1. HABERLER

  2. İSLAM

  3. KUR'AN

  4. "Sana Zu'l Karneyn hakkında sorarlar..."
"Sana Zu'l Karneyn hakkında sorarlar..."

"Sana Zu'l Karneyn hakkında sorarlar..."

(Ey Muhammed,) sana Zu'l Karneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size, ondan da, 'öğüt ve hatırlatma olarak' (bazı bilgiler) vereceğim. (Kehf/83)

30 Aralık 2025 Salı 07:56A+A-

وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنْ ذِي الْقَرْنَيْنِۜ قُلْ سَاَتْلُوا عَلَيْكُمْ مِنْهُ ذِكْرًاۜ ﴿٨٣﴾

83- (Ey Muhammed,) sana Zu'l Karneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size, ondan da, 'öğüt ve hatırlatma olarak' (bazı bilgiler) vereceğim.

Evet Zülkarneyn kıssası da bir zikirdir. Kıyâmete kadar insanların gündemlerine almaları gereken, hatıralarında hayatlarında diri tutmaları gereken bir gündem maddesidir. 

Zül Karneyni soruyorlar.  İnsanlar nesini sorarlarsa sorsunlar, onunla alâkalı şunlar önemlidir, bize şunlar lâzımdır diyerek Rabbimiz o konuda bize bir hatıra nakledeceğini haber veriyor. 

Zül Karneyn; iki çağ anlamına da gelir. Eğer bu bir isim değil de, bir sıfattır diyecek olursak, o zaman iki çağ sahibi, veya iki saltanat sahibi, doğunun ve batının egemeni anlamlarına gelecektir. Allah’ın izniyle mekânın tümüne egemen bir kuldu. 

BASAİRUL KUR’AN

Ayetin başındaki (ve) bağlacı, bu kıssayı Hızır kıssasına bağlamaktadır. O halde bu, daha önce anlatılan "Mağarada Uyuyanlar" ve "Musa ile Hızır" kıssalarının da Mekke'li müşriklerin Ehl-i Kitab'a danıştıktan sonra Hz. Muhammed'in (s.a) Peygamberliğini sınamak için sordukları sorulara bir cevap olarak anlatıldıklarını ispatlamaktadır.

Şimdi de Zü'l-Karneyn'in Kur'an'da anlatıldığı şekliyle özelliklerine bir göz atalım: 1)  Zü'l-Karneyn fetihleri doğudan batıya  yayılmış büyük bir kral ve büyük bir fatih olarak anlatılmıştır.  Kur'an'ın indirilmesinden önce böyle büyük fatih olan bir kaç kral vardı. Bu nedenle araştırmamız Zü'l-Karneyn'in diğer özelliklerini bu krallardan birinde bulmak yönünde olmalıdır. 2) Bu isim ancak krallığını Ye'cuc ve Me'cuc'un saldırısından korumak için iki dağın arasına sağlam bir duvar yapan bir krala verilmiştir. Bunu açığa çıkarabilmek için Ye'cuc ve Me'cuc'un kim olduklarını öğrenmeliyiz. Aynı zamanda böyle bir duvarın ne zaman inşa edildiğini ve hangi ülkenin sınırları içinde olduğunu da tespit etmeliyiz. 3) Yukarıdaki özelliklerin yanısıra Zü'l-Karneyn Allah'a ibadet eden bir kral ve adil bir yönetici olmalı. Çünkü Kur'an herşeyden önce bu özellikleri vurgulamaktadır.

Bu özelliklerin ilki Kisra'ya uymaktadır.

İkinci özellik de tamamen olmasa da kısmen Kisra'ya uymaktadır. Onun fetihleri batıda Anadolu ve Suriye'ye, doğuda Belh'e kadar uzanmıştır, fakat onun kuzeye ve güneye bir sefer düzenlediğini gösteren hiçbir delil yoktur. Oysa Kur'an onun bu üçüncü seferinden açıkça bahseder. Bununla birlikte üçüncü sefer tamamen konu dışı değildir, çünkü tarih Kisra'nın krallığının kuzeyde Kafkasya'ya kadar genişlediğini söyler. Ye'cuc ve Me'cuc'e gelince, onların eski zamanlardan beri yerleşik imparatorluk ve devletlere saldırılar düzenleyen ve çeşitli adlarla bilinen- Tatarlar, Moğollar, Hunlar ve İskitler- Orta Asya kabileleri olduğu söylenir. Kafkasya'nın güney bölgelerinde sağlam siper ve duvarların yapıldığı da bilinmektedir. Fakat bunların Kisra tarafından yaptırıldığı tarihi olarak tespit edilmiş değildir.

Son özelliğe gelince, Kisra eski krallar arasında bu özelliğe sahip olabilecek tek insandır. Çünkü düşmanları bile onun adaletini övmekten, kendilerini alamazlardı. Kitab-ı Mukaddes'in kitaplarından biri olan Ezra onun İsrailoğullarını Allah'a ibadet ettiği için serbest bırakan ve ortağı olmayan Allah'a ibadet edilmesi için Süleyman tapınağının tekrar inşa edilmesini emreden Allah'tan korkan ve Allah'a ibadet eden bir kral olduğunu söyler.

Yukarıda belirtilen noktaların ışığında, Kur'an'ın nazil oluşundan önce yaşayan krallar içinde sadece Kisra'nın Zü'l-Karneyn'in özelliklerine uyduğunu söyleyebiliriz. Fakat Kisra'nın Zü'l-Karneyn olduğunu kesin bir şekilde iddia edebilmemiz için daha fazla delile ihtiyacımız var. 

Tarihi olarak Kisra'nın M.Ö. 549'da tahta geçen bir Pers Kralı olduğunu söylememiz yeter. Tahta geçtikten birkaç yıl sonra Medyen ve Lidya krallıklarını ele geçirdi ve M.Ö. 539'da Babil'i fethetti. Bundan sonra ona karşı çıkacak hiçbir güçlü krallık kalmamıştı. Kisra'nın fetihleri bir tarafta Sind ve Türkistan'a, bir tarafta Mısır ve Libya'ya, diğer tarafta Trakya ve Makedonya'ya ve kuzeyde Kafkasya ve Harzem'e kadar uzanmıştı. Yani bütün medeni ülkeler onun yönetimi altındaydı.

TEFHİMUL KURAN

HABERE YORUM KAT

5 Yorum