1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Savaştan sağ kurtulduk, ateşkesten sağ çıkamayabiliriz
Savaştan sağ kurtulduk, ateşkesten sağ çıkamayabiliriz

Savaştan sağ kurtulduk, ateşkesten sağ çıkamayabiliriz

Ateşkes yürürlükte olabilir, ancak İsrail hala her gün Gazze'de Filistinlileri öldürüyor.

27 Ekim 2025 Pazartesi 22:28A+A-

Sara Awad’ın al Jazeera’de yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Geçen Pazar günü, Gazze Şeridi'nin merkezindeki ez-Zevayda'da bulunan ailemin çadırından çıkıp, yakınlardaki Twix Cafe'ye gittim. Burası serbest çalışanlar ve öğrenciler için bir ortak çalışma alanı. “Ateşkes” ilan edileli on gün geçmişti ve artık dışarı çıkmanın güvenli olacağını düşündüm. Dışarı çıkmak, eski hayatımın küçük bir parçasını geri kazanmak için atılmış bir adım olacaktı.

Kardeşim ve ben kafeye neredeyse varmıştık ki, çok tanıdık bir ses duyduk: bir patlamanın gürültüsü. İsrail'e ait bir insansız hava aracı Twix Cafe'nin girişine çarpmıştı.

Donakaldım. “İşte bu kadar, sıra bana geldi. Bu savaştan sağ çıkamayacağım” diye düşündüm.

Üç kişi öldü, birkaç kişi de yaralandı. Kardeşim ve ben ailemin çadırından birkaç dakika önce çıkmış olsaydık, biz de kurbanlar arasında olabilirdik.

Haber yayılınca ailem panikledi ve bizi defalarca aradı. Sinyal zayıftı ve bize ulaşma girişimleri başarısız oluyordu. Annemizi ancak çadıra döndüğümüzde sakinleştirebildik.

Kendime sordum, bu ne tür bir “ateşkes” böyle? Korkudan çok öfke hissettim.

Ateşkes anlaşması yürürlüğe girdiğinde ve yabancı liderler bize savaşın bittiğini söylediğinde, çoğumuz umutlanmaya cesaret ettik. Patlamaların nihayet sona ereceğini, korkmadan parçalanmış hayatlarımızı yeniden inşa etmeye başlayabileceğimizi düşündük.

Ancak İsrail işgali altında böyle bir umut yok. Şiddet asla gerçekten sona ermiyor. O gün, İsrail ordusu Twix Cafe'yi bombalarken, Gazze Şeridi'ndeki düzinelerce başka yeri de bombaladı, en az 45 kişiyi öldürdü ve çok daha fazlasını yaraladı.

Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana en kanlı gün oldu. Hiçbir gün kayıpsız geçmedi; İsrail her gün öldürmeye devam ediyor. Şu ana kadar, sözde ateşkesin ilan edilmesinden bu yana 100'den fazla Filistinli öldürüldü.

Bunların arasında Ebu Şaban ailesinin 11 üyesi de vardı. Katliam, toplu bombardımandan bir gün önce, 18 Ekim'de gerçekleşti. Ebu Şaban ailesi, bir araçla Gazze Şehri'nin Zeytun Mahallesi’ndeki evlerine dönmeye çalışıyordu. İsrail'in attığı bir bomba, dört yetişkinin (Sufian, Samar, Ihab ve Randa) ve yedi çocuğun (10 yaşındaki Karam, 8 yaşındaki Anas, 12 yaşındaki Nesma, 13 yaşındaki Nasser, 10 yaşındaki Jumana, 6 yaşındaki İbrahim ve 5 yaşındaki Muhammed) hayatına son verdi.

İsrail'in “ateşkes” dediği şey budur.

Pazar günü, kitlesel bombardıman başladığında Gazze Şeridi'nde panik ve güvensizlik yayıldı. Patlamalar devam ederken, insanlar savaşa ve yeniden başlayacak açlığa hazırlık yapmak için ellerinden geldiğince çok yiyecek almak için pazarlara koştu.

Bombaların ortasında insanların zihinlerinin otomatik olarak yiyeceğe odaklandığını görmek yürek parçalayıcıydı. Yarın masamızda yiyecek olacağını bilmenin verdiği güvenlik hissini sonsuza dek kaybetmiş gibiyiz.

Ve evet, hala yiyeceklerimizi satın almak zorunda kalıyoruz çünkü İsrail bizi bombalayarak “ateşkes”i ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda imzaladığı yardım anlaşmasını da yerine getirmiyor. Her gün en az 600 yardım kamyonunun Gazze'ye girmesi gerekiyordu. Gazze Medya Ofisi'ne göre, 11 Ekim'de ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana Gazze'ye sadece 986 yardım kamyonu girdi – bu, vaat edilen miktarın sadece yüzde 15'i. Dünya Gıda Programı (WFP) sadece 530 kamyonunun girişine izin verildiğini saydı. UNRWA'nın 6000 kamyonu giriş için bekliyor; hiçbiri izin almadı.

Dün, WFP sözcüsü Gazze Şehri'ne büyük yardım konvoylarının girmediğini söyledi; İsrail hala ajansa Selahaddin Caddesi'ni kullanma izni vermiyor. İsrail'in Gazze'nin kuzeyini aç bırakma politikası hala yürürlükte.

Mısır ile olan Refah sınır kapısı – dünyaya açılan tek çıkış noktamız – hala kapalı. Ne zaman tekrar açılacağını, binlerce yaralının acil tıbbi tedavi için ne zaman geçmesine izin verileceğini, öğrencilerin eğitimlerine devam etmek için ne zaman ayrılabileceklerini, savaşla parçalanmış ailelerin ne zaman yeniden bir araya geleceğini, Gazze'yi sevenlerin, eve dönmek için çok uzun süre bekleyenlerin ne zaman nihayet geri dönebileceklerini bilmiyoruz.

İsrail'in bu “ateşkes”i bir anahtar gibi kullandığı, istediği zaman açıp kapattığı artık açıkça ortada. Pazar günü yeniden yoğun bombardımana başladılar, Pazartesi günü ise yine “ateşkes” ilan ettiler. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki 45 kişi katledilmemiş gibi, sanki hiçbir ev yıkılmamış ve hiçbir aile parçalanmamış gibi. Hayatlarımızın önemsizmiş gibi muamele görmesi çok yıkıcı. İsrail'in istediği zaman, uyarıda bulunmadan, mazeret göstermeden toplu katliamlara yeniden başlayabileceğini bilmek ruhumuzu parçalıyor.

Bu ateşkes, şu anda sonsuz bir savaş olduğuna inandığımız şeyin sadece bir duraklamasıdır – her an sona erebilecek bir sessizlik anıdır. Dünya nihayet yaşam hakkımızı tanıyıp bunu güvence altına almak için gerçek adımlar atana kadar, katil işgalcilerin insafına kalmaya devam edeceğiz. O zamana kadar, İsrail'in sonsuz katliamları hakkında manşetlere çıkan sayılar olarak kalacağız.

 

* Sara Awad, Gazze'de yaşayan bir İngiliz edebiyatı öğrencisi, yazar ve hikâye anlatıcısıdır. İnsan deneyimlerini ve sosyal konuları ele almaya tutkulu olan Sara, kelimelerini genellikle duyulmayan hikâyelere ışık tutmak için kullanır. Eserlerinde savaş ortamında dayanıklılık, kimlik ve umut temalarını ele alır.

HABERE YORUM KAT