1. YAZARLAR

  2. Mehmet Kamış

  3. Soft Ergenekonculuk
Mehmet Kamış

Mehmet Kamış

Yazarın Tüm Yazıları >

Soft Ergenekonculuk

13 Ocak 2010 Çarşamba 02:29A+A-

Bugüne kadar Ergenekon soruşturmasına karşı çıkanlar, yok farz edenler, görmezden gelenler artık farklı bir strateji izliyor. 'Soft bir Ergenekonculuğu tercih ediyorlar' desek daha doğru olur.

"Ergenekon diye bir örgüt olabilir ancak Türkiye gittikçe polis devletine doğru gidiyor. Bu yüzden mevcut gidişattan kaygılıyım." sözleriyle yeni bir yol deniyorlar. Ancak denedikleri yol, aslında yine bildik bir yol. Yaptıkları; korku tacirliğinden ve Cumhuriyet kurulduğundan beri söylenen 'Türkiye çok tehlikeli yerlere gidiyor' söyleminin tekrarından başka bir şey değil.

Mesela bunları söyleyenler, ağız dolusu bir sesle 'kozmik odaya girilmesi Türk demokrasisi açısından çok satır başı bir olay. Bu ülkenin dokunulmaz bölgesinin kalmaması demokrasi açısından ne kadar da umut verici' diyemiyor. Hatta gizliden gizliye, belki biraz da açıkça, 'sen nasıl girersin oraya? Gördüklerin ya bize çarparsa?' endişesini dile getiriyorlar. Bu kaygıyı gizleyemedikleri açıkça görülüyor. Söylemleri Hüsamettin Cindoruk gibi son derece statükocu. Statüko elden gidiyor diye bir hayli kaygılı ve sinirliler. 'Bu ülkenin temel statükosu öyle suhuletle falan değiştirilmez. Sıkıysa değiştirin de görelim.' demeyi yani aba altından sopa göstermeyi de hiç ihmal etmiyorlar. Ama fotoğraf verirken, çağdaş ve demokratik bir görüntü oluşturmaya, 'demokrasiye tabii ki inanıyorum' demeye bir hayli özen gösteriyorlar.

Elitist, jakoben, azınlıkçı bir anlayışa sahip olmalarına rağmen düşüncelerini hakperest olma maskesiyle dillendiriyorlar. Ama bu maskeyi kaldırdığınızda iki şey çok açık ortaya çıkıyor. Birincisi elitist ve jakoben oldukları, ikincisi samimi insanların korkularını hedef alarak strateji belirledikleri...

Soft Ergenekoncuların kullandığı en bildik cümlelerden birisi de, 'kurumlar yıpratılıyor'... Kurumların yıpratılmaması konusunda keşke yazarlar kadar kurumlar da kaygı duysa değil mi?

Türkiye'de darbe olacak mı olmayacak mı tartışmaları sırasında, 'Türkiye'de artık askeri bir darbe olmaz' denilerek kestirip atılıyor. Tamam; 12 Eylül gibi bir darbe olmayabilir, ama askerin siyasetten elini çekmediğini, siyasete yön vermek için pek çok modern(!) yöntem geliştirdiğini söylemeye bile gerek yok. Sadece son altı ay içinde deşifre olmuş darbe planlarına bakar mısınız! Kirli eylem planı, Kafes eylem planı ve en son Bülent Arınç'ın takip edilmesiyle ortaya çıkan yeni bir darbe planı! "Sivil vesayeti ağzınıza alabilmek için önce bunları ağız dolusu eleştirin. Bu konudaki kaygılarınızı ortaya koyduktan sonra başka kaygılarınızı dile getirin." derler adama.

Sivil vesayet diye bir kavram geliştiriliyor. Ne demekse? Sivil dediğin şey sandıkla gelir sandıkla gider. Uymak zorunda olduğu kanunlar vardır. Yani iki dudağından çıkan her şey kanun değildir. Yargıçlara, mahkemelere nasıl karar vermesi gerektiğini söyleyemez. Korku salmak için çocuk yaştaki gençlerin yaşını büyüterek idam ettiremez. Bu ülkede yaşayan herkesin her türlü kişisel hakkını askıya alamaz. İnsanların yarınımız ne olacak diye endişe içinde kalmalarına yol açamaz.

Ergenekoncuların gerçek yüzü bu denli ortaya dökülünce destekçi ve sempatizanları tarz değiştirdi ve taleplerini eskisi gibi 'hart' değil de biraz daha 'soft' dillendiriyorlar. Görüntüleri çağdaş olsa da ruhları darbeci, Ergenekoncu, hadlerini bildirelimci...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT