1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Su

  3. Filistinli halk istişhadi eylemlerden başka ne yapabilir?

Filistinli halk istişhadi eylemlerden başka ne yapabilir?

Mayıs 2002A+A-

İştişhadi Eylemleri Nasıl Yorumlamalı?

1- Söz konusu eylemleri gerek yöntem, gerekse de siyasi sonuçları açısından değerlendirdiğinizde meşru, haklı ve etkili eylemler olarak görüyor musunuz?

2- Bu eylemlerin faillerinin siyonistlerce "terörist" olarak nitelenmelerine karşın, kimi kesimlerde ise "çaresiz insanlar" şeklinde acıma ile karışık bir sahiplenme/sempati duygusu ile karşılandıkları görülüyor. Genelde İslami çevrelerin, bu eylemlerin faillerine ilişkin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önce sorunun adını koymak, tanımlamak ve anlamak gerekiyor. Müslümanlar olarak bu önceliği kavramış ve hâlledebilmiş değiliz maalesef. Hemen her konuda böyle bu. Hem bireysel ve bölgesel, hem de dünya ölçeğinde müslüman olmanın neye/nelere tekabül ettiğini ve yine aynı ölçeklerde ayrı ayrı ne istediğini, hayatın hiçbir alanında henüz kestirebilmiş değiliz. El yordamıyla düşünüyor ve el yordamıyla yapmaya çalışıyoruz. Bütün bunları, birçok nedenlerden dolayı anlamak ve yorumlamak mümkün ama hak vermek mümkün değil. Çünkü, dünyayı ve dünyadaki olup bitenleri kavramak bilgisine ve birikimine, hem de her anlamda, daha çok müslümanlar sahip. Bir açıdan, bu imkânı gereği gibi değerlendirememenin bedelini ödediğimizi düşünmek durumundayız. İnanç ve düşünce bağlarına tutunamayan, toprağına basamayan, ufkunu göremeyen, en değerlisinden en değersizine kadar hiçbir birikiminden yararlanamayan, hatta güncel/siyasal kaygılar, korkular ve ihtiraslarla bunların hepsine birden dudak büken bir topluluğun hakettikleri ile karşı karşıya gelmekten, bu karşılaşmayı yaşamaktan başka seçeneğinin olmadığını düşünüyorum. Buradan bakınca Filistin Sorunu'nun gereği gibi anlaşılamaması, değerlendirilememesi, acısının hissedilememesi de, bugün ve yarın bedelini ödememiz gereken bir duyarsızlığın, aymazlığın sonucu gibi görünüyor. Hatta, müslümanların böyle bir sorununun olduğunu bile söylemek zor değil mi? Yazıklanmaların, bu acıyı en çok hissettiğimizde yüzümüzden yalnızca şöyle bir bulutun gelip geçmesinden başka gündelik hayatımızda bir karşılığının varlığını görebiliyor muyuz? Filistin'de olup bitenleri, İstişhadî eylemleri çoğu müslümanlar da terör olarak görmüyor mu? İstikrarı bozan, huzuru kaçıran, hizmetlerin yürüyüşünü engelleyen İslâmî tavırlar, çabalar, düşünceler... olarak anlaşılıp yorumlanmıyor mu kişilikli ve müslümanca duruşlar ve tavırlar? İstişhadî eylemleri gerçekleştiren insanların psikolojilerini anlıyorum. Kıstırılmışlıklarını görüyor, bu kıstırılmış insanların, hatta canlı bir varlığın, bir böceğin bile neler yapabileceğini kestirebiliyorum, anlayabiliyorum. Ayağını basabilecek kadar bir yere, bir karış toprağa ihtiyacı olan insanların topraklarındaki muhaceretlerini yıllardır görüyoruz. Yöntemlerine hak verememekle birlikte, bu mücadele dilinin siyasî ve moral sonuçlarının olduğu da muhakkak. Aynı zamanda yüzyıldan beri insanlık dışı bir teröre maruz kalmış, dört beş kuşak terör altında yetişmiş bu halkın başvurduğu hiçbir yöntemi sorgulama hakkını, bugünün dünyasında hiç kimse kendinde göremez. Buna hiç kimsenin hakkının olduğunu düşünmüyorum. En zaliminden en masumuna kadar her insanın, bugün Filistin'de olanlar karşısında en azından başını eğip yere bakması gerekir. Filistin halkı, özelde İslâm dünyasının, genelde de bütün dünyanın; insanlığın duyarsızlığı karşısında; ölüme yokluğa ve yoksulluğa terkedilmişlik hâlinde, kendilerine yöneltilen silahın namlusuna girerek onu yok etmeye çalışmaktan, istişhadî eylemlerden başka ne yapabilirler?.. Bu eylemlerin meşruiyeti ve haklı olup olmadığı sorulamaz. En asgarî düzeyde de etkindir elbette; belki de tek etkin yol bu onlar için. Seküler dünya lügatinde ve bu lügatin kullanıldığı her ülkede, şehirde, kasabada ve köyde, 'terörist', yalnızca istişhadî eylemlerde bulunan Filistinlilerin değil, en 'ılımlı'sından en 'devrimci'sine kadar kadın erkek, çoluk çocuk, genç yaşlı her müslüman'a verilen addır. Önemli olan bu değil ve bu tanımdan korkmamak gerekir. Asıl önemli olan ve korkulması gereken, müslümanların, birbirlerine, kendi inançlarına, ilkelerine, değerlerine, özlerine; bütünüyle hayatlarına karşı teröristçe yabancılaşmaları, uzaklaşmaları ve saldırmalarıdır. Düşünce ve hayat terazimizin dilini, yalnızca müslüman olmak ve müslüman kalmak noktasına ayarlayıp, burada ayak dirediğimizde, sorunlarımızı görmek ve çözme basiretini ve cüretini elde edebileceğiz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR