1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Sudan'daki savaş, şiddetin ticarete dönüştürülmesidir
Sudan'daki savaş, şiddetin ticarete dönüştürülmesidir

Sudan'daki savaş, şiddetin ticarete dönüştürülmesidir

Sudan'ın şu anki trajedisi tarihin bir sonucu değildir; şiddeti paraya dönüştüren bir sistemin öngörülebilir sonucudur.

02 Kasım 2025 Pazar 19:09A+A-

Muhammad Shahzaib Hassan’ın Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


İki yıl sonra, Sudan'da yaşanan felaket genellikle düzenin çöküşü veya diplomasinin başarısızlığı olarak tanımlanıyor. Her iki tanım da doğru, ancak daha derin bir gerçeği gizliyor. Bugün Sudan'daki şiddet, askeri aktörlerin, yasadışı pazarların ve dış destekçilerin çatışmanın uzamasından çıkar sağlarken sivillerin insani bedeli ödediği bir politik ekonomi tarafından körükleniyor.

15 Nisan 2023'te Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında aniden patlak veren açık çatışma da bu açıdan değerlendirilmelidir. Bu çatışma ani bir kopuş değil, ticari çıkarlar ve bölgesel patronaj ağlarına gömülü bir güvenlik sektörünün öngörülebilir sonucuydu.

RSF sadece bir paramiliter örgüt değildir: geniş ticari erişime sahip bir ekonomik aktördür. Janjaweed milislerinden dönüştüğünden bu yana, RSF ve liderliği altın sektörü ve diğer kazançlı ticaret alanlarının önemli bir kısmını ele geçirmiştir. Bağımsız araştırmalara göre, RSF'nin kontrolündeki üretim 2024 yılında yaklaşık on ton altın olarak tahmin edilmektedir. Bu beklenmedik kazanç, savaşçıları finanse etmiş, silah alımlarını mümkün kılmış ve müzakere yoluyla çözüm aramak yerine çatışmayı sürdürmek için yapısal bir teşvik yaratmıştır.

Dış destek, yerel teşvikleri güçlendirmiş ve uluslararası hale getirmiştir. Güvenilir haber kaynakları ve hak örgütleri, RSF cephaneliklerinde Çin menşeli gelişmiş silahlar ve sofistike insansız hava araçları tespit etmiş, birçok soruşturma da Körfez aracıları üzerinden yeniden ihracat yapıldığına işaret etmiştir. Bu silah akışı tesadüfî bir lüks değildir, savaş alanındaki hesaplamaları değiştirir, sivil altyapıya saldırılara izin verir ve devam eden istikrarsızlıktan kar eden aktörleri güçlendirir.

İnsani kayıplar çok büyük ve artmaya devam ediyor. Çatışma on binlerce kişinin ölümüne ve milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden oldu; son raporlara göre yerinden edilenlerin sayısı on milyonu aşmış durumda ve artmaya devam ediyor, bu da şu anda küresel çapta en büyük iç göç krizlerinden birini yaratıyor. Aynı zamanda, Dünya Sağlık Örgütü sağlık tesislerine ve personeline yönelik tekrarlanan saldırıları doğruladı, bu da yaralıları tedavi etme ve sivilleri koruma kapasitesini daha da bozdu.

Teşvikler açısından bakıldığında, bu model oldukça açıktır. Mikro düzeyde, RSF komutanları ve bağlı iş ağları madencilik imtiyazlarından, kontrol noktalarından alınan vergilerden ve ticaret yollarının kontrolünden gelir elde etmekte ve bu gelirleri maaş, silah ve himayeye dönüştürmektedir. Özel askeri yükleniciler ve paralı askerler, güvenlikli madencilik faaliyetlerinin kendilerine sözleşme ve erişim imkânı sunduğu yerlerde kâr elde etmektedir. Makro düzeyde, malzeme, üs hakları veya diplomatik koruma sağlayan bölgesel devletler ve aracılar, çatışmanın gidişatını ve sahada savaşanların hesaplarını önemli ölçüde değiştirebilir.

Bu teşhis, farklı bir politika tepkisi gerektirir. İnsani yardım vazgeçilmezdir, ancak yardım tek başına maden çıkarma ve yasadışı ticaretle finanse edilen bir savaşı sona erdiremez. Bu nedenle uluslararası toplum, savaş ekonomisinin damarlarını hedef almalıdır. Pratik olarak bu, BM silah ambargosunun sıkı bir şekilde uygulanması, yasadışı altın ve diğer maden ihracatının adli takibi ve kısıtlanması, tanımlanabilir ağlara karşı koordineli varlık dondurma ve silah ve gelir kaçakçılığı için kullanılan yasadışı hava ve deniz yollarını engellemek için gümrük ve mali istihbarat işbirliğinin güçlendirilmesi anlamına gelir.

Aynı zamanda, koruma önlemleri işlevsel hale getirilmeli ve ölçeklendirilmelidir. Sivillerin tahliyesi için güvenli koridorlar, hastaneler ve klinikler için yasal koruma ve kaynak sağlama ve mültecileri barındıran komşu devletler için hızlı, öngörülebilir finansman acil önceliklerdir. İnsani yardım faaliyetleri, yardım erişimini bir koz olarak kullanan yerel güç odaklarına bağımlılığı azaltacak şekilde kaynaklandırılmalıdır; koşullu yardım ve bağımsız izleme, işbirliğinin önlenmesi için gereklidir.

Ayrıca, bundan çıkar sağlayanları isimlendirmek ve hesap sormak ahlaki ve hukuki bir zorunluluktur. Sudan'ı “kaos” olarak tanımlamak, şiddet koşullarını aktif olarak besleyen aktörlerin etki alanını ortadan kaldırır. Güvenilir kanıtlar mevcutsa, kovuşturma, yaptırımlar ve hedefli diplomatik baskı, davranışları değiştirmek için meşru araçlardır. Devletlerin veya aracıların ambargoları ihlal ederek silahları yeniden ihraç ettikleri ortaya çıkarsa, kitlesel acıya neden oldukları için siyasi ve ekonomik sonuçlarla karşı karşıya kalmalıdırlar.

Son olarak, kalıcı bir çözüm için Sudanlıların inisiyatifine öncelik verilmelidir. Uluslararası önlemler, güvenilir geçiş kurumlarını desteklemeli, sivil toplumun denetimini güçlendirmeli ve çatışma sonrası ekonomik düzenlemelerin savaş ekonomisini yeniden üretmemesini sağlamalıdır. Rakip ordular için gelir kaynaklarını bölüştüren bir barış geçici olacaktır; şiddeti karlı kılan yapıları ortadan kaldıran ve hesap verebilir yönetişimi yeniden tesis eden bir barış ise kalıcı olabilir.

Sudan'ın şu anki trajedisi tarihin bir sonucu değildir; şiddeti paraya dönüştüren bir sistemin öngörülebilir sonucudur. Uluslararası toplum, katliamı önleme konusunda ciddiyse, diplomasi retoriğini takip ettiği kadar özenle paranın ve mühimmatın izini de takip etmelidir. Savaşı kârsız hale getirmekle barış için teşvikler ortaya çıkmaya başlayacaktır. Harekete geçme zamanı şimdidir.

 

* Muhammad Shahzaib Hassan, İslamabad Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (ISSI) Silah Kontrolü ve Silahsızlanma Merkezi'nde Uluslararası İlişkiler mezunu ve araştırma asistanıdır.

HABERE YORUM KAT