1. YAZARLAR

  2. Mustafa Eğilli

  3. Dünyadan Haberler…

Dünyadan Haberler…

Ocak 2004A+A-

Amerika, Afganistan'da Çocukları Hedef Aldı!

Amerikan işgal güçleri, Afganistan'da Taliban savaşçısı diye toplam 15 masum çocuğu öldürdü. 7-10 Aralık tarihlerinde gerçekleşen iki ayrı saldırıda ölen çocuklar için ABD, 'üzgünüz' demekle yetindi.

Bagram Üssü'nde konuşlu Amerikan işgal güçleri komutanlığı, A-10 tipi uçakların 7 Aralık tarihinde Gazne'nin güneyinde yeniden toparlanan Hizb-i İslami grubu ve Taliban'ı hedef aldığı bir bölgeyi bombaladığı, daha sonra buraya giden birliklerin 'hedef' alınan şüphelilerin bir yol kenarında oynayan çocuklar olduğunun ve saldırıda 9 çocuğun öldüğünün anlaşıldığını açıkladı. Afgan halkının ABD'ye öfkeyle dolmasına neden olan bu cinayeti Amerikalı askeri sözcü Bryan Hilferty, 'yanlışlık' olarak niteledi. Ancak bu olaydan üç gün sonra 10 Aralık tarihinde ABD işgal güçlerinin Gardez'de hainlikle suçlanan Afgan komutan Molla Celani'nin saklandığından şüphelendiği bir bölgeye düzenlediği hava saldırısında, 6'sı çocuk 8 kişinin daha öldürülmesi Afganlıların ABD'yi 'çocuk katili' ilan etmesini haklı çıkardı.

Filistinli Direniş Gruplarının Kahire Buluşması

Geçtiğimiz Aralık ayında Filistinli 13 direniş grubu, 2003 yılının ilk aylarında başlattıkları diyalog çerçevesinde Mısır'ın başkenti Kahire'de buluştu. Toplantının gündemini Filistinlilerin tek bir siyasi yapı altında toplanmaları, ortak bir liderliğin oluşturulması ve İsrail'le geçici ateşkes konuları oluşturdu. Toplantının son gününde Kahire'ye gelen Filistin Başbakanı Ahmed Kuraya, ateşkese ikna etmek için direniş gruplarının temsilcileriyle görüştü.

Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi siyasi büro yetkilisi Mu'tasım Hamade yaptığı açıklamada, "Uluslararası gözetim altında 1 yıllık şartlı ateşkes önerdik" dedi. Hamade, önerilerindeki şartların, İsrail saldırılarının sona ermesi, İsrail'in Eylül 2000'de başlayan ikinci intifada öncesindeki konumuna geri dönmesi, Filistin kentlerine ve Filistin lideri Yaser Arafat'a uygulanan ablukanın kaldırılması ile "ırkçı ayrım duvarı" inşasının durdurulması olduğunu açıkladı.

Mısır İstihbarat Teşkilatı Başkanı Ömer Süleyman'ın organizatörlüğünde gerçekleşen toplantıda Mısır'ın ve Filistin Özerk Yönetimi'nin ısrarlı bir şekilde üzerinde durduğu "ateşkes" konusunda görüş birliği sağlanamadı. Hamas ve İslami Cihad'ın da aralarında bulunduğu 5 direniş grubu, İsrail'le şartsız barış yapılmasını kesin bir dille reddettiler. Ancak 1948'de işgal edilmiş bölgelerin sınırlarını belirleyen "yeşil hat" çizgisinin iki yanında da sivil yerleşim birimlerinin eylemlerde hedef alınmaması, askeri hedeflerin ve askeri üs olarak kullanılan yerleşim merkezlerinin ise bundan müstesna tutulması konusunda ittifaka varıldı. Filistinli direniş gruplarının Kahire buluşması, üzerinde uzlaşılamadığı için ortak bir metin yayınlanmadan sona erdi.

Suriye'de 40 Yıldır Olağanüstü Hal Sürüyor

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edildiği güne denk gelen 10 Aralık'ta Suriye İnsan Hakları Derneği de bir açıklama yaparak ülkede 40 yılı aşkın bir süredir devam eden olağanüstü hal uygulamasına son verilmesi, tüm siyasi tutukluların bırakılması, sıkı yönetim mahkemelerinin ilga edilmesi ve düşünce özgürlüğünün sağlanması gibi bir dizi talepte bulundu.

Öte yandan Suriye'de, ender görülen bir protesto gösterisi yapıldı. Yaklaşık 150 kişi, Başbakan Naci el-Otori'nin ofisi önünde toplandı. Göstericiler, ülkede ifade özgürlüğüne izin verilmesini, hapisteki siyasi mahkumların serbest bırakılmasını ve 1963'ten beri yürürlükte olan olağanüstü halin kaldırılmasını istedi. Göstericilerin taleplerini içeren bir mektubu Başbakana iletmelerine izin verildiği söylendi. Suriye'de, herhangi bir tutuklama ya da polisin sert müdahalesinin olmadığı bu tip gösterilere pek rastlanmıyor.

Suriye, 'Emperyalist Savaşa Hayır' Diyen 11 Kişiyi Mahkum Etti!

Suriye İnsan Hakları Derneği, Irak'a ABD'nin açtığı savaşa karşı gösteri yapan 11 kişinin askeri mahkeme tarafından gizlice yargılanarak, 3 ila 4 yıl hapse mahkum edildiklerini bildirdi. İnsan Hakları Derneği, açıklamalarının yargılanıp mahkum olan kişilerin yakınlarının ifadelerine dayandığını kaydetti. Gösterinin geçen Nisan ayında yapıldığı belirtilen açıklamada, mahkeme tarihi ve mahkum olan kişilerin adları konusunda bilgi verilmedi. Ancak bu kişilerin Cevdet Said'e yakınlığıyla bilinen öğrenciler oldukları tahmin ediliyor.

İnsan Hakları Derneği açıklamasında, mahkumiyetler, ifade hürriyetinin ağır ihlali olarak kınandı ve savunma avukatlarının olmadığı askeri mahkemelerin kamu haklarının ağır ihlali ve reform sürecinin inanılırlığını yaralayan bir gösterge olduğu belirtildi. Askeri mahkeme tarafından hapse mahkum edilen 11 kişinin derhal serbest bırakılmasını talep eden dernek, uluslararası insan hakları kuruluşlarından da bu kişilerin serbest bırakılması için müdahale etmelerini istedi.

İslam Dünyası'ndan Fransa'ya Başörtüsü Tepkisi

Fransa'da Stasi Komisyonu'nun hazırladığı raporda başörtüsünün yasaklanması yönünde tavsiye kararı alması ve Jacques Chirac'ın da bu yönde görüş beyan etmesi İslam dünyasında tepkiyle karşılandı.

Lübnan Müslüman Öğrenciler Birliği'nin çağrısı üzerine 20 Aralık'ta Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği önünde toplanan göstericiler Fransa'yı protesto etti. Çoğunluğunu kız öğrencilerin oluşturduğu eylemciler, Chirac'a yönelik açık bir mektup okudular. Mektupta karar, kişi haklarına saldırı olarak nitelendi ve Fransa yönetiminin kararı tekrar gözden geçirmesi istendi. Lübnan'ın önemli şahsiyetlerinden Muhammed Hüseyin Fadlullah da Chirac'a bir mektup göndererek kararı 'Müslüman kadının hürriyetini ablukaya alan anlamsız bir mantık' olarak tanımladı. Başörtüsünün oruç ve namaz gibi dini bir sorumluluk olduğuna, bunu yapmayanın günahkar sayılacağına dikkat çeken Fadlullah, Fransa'nın hicabı yasaklayan bir karar alması durumunda İslam dünyasında kendi aleyhinde yaygınlaşacak yargıların başka devletlerin işine yarayacağı uyarısında bulundu.

Ayrıca Fadlullah, Ezher Şeyhi Tantavi'nin Fransa'daki başörtüsü yasağıyla ilgili açıklamasına tepki gösterdi. Fadlullah, "Ezher Şeyhi, Fransa'ya böyle bir yasak koyma hakkı vermekle İslam'a ve tüm Müslümanlara zarar vermiştir. Dolayısıyla Müslümanlardan özür dilemelidir. Biz Ezher Şeyhi'ni içeride ve dışarıda tüm baskılara karşı İslam'ın korunması yönünde tavır koymaya çağırıyoruz" dedi.

Fransa'da da başörtüsü yasağına karşı binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri yapıldı. Paris, Strasbourg ve Avignon gibi büyük şehirlerde düzenlenen gösterilerde, Fransız hükümetinden özgürlüklere saygı göstermesi istendi. Yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı Paris'teki yürüyüşte 'Benim başörtüm, benim seçimim', 'Başörtüsü, haç, kippa: seçimi bize bırakın' yazılı pankartlar taşındı. Yürüyüş Cumhuriyet Meydanı'ndan Fransız İhtilali'nin sembolü Bastille Meydanı'na kadar sürdü. Yürüyüş sırasında, 'Laikliğe evet; dışlamaya hayır', 'Bizi ne zaman Nazi kamplarına göndereceksiniz?' sloganları atıldı.

İslam dünyasının önde gelen şahsiyetlerinden Yusuf Kardavi ise, el-Vatan Gazetesi'nde 25 Aralık tarihinde yayınlanan Chirac'a hitaben Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi adına açık bir mektup yazdı. 'Müslüman kadının başını örtmesinin gereği, Sünnisi, Şiisi ve Zeydisiyle bütün İslam mezheplerinin ve ekollerinin üzerinde hemfikir olduğu bir konu' olduğunu hatırlatan Kardavi, Chirac'ın 'başörtüyü başkalarına karşı saldırı olarak değerlendirmesi'nin Müslümanları ziyadesiyle üzdüğünü, bunun fanatizm olduğunu ifade etti ve bu yanlış karardan dönülmesi talebinde bulundu.

Suriye Baş Müftüsü Şeyh Ahmed Kıftaro da bir açıklama yaparak Chirac'ı kararını gözden geçirmeye çağırdı. Kıftaro, Chirac'a açık mektup niteliğinde yaptığı açıklamada hicabın alelade bir örtü olmadığını, İslam ümmetinin bunu dininin vazgeçilmez temellerinden biri olarak gördüğünü belirtti.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hamid Rıza Asefi, başörtüsü yasağını fanatizm olarak niteledi ve ülkesinin, bu kararı kınadığını açıkladı. Asefi, böylesine bir kararla İslam dünyasındaki kamuoyunun Fransa aleyhine gelişeceği uyarısında bulunarak karardan dönülmesi talebinde bulundu.

110 üyeli Ürdün parlamentosundan aralarında Hıristiyanların da bulunduğu 51 parlamenter, yasakla ilgili ortak bir açıklama yaparak bunun Fransa vatandaşlarının temel özgürlüklerini ihlal ettiğini vurguladılar. Ürdün İslami Eylem Cephesi de konuyla alakalı bir açıklama yayınladı.

İslami Cihad'tan Fransa'ya Başörtüsü Protestosu

İslami Cihad'ın Kadın İşleri Bürosu, Fransa'nın başörtüsü yasağını kınamak amacıyla Gazze Şeridi'nde bir gösteri düzenledi. Çoğu kadın binlerce kişinin katıldığı bu anlamlı gösteri, Filistin'de bu türden gerçekleşen ilk eylem olma özelliği taşıyor.

El-Kuteybe Mescidi önünde başlayan yürüyüşe Gazze İslam Üniversitesi öğrencilerinin yanı sıra çeşitli üniversite ve gençlik merkezlerinden çok sayıda tesettürlü bayan iştirak etti. Yürüyüş Gazze'deki Fransız Kültür Merkezi önünde son buldu. Fransızca, İngilizce ve Arapça "Asıl Özgürlük İbadet Özgürlüğüdür" ve "Başörtüsü Yasağı Terördür!" yazılı pankartların taşındığı eylemde Fransız hükümeti aldığı karardan ötürü kınanırken bu ülkede yaşayan Müslüman bayanlara destek olundu. İslam Üniversitesi bayan temsilcisi Ümmü Samir es-Suveyriki, yaptığı basın açıklamasında "İslami Cihad Hareketi Fransa'da yaşayan bacıların direnişçi tutumunu desteklemektedir. Fransız hükümetinin almış olduğu bu karar ırkçı bir karardır. Hicap, Müslüman kadının iffet kaynağı ve onu kötülüklerden koruyan Allah'ın bir emridir." şeklinde konuştu.

Eylemin sonunda İslami Cihad Kadın İşleri Bürosu adına Fransa'nın tutumunu kınayan ve bundan vazgeçmesini talep eden bir mektup BM temsilcisine verildi.

Mısır'da 22 Yıldır Süren Olağanüstü Hal ve Yeni Tutuklamalar

Mısır İnsan Hakları Teşkilatı yaptığı açıklamada Enver Sedat'ın öldürüldüğü 1981 yılından beridir devam etmekte olan olağanüstü hal uygulamasına bir an önce son verilmesi çağrısında bulundu. Uluslararası ve yerel insan hakları kuruluşları Mısır'da 20 binden fazla siyasi tutsak bulunduğunu, bunlardan bazılarının mahkemeye dahi çıkarılmadan tutulduğunu, bazılarının da yasal cezalarını çektikleri halde salıverilmediklerini belirtiyorlar.

Mısır yönetimi Müslümanlara yönelik kıyım politikasını artırarak sürdürüyor. Hasan el-Benna liderliğinde kurulan ve 1954 yılından bu yana yasaklanmış olan İhvanu'l Müslimin teşkilatına mensup onlarca kişi çeşitli aralıklarla gözaltına alınıyor. En son Aralık ayının ilk haftasında bu teşkilata üye çoğu öğrenci toplam 36 Müslüman tutuklandı.

İran'da Büyük Matem: Deprem 50 Bin Can Aldı

İran'ın Güneydoğusu'nda yer alan Mut Çölü'ndeki tarihi Bem kentinde 26 Aralık'ta 6.7'lik bir deprem meydana geldi. Tahran'a 1000 km. uzaklıkta bulunan tarihi şehirdeki yapılanmanın tamamen kerpiçten inşa edilmiş olması ve depremin merkez üssünün kent merkezi olması bu ölçekteki bir sarsıntıyı tarihi felakete çevirdi. Depremin, 200 bin nüfuslu Bem kentinin yüzde 85'ini tahrip ettiği belirlendi. Rakamlar çelişkili olsa da son verilere göre defnedilen ceset sayısı 37 bini aştı. İranlı yetkililer ölü sayısının 50 bini bulacağını açıkladılar.

Depremin hemen ardından İran İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihan-bahş Hancani, Bem'deki depremin büyüklüğü dikkate alındığında, Siyonist İsrail hariç bütün ülkelerin ve uluslararası kuruluşların yardımına ihtiyaçları olduğunu açıkladı ve acil yardım talebinde bulundu. İran'ın bu talebine uluslararası toplum hızla cevap vermiş ve 70'ten fazla ülkeden çeşitli yardımlar ülkeye ulaşmıştı. İran'a yardım gönderen ülkeler arasında Amerika da yer aldı. İran hükümetine ve halkına başsağlığı mesajı gönderen ABD, ayrıca insani yardımda bulunmak amacıyla bu ülkeye üst düzey bir heyet yollama talebinde bulundu. Ancak İran, ABD'nin yardımlarına ve başsağlığı mesajına teşekkür ederek, ABD heyetini ülkeye kabul etmedi. ABD heyetine başkanlık etmesi düşünülen Cumhuriyetçi Senatör Elizabeth Dole, bir dönem ABD Kızılhaç'ının başkanlığını yürütmüş, 80'li yıllarda Ulaştırma ve Çalışma Bakanlığı yapmıştı.

İran İslam devriminden buyana 24 yıldır iki ülke arasında diplomatik ilişki bulunmuyor. İran, özellikle son zamanlarda Siyonist İsrail ve ABD'nin periyodik tehditlerine maruz kalıyordu. Bem depreminden sonra ABD'nin İran'a insani yardım göndermesi ve 6 aylığına fonları serbest bırakarak bu ülkeye uyguladığı ambargoyu hafifletmesi; İran'ın da yardımları kabul edip ABD'ye teşekkür etmesi, aradaki buzların erimeye başladığının ilk işaretleri olarak algılanmıştı. Ancak daha sonra her iki ülke de ilişkilerin normalleştirilmesi için gerekli şartların oluşmadığını ve bunun için zamanın henüz erken olduğunu vurgulayarak araya mesafe koymayı ihmal etmediler.

Abbas Medeni'den Cezayir Halk Girişimi: "Yeni Cezayir Cumhuriyeti"

Cezayir İslami Kurtuluş Cephesi (FİS) Lideri Abbas Medeni, Katar'ın Başkenti Devha'da bir basın toplantısı düzenleyerek Cezayir'in içinde bulunduğu krizden çıkması için 'Cezayir Halk Girişimi' adıyla bir çözüm paketi sundu.

Projesini basın aracılığıyla dünya kamuoyuna açıklayan Medeni, 'yeni cumhuriyet' olarak tanımladığı girişiminin tüm demokratik hürriyetleri garanti altına aldığını, çok partili bir sistemi öngördüğünü, yönetimin meşru bir şekilde el değiştirmesi esasına dayandığını; siyasi karar mekanizmasının askeri erkten tamamen bağımsız olması, üretime dayalı iktisadi bir yapılanmaya gidilmesi ve insan haklarının korunması gibi bir dizi düzenlemeler getirdiğini belirtti.

Abbas Medeni'nin çözüm planı, her türlü şiddete son verilmesi, siyasi krizin yeni seçimlerle çözülmesi ve krizin yarattığı tahribatın giderilip ülke çapında kalkınma hamlesinin başlatılması olmak üzere üç aşamadan oluşuyor.

Cezayir Kurtuluş Cephesi lideri Medeni, ülkedeki krizin köklerinin 19 Mart 1962'ye dayandığını ve o günden bu yana yönetimin meşrulunu yitirdiğini söyledi.

Cezayir'de FİS'in 1992 yılındaki seçimlerde elde ettiği ezici başarı üzerine başlayan şiddet olaylarında bugüne kadar çeşitli kaynaklara göre 100 ila 150 bin arasında kişi öldü.

'Cezayir Halk Girişimi'nin ana hatları ise şöyle:

"Bir halk kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu düzeltmez!"

1- Şiddete Son Verilmesi:

- Kurban Bayramı'na denk gelen 1 Şubat 2004 tarihi itibariyle devlet terörü başta olmak üzere her türlü şiddete son verilmesi.

- Genel af ilan edilerek tüm tutsakların salıverilmesi, kayıpların bulunup ailelerine teslim edilmesi ve ülke dışına kaçmak zorunda kalanların güven içinde geri dönmelerinin sağlanması.

- Sıkıyönetimin kaldırılıp meşru halk iktidarına dönülmesi.

2- Siyasi Krizin Çözülmesi:

- Nisan ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin iptal edilerek güvenilir ve meşru seçimlerin yapılması için şartların oluşturulması.

- Yeni Cumhuriyet'in anayasasını oluşturacak olan Kurucu Meclisin belirlenmesi için seçimlerin yapılması; başkanlık, parlamento ve mahalli seçimlerin uluslararası gözlemcilerin denetiminde icra edilmesi.

3- Siyasi kriz çözümlendikten sonra atılacak adımlar:

- Yaşanan krizin yarattığı tahribatın giderilmesi

- Ülkenin bütününde kapsamlı bir kalkınma hamlesinin başla-tılması

Girişimin Mevcut Rejime Alternatifi: Yeni Cezayir Cumhuriyeti

- İslami ilkeler çerçevesinde tüm demokratik özgürlükleri teminat altına alan hür bir devlet

- Çok partili bir düzen

- Yönetimin meşru bir şekilde el değiştirmesi ilkesi

- Güçler ayrımı ilkesinin garanti edilmesi ve siyasi karar merciinin askeri erkten bağımsız olması

- İnsanlar arasında eşitlik ve adaletin temini için yargı bağım-sızlığı

- Sosyal adaletin tesisi için demokrasi ve çok kültürlülükle teamül edilmesi

- İnsan haklarının korunup gözetilmesi

- Üretime dayalı iktisadi bir yapılanma

- Ülkedeki uluslararası meşru çıkarların korunması

- Bölgede iyi komşuluk ilişkilerine önem verilmesi

İhvan-ı Müslimin Lideri Vefat Etti

Merkezi Mısır'da bulunan Müslüman Kardeşler teşkilatının lideri Memun el-Hudeybi, 83 yaşında Hakk'ın rahmetine kavuştu. Oğlu Halid el-Hudeybi, hasta olan babasının vefat ettiğini söyledi ve "Babam karın ağrısından şikayetçiydi, tahliller için hastaneye götürdük. İyi gibiydi, ancak onu kaybettik. Allah'ın takdiri böyleymiş" dedi ve tahlil sonuçlarının henüz alınmadığını da belirtti. El-Hudeybi, Mustafa Meşhur'un ölümünün ardından teşkilatın başına Kasım 2002'de geçmişti.

1987 yılından itibaren parlamentoda bir dönem vekillik yapan Hudeybi, 1921 yılında Kahire'de doğmuştu. Müslüman Kardeşler cemaati içinde oldukça saygın bir şahsiyet olan Memun el-Hudey-bi'nin babası Hasan el-Hudeybi de, cemaatin kurucusu olan Hasan el-Benna'dan sonra 1973 yılına kadar liderlik yapmıştı. 1941 yılında hukuk fakültesinden mezun olan Hu-deybi, 1965 yılına kadar temyiz mahkemesi başkanlığı yaptı. Bu tarihte tutuklanarak 1971 yılına kadar hapiste yattı. Hapisten çıktıktan sonra görevine geri dönmek için yaptığı başvuru reddedildi.

Mısır'ın en eski İslamcı teşkilatı olan Müslüman Kardeşler, 1928'de Şehid Hasan el-Benna tarafından kuruldu. 1954'te yasaklanmasına karşın, son genel seçimlerde teşkilatın desteklediği 17 aday meclise girmeyi başarmıştı.

Amerika-İslam Dünyası 'Diyalog' Forumu

İslam Dünyası ile Amerika Birleşik Devletleri arasında 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleşen eylemlerden sonra açılan uçurumun kapanmasını amaçlayan 'Amerika-İslam Dünyası Forumu' kapsamında Katar'ın Başkenti Devha'da 10-12 Ocak tarihlerinde seri konferansların ikincisi düzenlendi.

'Amerika-İslam Dünyası Forumu'nun (US-Islamic World Forum) açılış konuşmasını yapan Katar Emiri eş-Şeyh Hamd Bin Halife Al-i Sani, Filistin'de İsrail işgalinin uygulamaları sonucu ortaya çıkan gerginliğin dayanılamaz bir noktaya geldiğini belirterek İsrail ve Filistin arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesinin gerekliliğini iddia etti. ABD ve uluslararası kamuoyuna, şiddetin durdurulmasına yönelik çabalara destek olunması çağrısında bulunan Katar Emiri, yol haritası planının uygulanması ve görüşme masasına dönülmesi isteğini ifade etti. İslam aleminin, uluslararası baskıların neden sadece Müslümanları hedef aldığını ve İsrail'e yöneltilmediğini sorguladığını söyledi. Katar Emiri Hamd, Müslümanları kendilerinden kaynaklanan sorun ve krizleri aşmaları için siyasi, iktisadi ve kültürel ıslahatları gerçekleştirmeleri çağrısında bulundu.

Emir Hamd, 38 ülkeden 150 seçkin davetli önünde yaptığı konuşmasında Katar'ın bundan böyle 'Diyalog Forumu'nun daimi merkezi olacağını vurguladı. Bunun için özel bir proje gerçekleştirerek (The Brooking Institution) 'Broo-king Akademisi'ni kurduklarını ve uluslararası bariz şahsiyetlerden oluşan bir istişari meclis teşkil ettiklerini açıkladı.

Katar Dışişleri Bakanlığı Bilgi ve Enformasyon Dairesi Başkanı Halid bin Fahd el-Hatir de toplantının hedefinin, karşılıklı görüş alış verişi ve birçok konuda olumlu tarafların bulunması olduğunu kaydetti.

Açılışa katılan ABD'nin BM eski temsilcisi Retched Holbrook, 'Forum'un sadece Filistin ve Irak meselelerine -tüm önemine rağmen- yoğunlaşmaması gerektiğini söyledi. ABD'nin İsrail'e asla sırt çevirmeyeceğini, İsrail'in BM'ye üye bağımsız bir devlet olduğunu, ABD'nin kendi görüşünü ona dayatamayacağını, ancak görüş beyan edebileceğini öne sürdü.

Öte yandan 'Forum'da söz alan katılımcılardan Şeyh Yusuf el-Kardavi, ABD ve İslam alemi arasında var olan iyi ilişkilerin 11 Eylül'den önce bozulmaya başladığına dikkat çekti. Bunun nedeninin de ABD'nin İslam'ı Sovyetler Birliği'nin yerine alternatif düşman olarak yerleştirme siyaseti sonucu İsrail tarafına kayması olduğunu söyledi. Yusuf el-Kardavi, terörün uluslar arası bir olgu olmasına rağmen sadece Müslümanların bununla itham edilmesine dikkat çekti.

Brooking Akademisi üyesi birçok akademisyenin yanı sıra ABD eski başkanlarından Bill Clinton, Irak, Fas ve Ürdün dışişleri bakanları, Filistin Enformasyon Eski Bakanı Yasir Ab-durabbih, Mısırlı parlamenter Hu-sam Bedravi, Suriyeli bakan Besine Şaban, Amerika'dan Richard Holbrooke, Graham Fuller, Zey-no Baran, Edward Djerejian ve Martin Indyk, Sudan'dan Abdül-vahap el-Efendi, Pakistan'dan Cemaat-i İslami Lideri Kadı Hüseyin Ahmed, Cezayir asıllı Fransız düşünür Muhammed Arkoun Türkiye'den, gazeteci Cengiz Çandar, TOBB Başkam Rıfat Hisarcıklı-oğlu, Prof. Binnaz Toprak ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Reha Denemeç, Dışişleri Bakanlığı'ndan Burak Akçapar gibi ünlü isimler de katılımcılar arasında yer aldı.

Toplantının önde gelen sponsorlarından Mısır'ın İskenderiye şehri doğumlu bir Musevi olan Haini Saban'ın, ABD'nin önde gelen medya ve eğlence devlerinden biri olduğu belirtiliyor.

Üç gün süren toplantıda, Körfez'deki Amerikan varlığının geleceği, İslam dünyası ve Amerika arasındaki ilişkiler, Ortadoğu'da barış, medyanın rolü, eğitim, demokrasi ve Irak işgali gibi bir çok konu masaya yatırıldı.

Siyonist işgal devleti İsrail'e sınırsız destek olan, 11 Eylül saldırıları sonrası "terörizmle savaş" adı altında Afganistan'ı ve Irak'ı işgal eden, İslami yardım kuruluşlarının mallarına 'terörizme destek' veriyorlar bahanesiyle el koyan, birçok İslami grubu terör örgütleri listesine alan, Guantanamo esirlerine gayri insani muamelelerde bulunan ve İslam ülkelerinden Batı'ya giden Müslümanlara baskı uygulayan ABD, bu toplantıyla İslam dünyası nezdinde kirlenen imajını temizlemeye çalışıyor.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR