarında neye öncelik veriyor?

Dindar Kürtlerde bugüne kadar İslami bir iktidarın Kürt sorununu çözeceğine yönelik güçlü bir inanç vardı ve bu inancını koruyanların oranı hâlâ çok yüksek. Bu anlamda dindar Kürtler için AK Parti'nin önemi büyük. AK Parti'ye oy veren dindar Kürtlerin önemli bir bölümü iktidarın ekonomik anlamda yaptığı iyileştirmeleri önemsedi ve Kürtlüklerini Türkiye'nin bütünlüğü içinde ele aldı. Belki de en önemlisi kendilerini Türkiye'nin dışlanmış kesimi değil bir parçası olarak gördüler. Bugün AK Parti'ye oy veren bir Kürt'ün başörtüsüne yönelik hassasiyetinin, Kürtçe eğitim görmeye oranla çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün.

-Söyleminizden dindar Kürtlerin çoğunluğunun AK Parti'ye oy verdiği çıkarımını yapıyorum. Sizce AK Parti'den önce kime oy veriyorlardı ve onları AK Parti'ye yönelten ne oldu?

Bugün AK Parti'ye oy veren dindar Kürtler daha önce büyük oranda Milli Görüş çizgisindeki partilere oy verirlerdi. Bunun yanında yine dindar kategorisine koyabileceğimiz birçok Kürt, Adalet Partisi'ne, sonra ANAP'a oy verdiler. Diğer yandan AK Parti'nin kalkınmaya ve adalete öncelik tanıması Türkiye'nin genelinde olduğu gibi Kürtlerin de bu partiye yönelmesinde etkili oldu. Bunda AK Parti'nin pratikteki uygulamaları, Kürt sorununa yönelik olumlu politikaları etkili oldu. TRT Şeş'in açılması, üniversitelerde Kürtçe bölümlerin kurulması ve yine başörtüsü yasağının nispeten kalkması Kürtlerin AK Parti'ye sıkıca bağlanmalarına neden oldu.

MİLLİYETÇİLİK DAHA ZAYIF

-Kürtçenin seçmeli ders olarak müfredata girmesinin ardından yapılan araştırmada, Kürt çocuklarının Kur'an-ı Kerim dersini Kürtçe dersinden çok daha fazla talep ettiği ortaya çıktı. Bunu nasıl anlamalıyız?

Kürtlerde dindarlığın milliyetçilikten daha kuvvetli bir damar olduğu muhakkak. Bu aslında her toplum için geçerli. 80 senelik Türk milliyetçiliği eğitimine maruz kalan Türkiye toplumunda da AK Parti'ye oy verenlerin oranı milliyetçi partilere oy verenlerden çok daha fazla. Geçmişte hem siyasal İslamcılığın hem de milliyetçiliğin söz konusu olmadığı dönemlerde Kürtlerin Kur'an eğitimini gayri resmi medreselerde yürüttüklerini hepimiz biliyoruz. Şimdi eğitim sistemi Kürtlere din eğitimi alma imkanını sağlar hale geldi. Ama buradan hareketle Kürtçe eğitim ve Kürtçe yayın vs. istenmediği anlamı çıkmamalı.

-Seküler Kürtlerle dindar Kürtlerin mücadele içinde oldukları tezine inanıyor musunuz?

Evet. Seküler Kürtler, Kemalizmin Türklere yaptığını, yani jakoben bir yöntemle toplum mühendisliğini yapmaya kalkarlarsa mücadeleyi kaybederler tıpkı Türk Kemalistleri gibi... İslamcı Kürtler de afakî sorunlardan ziyade AK Parti'nin yaptığı gibi reel sorunlara eğilirlerse geleneksel dindar Kürt toplumu nezdinde kazançlı çıkarlar.

Dinî anlayış hep diri

-'Dindar Kürt' tanımlamasından tam olarak ne anlamalıyız? Güneydoğu'daki Kürt profili içinde dindar Kürtlerin yeri ile ilgili ne diyeceksiniz?

Din birdir ama dindarlık çeşitlilik arz eder. Türkler için geçerli olan bir tanımlama Kürtler için geçerli olmayabilir. Burada önemli olan iki kesime aynı gözlükle bakmamaktan geçer. Kürtler doğu ve güneydoğuda yerleşik bir toplumdur. Dinin kuralları hayatın bütün gözeneklerine sirayet edecek şekilde oturmuş durumdadır. Bu yüzden geleneksel anlamda dindarlık başka bir özellikle kıyas kabul etmeyecek şekilde yoğun yaşanır. Ancak siyasal söylem anlamında modern dindarlığın etkinlik bakımından genel siyasal konjonktüre de bağlı olduğunu unutmayalım. Türkiye konjonktürü genelde siyasal dindarlığı gerilettiği için Kürtler arasında da bu anlamda bir azalmadan söz edilebilir. Geleneksel dindarlık ise her zaman diridir.

-Bir Kürt aynı zamanda dindar da olamazmış gibi "Güneydoğu dindarlaşıyor mu yoksa Kürtleşiyor mu?" diye soranlar oldu. Buna ne diyeceksiniz?

Güneydoğu hem dindar hem de Kürt'tür. Perdenin önündeki siyasal söylemlerin konjonktüre bağlı olarak zaman zaman belirginleşmesi ana gövdenin vasıf ve mahiyet değiştirdiği anlamına gelmez. Siyasal Kürtçülük de siyasal İslamcılık da tıpkı Türkçülük gibi modern kavramlardır. Zaman zaman yer değiştirmeleri ana gövdenin de radikal dönüşüm yaşadığı anlamına gelmez. Böyle anlamak söylediğim nedenlerden dolayı çok yanıltıcı olur.

İslam hayatın her karesinde var

-Bir açıklamanızda, doğu ve batı arasındaki dindarlık değişiyor, demiştiniz…

Evet… 'Dindarlık' kavramı, mahiyet olarak aynı olsa da tezahürleri bakımından Türkiye'nin doğusu ile batısı açısından önemli ölçüde farklılıklar arz ediyor. Kürtlerde günlük hayatın her karesine sinmiş, törensellikten uzak olduğu için pek belirgin olmayan etkin ve derinden işleyen bir dindarlık var. Türkiye'nin batısında ise cuma, cemaat, bayram namazı gibi törensel yönü ağır basan bir dindarlık söz konusu. Bunda belirleyici olan ise Türklerin ve Kürtlerin tarihsel kişilikleri ve geleneksel hayat tarzları... Bunun yanında bizim konuştuğumuz husus ise kültürel ve geleneksel olgudan farklı modern bir olgu.

-Nasıl bir farklılık bu?

Bu farklı süreç, 1950'lilerden sonra büyük kentlere okumaya giden ve oralarda sol gruplardan etkilenen Kürt gençleri ile 1970'lerden sonra yine büyük kentlerde okumaya giden ve İslami grupların içinde yer alan Kürt gençlerinin kültürel Kürtlükle kurdukları temas ve etkileşim neticesi toplumu etkilemeleriyle tanımlanabilir. Büyük kentlerde geleneksel Kürtlükten farklı bir (siyasal) Kürtlük algısıyla dönen solcu gençlerle, geleneksel dindarlıktan farklı bir (siyasal) İslam algısıyla dönen İslamcı gençlerin perde önünde farklılaşması, perde gerisindeki ana gövdenin farklılaşması olarak algılanması bu yüzden yanıltıcıdır. Her iki hareketin öncelediği kavramların, geleneksel toplumun pratik sorunlarına cevap verip vermemesiyle ya da geleneksel toplumun sorun olarak sunduklarını gerçekten sorun olarak algılayıp algılamamasıyla ilgilidir.

YENİ ŞAFAK

HABERE YORUM KAT

6 Yorum