1. YAZARLAR

  2. Şemsettin Özdemir

  3. Yunan, İngiliz, İtalyan ve Fransız işgal güçlerine karşı Anadolu

Şemsettin Özdemir

Yazarın Tüm Yazıları >

Yunan, İngiliz, İtalyan ve Fransız işgal güçlerine karşı Anadolu

Mayıs 2002A+A-

İstişhadi Eylemleri Nasıl Yorumlamalı?

1- Söz konusu eylemleri gerek yöntem, gerekse de siyasi sonuçları açısından değerlendirdiğinizde meşru, haklı ve etkili eylemler olarak görüyor musunuz?

2- Bu eylemlerin faillerinin siyonistlerce "terörist" olarak nitelenmelerine karşın, kimi kesimlerde ise "çaresiz insanlar" şeklinde acıma ile karışık bir sahiplenme/sempati duygusu ile karşılandıkları görülüyor. Genelde İslami çevrelerin, bu eylemlerin faillerine ilişkin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD ve onun tetikçisi İsrail'e karşı Filistinlilerin yürüttükleri mücadelenin kendi tanımlamasıyla "istişhadi" boyutunun İsrailli çocuklar, kadınlar ve tamamen sivil kesime karşı yürütülen boyutunu ilkesel açıdan doğru ve olumlu bulmuyorum. En zor savaşlarda bile aktif olarak savaşa iştirak etmeyenlere karşı İslam'ın Müslüman savaşçılara yüklediği sorumluluklar herkesçe malumdur. İsrail'in kuruluş biçimi ve o günden bu güne gelen sürecin mutlak yanlışlığına, haksızlığına ve zalimliğine rağmen İsrailli tüm sivilleri savaşçılarla aynı statüye sokmak anlayışının hatalı bir yaklaşım olduğuna inanıyorum. Bu tespiti bir mümin olarak yapmamız bizim hakkımız olabilir diye düşünüyorum.

Ancak, Filistinlileri böyle eylemlere başvurdukları için kınama hakkı asla İsrail'in, ABD'nin ve Batı'nın hakkı olamaz. Çünkü Batı'nın ve ABD'nin zorla İslam dünyasının ortasına kurdurttuğu İsrail'in tüm tarihi, katliam tarihidir, kanla yazılmış bir tarihe sahiptirler.

"Hz. Peygamber döneminde savaşılması yasak olan haram aylarda Müslümanlar düşman tarafından birkaç kişiyi öldürünce müşrikler büyük tantanalar çıkararak müslümanları suçlamaya kalkmışlardı. Kur'an-ı Kerim bu suçlamanın bir boyutuna hak vermiş ancak, müşriklerin psikolojik propagandasının geçersizliğini ifade ederek şöyle meydan okumuştur: "(Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Allah katında ise Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a (ziyaretçilerin gitmelerine) engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük(bir günahtır). Fitne ise katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dinden geri döner (irtidat eder) ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün yapıp-etmeleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdırlar, orda da sürekli kalacaklardır." (2/217). Evet ilkesel açıdan, sivilleri, çocukları, kadınları öldürmek hatalıdır, yanlıştır. Ancak kitleleri kendi topraklarından sürüp, çıkarmak, evlerini yıkmak, Filistinlileri göçe zorlayıp kamplara mahkum etmek, Kudüs'teki kutsal bölgeleri işgal etmek, kampları müslümanların başına yıkmak 50 yıldır Filistin halkını kitlesel bir katliama ve sürgüne göndermek daha ağır ve kabul edilemez bir suçtur.

Filistinlilerin yürüttüğü eylemler savaşın gereğidir. İsrail topyekün savaş uyguluyor. Filistinliler de topyekün savaşa, topyekün savaşla karşılık veriyorlar ki bu onların en temel hakkıdır. "Rüzgar esen fırtına biçer." 50 yıldır en vahşi savaşı yürütenlerin, savaşın acı, kahredici yüzünü kendi can evlerinde hissetmeleri adaletin gereğidir.

Türkiye'den Filistin eylemlerine İsrail'in ağzı ile tepki gösterenlere şunu hatırlatmak istiyorum: 1920'lerin Türkiye'sinde, her yanı işgale uğramış bir ülkede işgalcilere karşı Türkiye halkının topyekün savaşını da mı yoksa teröristlikle suçlamaktasınız?

İsrail'e karşı Filistin'in mücadelesine (savaşına) terör damgasını vurup onu karalayanlara şunu hatırlatmakta yarar vardır.

1920'lerde Yunan, İngiliz, İtalyan ve Fransız işgal güçlerine karşı Anadolu'nun her yanında örgütlenen, teşkilatlanan kurtuluş örgütleri ve onların yöneticileri de, liderleri de, Yunan, İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal güçlerine ve onlarla işbirliği yapan aşağılık kişilere göre terörist idiler. Bazı beylere, Filistinlileri bugün değerlendirirken benzer noktada 80 yıl önce bu ülke insanının bulunduğunu hatırlatmak istiyorum.

Siyasal ve taktik açıdan ise bizim buradan Filistinlilerin planlarını, imkanlarını bilmeden ahkam kesmemiz doğru olmayabilir. Çünkü İsrail'e karşı 1987'lerde başlayan intifadayı bu döneme taşıyan Filistinliler her halde kendi güçlerini, dünya şartlarını ve İsrail'in imkanlarını hesap ederek bir strateji geliştirmiş olmalıdır. Uzun bir mücadele geleneğinden süzülüp gelen Filistin intifadasından beklenen, yürüttükleri savaşın gerektirdiği kuralları yerine getirmek olmalıdır. Umuyorum ki bu böyledir.

Netice olarak, eşkiyalığı, zulmü ve katliam yapmayı ahlak edinen İsrail, farkına varmadan Müslüman Filistin halkının şuurlanmasına vesile olmaktadır. Şer zannedilen durum hayra dönüşecektir.

Filistin'in yürüttüğü onurlu mücadele İsrail'in büyüsünü bozmuştur. İsrail efsanesini sarsmıştır. Uzun vadede İsrail için çöküşün başlangıcıdır diye düşünüyorum.

Bize düşen, kendilerini dinleri ve ülkelerinin namusu uğruna feda eden kahraman Filistinlilere, girdikleri bu onurlu mücadele yolundan, sapmadan yollarına devam etmeleri için duada bulunmak olmalıdır. Allah yardımcıları olsun...

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR