1. YAZARLAR

  2. Mehmet Kamış

  3. Referandumun dili
Mehmet Kamış

Mehmet Kamış

Yazarın Tüm Yazıları >

Referandumun dili

14 Ağustos 2010 Cumartesi 00:47A+A-

Havuzlu villalar tartışmasından boy tartışmasına kadar, yapılan icraatlardan muhalefetin ipe sapa gelmez mazeretler dile getirmesine kadar çok anlamsız bir süreç yaşıyoruz.

Siyasetçiler olayı gerçek düzleminde tartışmak yerine partiler veya liderler arasında şahsî kavgaya dönüştürdü. Bugün referandumu, doğrular ya da gerçeklerden çok birilerine duyulan sevgi ya da nefret belirliyor. Bu, çok sağlıksız bir süreç. Seçmen bu referanduma 'evet' deyince ne kazanacağını, 'hayır' deyince ne kaybedeceğini öğrenmekten çok bambaşka şeyler dinliyor parti liderlerinden.

Oysa bu anayasa değişikliğiyle devlet öncelikli bir ülke olmaktan yavaş yavaş çıkıp insan merkezli bir ülke haline gelmeyecek miyiz? Bu anayasa değişikliğiyle milyonlarca insanın tercihine bir başsavcı ve on bir üyenin el koyması engellenmeyecek mi? HSYK'nın, karanlık dehlizlerin kapılarını aralamak isteyen savcıların başında Demokles'in kılıcı gibi sallanmasının önüne geçilmeyecek mi?

Bu referandum askerî vesayet rejiminin değişmeye başlaması anlamına geliyor. 1961 Anayasası'yla halkın elinden alınıp oligarşiye verilen egemenliğin yeniden halka verilmesi... Gerçek anlamda cumhuriyete ve demokrasiye yeniden dönüşün referandumu... Böylesine kritik, böylesine hayat memat meselesi bir konu, günlük siyasi hesaplara heba edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda. Statükonun devam etmesini isteyen muhalefet, meseleyi ısrarla hükümetle hesaplaşmaya döndürüyor. Hükümet de maalesef bu tuzağa düşüyor. Söylenecek cümleler öylesine basit ve anlaşılır ki; "kendi özgürlüğünüz ve haklarınız için evet...''

Üstelik ilk defa bir anayasa oylaması çok daha sağlıklı bir zeminde tartışma fırsatı buluyor. Muhalefet istediği gibi konuşup paketi eleştirebiliyor, iktidar istediğini söyleyebiliyor. Gazete ve televizyonlarda hukukçular, siyasetçiler, aydınlar ne düşünüyorlarsa söyleme fırsatını yakalayabilmiş durumdalar. Türkiye tarihinde belki ilk defa özgürce tartışılan bir reform sürecinden geçiyoruz. 1961 ve 1982 anayasaları gibi muhalefet etmenin tutuklanma sebebi olduğu ortamlar yok artık. O dönemde, değil buna muhalefet etmek, lehte oy vermemek bile büyük belaları göze almak demekti...

'Evet' diyenler seçmene basit ve öz olarak niye 'evet' demeleri gerektiğini anlatmalı. Muhalefetin tuzağına düşmeden, siyasi bir rant devşiriyor havası vermeden, gerilmeden germeden, ısrarla bunun bir genel seçim olmadığını göstermek zorunda.

Her şeyin birbirine karıştığı, biraz çorba olduğu garip bir referandum süreci yaşıyoruz. Geleceğin Türkiye'sinin nasıl şekil alacağını göstermesi bakımından son derece önemli bir referandum bu... Ancak hiç de hak ettiği şekilde konuşulmuyor. 'Evet' diyenler de 'hayır' diyenler de, olayı partiler arası şahsi bir kavgaya dönüştürdü. Bu süreç hiç de hayırlı bir süreç değil.

Aslında devlet öncelikli bir ülke olmaktan çıkıp insan merkezli bir ülke haline gelmek için çok kritik bir adım olacak bu referandum. Yeni yüzyıla Türkiye'yi taşıyacak ya da geçmiş yüzyılda kalmasına neden olacak. Böylesine kritik bir oylamanın hak ettiği düzlemde tartışılmaması ne kadar acı...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT