1. YAZARLAR

  2. Ahmet Taşgetiren

  3. İsrail’e karşı verilen mücadeleyi terör kapsamında değerlendirmek mümkün değil!

İsrail’e karşı verilen mücadeleyi terör kapsamında değerlendirmek mümkün değil!

Mayıs 2002A+A-

İstişhadi Eylemleri Nasıl Yorumlamalı?

1- Söz konusu eylemleri gerek yöntem, gerekse de siyasi sonuçları açısından değerlendirdiğinizde meşru, haklı ve etkili eylemler olarak görüyor musunuz?

2- Bu eylemlerin faillerinin siyonistlerce "terörist" olarak nitelenmelerine karşın, kimi kesimlerde ise "çaresiz insanlar" şeklinde acıma ile karışık bir sahiplenme/sempati duygusu ile karşılandıkları görülüyor. Genelde İslami çevrelerin, bu eylemlerin faillerine ilişkin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Filistin halkının temelde bir kurtuluş mücadelesi verdiği, bir vatan savunması yaptığını tespit ederek söze başlayalım. Filistin'in işgal altında bir vatan olduğu gerçeği dünya tarafından da kabul görüyor. Bu durum, vatan savunması için gerektiğinde silahlı mücadeleyi de meşruiyyet içine sokar. Dolayısıyla İsrail işgal güçlerine karşı verilen mücadeleyi terör kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. O zaman işgal sonuç verdiği ölçüde hakim güç her zaman meşru, karşı çıkan ise meşruiyyet dışı olur ki, ülkelerin kendini savunması diye bir meşru müdafaa vakıası ortadan kalkar. İşgal meşruiyyet kazanır. Oysa bu, ülkelerin kendini savunma hakkı ile çelişir. Bu durumda Filistin direnişi meşru bir kendini savunma eylemidir. Bu bence Filistin'le ilgili en temel gerçektir.

Tartışma, kendini feda eylemlerinde ortaya çıkıyor. Kanaatimce burada iki soru var:

1. Bu eylemlerin, eylemi yapanın kendi canı açısından hükmü.

2. Eyleme hedef olan kişiler açısından hükmü.

Bildiğim kadarıyla her iki konu da İslam bilginleri nezdinde farklı cevaplar buluyor. Yani birinci soru için, "eylemi yapan" İslam'ın yasakladığı "intihar" eyleminde mi bulunmuş oluyor yoksa cihad mı yapmış oluyor? gibi ikili bir cevap arayışı söz konusu. Gene bildiğim kadarıyla eylemler intihar kapsamında değil, "şehidlik talebi" çerçevesinde değerlendiriliyor. İkinci soru için de, askeri hedefler tamam, ama "ya sivillerin ölümü?" gibi bir kayıt düşülüyor... İslam genel anlamda savaşta sivillerin ölümüne izin vermediği, buna karşılık bu eylemlerde siviller de öldüğü için sivillerin ölümünü nasıl izah etmeli, sorusuna, bunları meşru görenler, "İsrail'de sivil bulunmadığı, herkesin savaşın içinde yer aldığı" gibi bir izah getiriyor. Bir başka izah ise, "bu savaştır, bu çağda savaş, kullanılan silahlar sebebiyle sivilleri de etkileyebilir. Bu kaçınılmaz bir şeydir" yaklaşımıyla ifade ediliyor.

Ben nasıl bakıyorum:

-Öncelikle bu eylemleri başka silahı kalmayan bir toplum için "anlaşılır" buluyorum. Bir son savunma silahı gibi... İnsan ki, can onun en aziz varlığıdır, onu ortaya koymak zorunda kalıyorsa başkalarına düşen ilk görev onu "anlamak" olmalıdır, diye düşünüyorum.

-Eylemlerin zaman zaman sivil hedefleri de kapsaması bütün izahlara rağmen benim içime sinmiyor. Bütün izahlar, yani "İsrail'de tüm hedefler askeridir ya da eylemler genel güvenliği yokediyor, dolayısıyla halkı işgal yönetimine karşı tepki göstermeye zorluyor" tarzındaki görüşleri anlıyorum ama, "çocuklar, kadınlar, yaşlılar, din adamları, hatta ağaçlar" için İslam'ın, hem de savaş ortamında koruma getirdiğini düşünüyorum. İslam, ötekilerin tüm savaş yöntemlerini kullanmaz, buna razı olmaz diye düşünüyorum. Bu İslam'ın farkıdır, Afganistan'ı ve Hiroşima'yı bombalayanlardan, Şaron'dan... Dolayısıyla, askeri hedefler evet ama, mesela çocukları taşıyan bir servis otobüsüne, bir kafeteryaya karşı eylem yapılmamalı kanaatindeyim.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR