1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Ürdün'de İhvan’a yönelik yasağın öncesi ve sonrası
Ürdün'de İhvan’a yönelik yasağın öncesi ve sonrası

Ürdün'de İhvan’a yönelik yasağın öncesi ve sonrası

Araştırmacı Enes Kılıç, Ürdün hükümetinin Müslüman Kardeşler'i yasaklama kararı öncesi ve sonrasındaki iç politik ve bölgesel gelişmeleri inceledi.

07 Mayıs 2025 Çarşamba 13:30A+A-

Ürdün'de Müslüman Kardeşler Yasağının Öncesi ve Sonrası

Enes Kılıç / Fokus+


Ürdün hükümeti, 24 Nisan Perşembe günü Müslüman Kardeşler’in ülke içerisinde tüm faaliyetlerini yasakladığını duyurarak, örgüte üyeliği ve fikirlerini yaymayı illegal ilan etti. Karardan bir hafta önce krallık, örgüte bağlı olduğu öne sürülen bir hücrede yapılan saldırı hazırlığını engellediğini açıklamasının ardından geldi. Şimdi Ürdün’de devlet, örgütün her köşedeki varlıklarına el koymayı amaçlıyor. 

Müslüman Kardeşler'in tarihsel ve bölgesel bağlamı 

1928 yılında kurulan Müslüman Kardeşler, yahut İhvan, Arap dünyasının en eski ve en etkili İslamcı hareketlerinden biri. Şu anda birçok ülkede yasaklanmış olmasına rağmen, örgüt İslamcı vizyonunu şiddet içermeyen yöntemlerle sürdürdüğünde ısrar ediyor. 

Hareket, farklı ülkelerde farklı siyasi roller üstleniyor. Bazı ülkelerde seçimlere katılıp parlamentoda temsil edilirken (Ürdün, Fas, Tunus gibi), başka ülkelerde (Mısır, Suudi Arabistan, BAE gibi) Arap baharından bu yana terörist organizasyon olarak tanımlanıp yasaklanıyor. Hareket, her ülkede kendi coğrafyasını temsil eden zorluk ve şartlarla uğraşıyor. 

Ürdün özelinde ise, Kral Abdullah'ın, ideolojik farklılıkların da ötesinde Müslüman Kardeşler'e karşı on yıllardır süren derin bir güvensizliği var. Kral, 2013'teki bir röportajında Müslüman Kardeşler'i "kuzu postuna bürünmüş kurtlar" ve "masonik tarikat" olarak nitelendirmişti. 1999'da tahta çıktığı ilk yılda Abdullah, Hamas liderlerini Ürdün'den sınır dışı ettiğinde, Filistinli İslamcı örgütle yakın bağları olan Ürdünlü Müslüman Kardeşler'i öfkelendirmişti. Yine de örgüt, farklı figürleri ile defalarca krala sadakatini ifade etmekten çekinmedi. 

Ancak burada asıl yaşanan olay, İsrail’in Gazze’de, Batı Şeria’da, Lübnan’da ve Suriye’de her gün bomba yağdıran aşırı-sağ hükümetinin, Ürdün içerisinde “gerekli görürse” elimine etmek isteyeceği kadar sistemli unsurların ortaya çıkması endişesi. Ürdün Krallığı, İsrail’in ülke toprakları içerisinde operasyon yapmaması adına, bu ihtimali kendi ortadan kaldırmayı deniyor. Aksi takdirde, meşruiyetinin tümden sorgulanması korkusu ortaya çıkıyor. 

Yasağa giden süreç 

Ürdün hükümeti, "Müslüman Kardeşler üyelerinin ülkeyi istikrarsızlaştırmayı amaçlayan faaliyetlere katıldığının kanıtlandığını" belirtiyor. Yetkililere göre, "Keşfedilen patlayıcılar ve silahlar Ürdün şehirleri arasında taşınıyor ve yerleşim bölgelerinde depolanıyor." 

İlk tetikleyici olay, geçen hafta Ürdün içinde 16 kişinin tutuklanması oldu. Bu kişilerin Müslüman Kardeşler'le bağlantılı olduğu ve Ürdün'deki hedeflere füzeler ve drone'larla saldırı düzenlemeyi planladıkları iddia ediliyor. 

Müslüman Kardeşler örgütü, iddia edilen komployla herhangi bir bağlantıyı reddetti. Ancak örgüt, üyelerinin "bireysel kapasite" içinde, işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistinlilere silah kaçakçılığına karışmış olabileceğini kabul etti. Bu açıklama, örgütün siyasi rotasını belirlerken Filistin meselesinin merkezi konumunu gösteriyor. 

Bu durum Ürdün için kırmızı çizgiyi aştı ve tolere edilemez olarak görüldü. Zira Ürdün'ün son 75 yıldaki en istikrarsızlaştırıcı olayı, yaklaşık 3.500 ile 5.000 arasında kişinin ölümüne neden olan 1970 iç savaşı (Kara Eylül) oldu. O dönemde de devlet tarafından yetkilendirilmemiş gruplar, Filistin Kurtuluş Örgütü kontrolünde kendi silahlarına sahipti ve bu durum Ürdün hükümetiyle büyük bir çatışmaya yol açtı. Ürdün, benzer bir olayın tekrarından kaçınmak istiyor. 

Öte yandan, Müslüman Kardeşler Ekim 2023'te Gazze savaşının patlak vermesinden bu yana Ürdün hükümeti için önemli bir baskı unsuru haline geldi. Örgüt, hükümeti İsrail ile 1994 yılında imzalanan barış anlaşmasını iptal etmesi için baskı altına alan büyük mitingler düzenledi. Hükümet, Müslüman Kardeşler'i yasaklayarak bu gösterileri azaltmayı ve iç politikada inisiyatifi ele geçirmeyi hedefliyor. 

Belirtilmesi gereken önemli bir nokta, Ürdün'ün aslında beş yıl önce de mahkeme kararıyla Müslüman Kardeşler'i dağıtma yönünde adımlar atmış olması. Ancak bu kez alınan önlemler çok daha kapsamlı gözüküyor. 

İslami Hareket Cephesi'nin durumu ve iç politikaya etkileri 

Yasak, Müslüman Kardeşler'in Ürdün'deki siyasi kolu olan İslami Hareket Cephesi'nin (İHC) ofislerinin kapatılması ile başladı. Nitekim kararı takiben polis tarafından tüm İHC ofislerine baskınlar düzenlendi. Eylül ayında İHC, parlamentodaki 138 sandalyeden 31'ini kazanarak Ürdün parlamentosundaki en büyük siyasi gruplaşma haline gelmişti. Parti, hükümete yönelik en büyük muhalif tehditlerden biri konumundaydı. 

İHC lideri, grubun Müslüman Kardeşler ile örgütsel bağlarını reddederek şunları söyledi: "İslami Hareket Cephesi'nin organizasyonunda, kararlarında, liderliğinde ve kurumlarında bağımsız bir parti olduğuna inanıyorum. Başka herhangi bir örgütsel yapıyla, ne olursa olsun, ilişkimiz yok. Yaptığımız her şeyin yasalara uygun olduğuna inanıyoruz." 

Baskı bu şekilde devam ederse ortaya kritik bir soru daha çıkıyor. Özellikle İslamcı geçmişe sahip Ürdünlülerin hükümet politikalarına yönelik hoşnutsuzluklarını dile getirecek yasal bir mecra artık olmadığında, Orta Doğu'daki bazı diğer ülkelerde görüldüğü gibi hareketin daha radikal yöntemlere kayma riski artıyor. 7 Ekimden bu yana kontrolü elinde tutabilen Ürdün hükümetinin, insiyatifi ele alırken bu ihtimali de göz önünde bulundurmuş olması gerekiyor.  

Yasağın İHC'nin parlamentodaki varlığını nasıl etkileyeceği henüz net değil. Şayet İHC kapatılırsa, bu Ürdün demokrasisinin temsil kapasitesine de ciddi bir darbe vuracak ve siyasi sistemin meşruiyetini sorgulatan bir durum yaratacak. 

Yasağın bölgesel ilişkilere etkileri 

Ürdün'ün Müslüman Kardeşler'e karşı yeni baskısı, krallığı BAE ve Suudi Arabistan ile uyumlu hale getiriyor. Zira bu iki Körfez devleti, bir çocuk ömrünü aşkın bir süredir Müslüman Kardeşler'e karşı en sert politikalar ile devletin tüm imkanlarıyla karşı çıkıyor. Bu yakınlaşma, Haşimi Krallığı ile Riyad arasındaki ilişkilerin gelişmesine de katkı sağlayabilir. 

Ancak uzmanlar, bu kararın öncelikle dış politika nedenleriyle değil, iç güvenlik endişeleriyle alındığını düşünüyor. Ürdün hükümetinin bakış açısından, bu artık göz ardı edilemeyecek bir iç güvenlik meselesine dönüşmüşe benziyor. 

Orta Doğu’da on sene önce hakim olan anlaşmazlıklar paradigmasının da bitmiş gibi gözükmesi, Ürdün’e bu karar özelinde teşvik yaratıyor. Sözgelimi, kararı demokrasiye darbe olarak eleştirebilecek bir Türkiye yahut Katar’ın tepki göstereceği bir atmosfer bulunmaması, hükümeti cesaretlendiriyor. Bölge devletleri, anlaşamadıkları konuları göz ardı ederken, işbirliği yapabilecekleri alanlara odaklanarak diyalogu sürdürüyor. 

Daha önceleri, Ürdün, Katar'ın finanse ettiği El Cezire ofisini yayınlarını protesto ederek Amman'da defalarca kapattı ve 2017'de Suudi Arabistan ve BAE'nin baskı kampanyasının bir parçası olarak Katar büyükelçisini Amman'dan sınır dışı etti. İlişkiler sonradan düzeldi ve bir yıl sonra Katar, Ürdün'e 500 milyon dolarlık bir yardım paketi teklif etti. 

Öte yandan Kral Abdullah muhtemelen Ürdün Müslüman Kardeşleri'ne karşı alınan bu kararı anti-Katar veya anti-Türkiye bir hamle olarak görmüyor. Ülkenin karşı karşıya olduğu ekonomik ve siyasi baskılar arasında, Kral Abdullah'ın bölge genelinde yeni düşmanlar edinmekte hiçbir çıkarı bulunmuyor. 

Tüm bu gelişmeler, Ürdün'ün iç politikasında yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Bu kararın uzun vadeli etkileri, Suriye’de kazanan tarafın kim olduğu düşünüldüğünde hem Ürdün'ün iç istikrarı hem de bölgesel dinamikler açısından yakından izlenmeye değer. Önümüzdeki aylarda, yasağın uygulanma şekli ve İslami Hareket Cephesi'nin siyasi geleceği, Ürdün'deki siyasi istikrar ve devlet-halk müzakere süreçlerinin sağlığı hakkında önemli ipuçları verecek. 

 

HABERE YORUM KAT