1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Saldırının Boyutlarını Doğru Kavramak

Saldırının Boyutlarını Doğru Kavramak

Mart 2006A+A-

Emperyalizmin bozguna uğradığı ve tüm dünya Müslümanları ve müstezafları için gurur tablosu sunan Irak son günlerde tüm İslam Ümmeti adına utandıran görüntülere sahne olmakta. Samarra'daki Askeriye türbesinin bombalanması ve ardından yaşanan vahşice olaylar Şii ya da Sünni olmaktan önce Müslüman olmanın, adil olmanın, basiret ve itidal sahibi olmanın önemini bir kere daha göstermekte. Müslümanlar mutlaka ferasetle hareket etmek ve emperyalistlerin oyunlarını boşa çıkartmak zorundadırlar. 

Batılı propaganda mekanizması İslam'ı terörle özdeşleştirme çabalarına Avrupa medyasında yayınlanan karikatürlerle yeni bir ivme kazandırdı. İslam'ın bu şekilde "karikatürize" edilme çabaları tüm dünyada Müslümanların büyük öfkesine yol açarken, adalet duyguları örselenmemiş farklı kimliklerden insanların da tepkilerini getirdi. Karikatür krizini ırkçı, sömürgeci zihniyet yapısı ve tahakküm kurma arzusunun bir tezahürü olarak değerlendiren herkes yaşananların en temelde Irak'ta, Filistin'de ve benzeri coğrafyalarda süregelen işgallerle ya da Avrupa'da inancı, kökeni ya da renginden dolayı insanların aşağılanması, dışlanması olgusundan ayrı şeyler olmadığını gördü. Aynı şekilde karikatür saldırısını ifade özgürlüğü ve benzeri kavramlarla meşrulaştırmaya çalışanların kendilerine yönelik eleştiri ya da sorgulamalara karşı ne kadar tahammülsüz bir tutum içinde oldukları da görülüyordu.

Yaşananları bütüncül bir perspektiften ve tüm boyutlarıyla kavrama gerekliliği "içeride" yaşadıklarımızın da küresel saldırganlıktan ayrı değerlendirilemeyeceğini net bir biçimde ortaya koymaktadır. Kamuoyunun gündemine arka arkaya bomba gibi düşen Danıştay kararları bu konuda sarsıcı bir gerçekliğe işaret etmektedir. Batı kaynaklı İslam düşmanlığı fiillerine tepki gösterenlerin yaşadığımız topraklara egemen sistemin en somut biçimde başörtüsü yasağı şeklinde tezahür eden İslam düşmanlığını fark edememesi ya da fark ettiğinde dahi tepkisizlikle karşılaması kesinlikle Müslümanların bünyesine sirayet eden ve mutlaka hesaplaşılması gereken bir hastalık göstergesidir.

İşte bu gerçekten hareketle dergimizin bu sayısında küresel çapta bir saldırganlığa dönüşen İslam düşmanlığı olgusunu en temelde emperyalizm ve Siyonizm karşıtı bir mücadele sürekliliğine dönüştürme sorumluluğuna dikkat çekmeye çalışırken; yüz yüze olduğumuz laik diktatörlük düzeninin saldırılarına karşı da tutarlı bir karşı koymanın gerekliliğine vurgu yaptık.

Dergimiz sayfalarında ayrıca İran İslam Cumhuriyeti'ne ve Filistin direnişine yönelik kuşatma girişimlerine, Kulp örneğinde bir kere daha açığa çıkan kirli savaş olgusuna ve bu yakıcı sorunun temelini teşkil eden ulusçuluk bataklığına ilişkin yazılara yer verdik. Bu sayımızda yer yokluğu nedeniyle yayınlayamadığımız yazılar da oldu. Bunlardan Ceza İnfaz Kanunu'nun "içeriden" görünümüne ilişkin İ. Şah Balta kardeşimizin değerlendirmesini inşallah gelecek sayımızda yayınlamayı umuyoruz. Nisan sayımızla 16. yılımıza giriyoruz.

Bu vesileyle abonelerimizi aboneliklerini yenilemeye ve Haksöz'e yeni aboneler bulmaya davet ediyor; tüm okuyucularımızla önümüzdeki sayımızda yeniden birlikte olmayı diliyoruz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR