1. YAZARLAR

  2. Yılmaz Çakır

  3. Ülke deyip sistemi dayatmak!

Ülke deyip sistemi dayatmak!

Temmuz 2000A+A-

Önceleri duvarda kocaman bir Türkiye haritası var idi. Yanında da aynı yazı: "Ya sev, ya terket!" Kimin aklına geldi bilinmez, sonradan haritanın üstü boyandı ve bayrak duvara resmedildi. Bu arada ülke için, coğrafi sınırlar için mümkün olabilecek "terk etmek" komutu da, yeni görüntü ile iyiden iyiye uyumsuz ve anlamsız hale geldi. Öyle ya, sevmek ya da ülkeyi terk etmek "emri" nihayetinde "anlaşılabilir" bir saçmalıkken, artık, bayrağı terk çağrısı, anlamsız ve anlaşılmaz bir zırvalama örneği olarak yoldan geçenlere sırıtıyordu.

Önceki ülke haritasının, şimdiki bayrağa tebdili, küçük bir ayrıntı olabilir mi? Ya da ülkeyi, vatanı, coğrafyayı yani havayı, suyu, denizi, dağları, ovaları ve toprağı işaret eden haritayı sevmemek, böylesi bir iddia içinde olmak mümkün müydü? Muhaliflerin, "aykırıların böyle iddiaları mı vardı? Elbette yoktu. İnsanlar toprağı değil, egemen sistemi, siyasal yapıyı sevmiyorlardı. Daha açıkçası, hırsızlar, soyguncular, namussuzlar, vatanı emperyalizme peşkeş çeken işbirlikçiler sevilmiyordu. Ve bunun ülkeyi sevmemekle, ülke haritasıyla hiçbir ilgisi de söz konusu değildi. Bu çelişkili, asılsız ve de anlamsız vaziyetten; duvara çizilen resmin değiştirilmesiyle kurtulmak istenmiş olabilir miydi? Öyle ya, artık duvarlarda egemen rejimi temsilen harita yerine bayrak vardı. Oysa çarpık sistemi temsilen daha anlamlı gelebilecek başka semboller bulunmalıydı. Böylece kafa karışıklığının da önü alınabilirdi. Mesela: Malboro sigarası, patron purosu, fötr şapka, dipçik, postal, ya da dolar resimlerinden faydalanılabilirdi. Fikir vermesi bakımından söyleyelim, saydığımız ya da sayamadığı­mız (hepsi bizim aklımıza gelmeyebilir!) birçok sembol, iyi bir kompozisyonla birleştirilip tek bir anlamlı resme ulaşılabilir. Yeter ki, çaba gösterilsin.

Bunun ne tür faydaları olur, sayalım:

1-Dilin altındaki baklanın çıkartılmasına,

2-Bazılarının içinden geçenlerin açıkça sergilenmesine,

3-Anlam kargaşasına ve kafa karışıklıklarına son verilmesine...

Elbette bunlardan başka faydalar da sıralanabilir. Ama bizce bunlar için dahi, önerdiğimiz ve şimdilik mucidini bekleyen "sembol çalışması" gereklidir ve de faydalıdır.

"Terket!" gibi emir içerikli saldırgan üslubun tavsiyesine, daha doğrusu emrine bakın: "Sev!"...

Kendiliğinden ve gönülden bağlılığı ifade eden "sevgi" ile faşizan zorbalığı içeren "terket!" komutu...

Bu, düşünceden, tefekkürden nasibini almamış zorbalık için mükemmel bir terkip olmalı! Denebilir ki, buna da şükür, ya şöyle deselerdi: "Egemen sistem sevilecek; sev!" Ne diyelim Allah beterinden saklasın...

Düne kadar çarpık sistemi eleştirenlere "Moskova'ya gidin" denilirdi, şimdilerde "Mollalar İran'a" da aynı anlamda kullanılıyor. Oysa emperyalist ABD'nin bayrakları gençlerin gömleklerinde, t-shirllerinde hayasızca arz-ı endam ederken "ülke severlerden çıt çıkmıyor. Amerikan parası ve egemenliği Türk parasının ve de ülke egemenliğinin sahasını her gün ve her yerde biraz daha daraltırken, sınırlarken de, vatanperverler (!) ortalıkta gözükmüyorlar.

Anladık "Mollalar İran'a" da, soyguncular hırsızlar, zalimler nereye? Onlar cehenneme mi?

Sevgi sözcüğüne emir sigasıyla yüklenenler, belli ki ondan hiçbir şey anlamıyorlar. Başkalarını bilmeyiz ama "terk" kelimesi, müslüman zihinlerde vefasızlığı, ihaneti çağrıştırır. Onun yerine zorunlu ve tabii ki hüzünlü ayrılış anlamında "hicret"i yeğleriz.

Ülke ve yeryüzü, sevgiye; zalimler nefrete, hicret ise hüzne denk gelir bizde. Sevgiden nasipsiz olanlar; ülke deyip kokuşmuş sistemi dayatanlarsa bunu, bilemezler elbette.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR