1. YAZARLAR

  2. Ali el-Hac Muhammed Adem

  3. Beşir Hükümeti Sudan Halkına Saygı Duymuyor

Ali el-Hac Muhammed Adem

Yazarın Tüm Yazıları >

Beşir Hükümeti Sudan Halkına Saygı Duymuyor

Haziran 2004A+A-

Kendinizi tanıtır mısınız?

İsmim Dr. Ali el-Hac Muhammed Adem, Sudan'ın Darfur eyaletindenim. Muhalefetteki Sudan Ulusal Halk Kongresi'nde başkan yardımcılığı yapmaktayım. Halen Almanya'da zorunlu olarak siyasi mülteci sıfatıyla yaşıyorum. Bunun sebebi ise Sudan'da partimizin yasaklanması, başta Dr. Turabi olmak üzere birçok parti yöneticisinin tutuklu olmasıdır.

Halihazırda Sudan'daki siyasi durum nedir?

Sudan'da siyaset oldukça zor ve çalkantılı bir dönemden geçmektedir. Bildiğiniz gibi mevcut hükümet, bizzat İslami hareketin 1989 darbesiyle iktidara taşıdığı bir hükümettir. Bu ihtilal o dönemde zorunluydu. Zira, Cezayir ve başka ülkelerde yaşanan tecrübeler, İslami hareketin demokratik yollarla hükümete gelmesini engellemekteydi. Aynı tecrübeyi yaşamamak ve anayasaya aykırı uygulamalarla yasa dışı iktidarını sürdüren rejimleri değiştirmek için bu ihtilal yapıldı. Sudan'da yönetimin tekrardan sivillere ve normale dönmesi beklenirken, anayasaya aykırı biçimde mevcut yönetim sultasını pekiştirmiş, İslami hareketle arasındaki zımni ittifaka aykırı hareket etmiş ve dış güçleri razı etmek için yasaları çiğnemiştir. Dışarıdan baskılarla İslamcıların tasfiyesi başlamıştır. Hatta son iki yıldır Batılı medya organlarında yazdığı gibi bazıları bizzat Batılılara teslim edilmiş, bazılarının da dosyaları teslim edilmiştir. Bu şekilde günümüze kadar gelindi.

1989 darbesiyle bir takım hedefler gütmüştünüz ama bu hükümet tarafından bunların saptırıldığını mı söylüyorsunuz?

İktidar kuşkusuz ifsat edicidir. Bu iktidardakiler, Turabi'yi ve dostlarını gözaltına almakla düşmanlarının yaptığından farklı bir şey yapmış değiller.

Turabi, sadece bu gidişata karşı çıktığı için mi tutuklandı?

Tüm bunlara ilaveten, Güney Sudan sorunu ikinci bir faktördü. Hatırlayacağınız üzere 2001 yılında Güneydeki isyancılarla ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile savaşa son verildi ve barış süreci başlatıldı. Cenevre'ye gidildi. Bu hükümetin tepkisini çekti.

Ama hükümetin bizzat kendisi bu yıl aynı isyancılarla anlaşma imzaladı.

Evet ama sorun anlaşma değildi. Sorun niçin biz imzaladık, barışa biz neden öncülük ettik kıskançlığından kaynaklanıyordu. Kendileri yapmak istiyordu. Darfur sorunu da zulüm, geri bırakılmış ve baskılardan kaynaklanan bir problemdir.

Darfur sorunu nasıl ve ne zaman başladı?

Bölgedeki sorun öncelikle siyasi olarak başlamıştır. Sorunun özü siyasidir. Ancak yaşayan nüfusun tümü Müslüman'dır. Hiçbir Hıristiyan bulunmamaktadır. Burada Müslümanlara zulüm edilmektedir, buradan gelen çığlıklara kulak verilmemiştir. Biz iktidarda iken Sudan'daki tüm sorunların çözümü için çabalamıştık. İnsanlara eşit ve adil muameleyi savunuyorduk. Ama iktidar bunların hiçbirini başaramayınca silahların çekilmesi zorunlu hale geldi. Sudan'da bugün silah seçeneği kaçınılmazdır. Sorunlar çözülmeyince silah çekildiğinde hükümet buradaki insanları "teröristler", "ayrılıkçılar" diye yaftaladı. Hükümet dış dünyaya, bunlar Halk Kongresi'nin silahlı militanları ve İslamcı radikaller diye lanse etti. 17 ay sonra gerçekleri saklayamaz oldu.

Darfur'da petrol var mı?

Darfur'da petrol güney bölgelerde çok az var.

Darfur'u sadece bu hükümet mi ihmal etti?

Hayır, yıllardır gelen hükümetler bölgeye ilgi göstermediler.

Turabi ile Darfur'daki olaylar arasında doğrudan bir bağlantı var mı?

Biz parti olarak buradaki sorunu tamamen sahipleniyoruz. Yani bu sorun bizim sorunumuzdur. Ama biz silahlı çözüme tamamen karşıyız. Zulümlere karşıyız ama barışçı biçimde bu sorunların çözümünü savunuyoruz. Halen zulüm sürüyor. Kaç aydır olaylar var ama gözaltına alınanlardan hiç biri mahkemeye bile çıkarılmadı. Hükümet hile yapmaktadır.

Turabi hareketi Darfur'da güçlü mü?

Sadece Darfur'da değil, tüm Sudan'da güçlü. Darfur'da çok daha yaygın bir gücümüz var. Tüm kabileler ve görüş sahipleri arasında tabanımız var.

Hükümet ve Güneydeki Ayrılıkçı Hıristiyanlar arasında varılan anlaşma konusunda fikriniz? Çünkü 6 yıl sonra bölünme olacak.

Bizler savaşın durmasını savunuyorduk. Anlaşmayı destekliyoruz ama bazı koşullarda hükümete katılmıyoruz. Birçok tehlikeli koşul ve madde bulunmaktadır. Bu konuda hükümetin tutumuna karşıyız. Bu anlaşma Batılı ülkelerin gözetiminde yapılmıştır. Mevcut hükümet Sudanlılara saygı duymadan, Arap milletine saygı duymadan, Afrikalılık kimliğine saygı duymadan Batılıların dediğini yaparak anlaşmalara imza atmıştır.

Ama Turabi tarafı da hükümet tarafı da Müslüman. Bu tehlikeli bir çekişme değil mi?

Bu fikir doğru değil. Çünkü hükümet için bu dediğiniz geçerli değil. Beşir iktidara geldikten sonra değişmiştir. Koltuk insanları değiştirir. Onu bizim bir kardeşimiz olarak görmüyoruz. Karun da Musa kavmindendi ama onlara karşı azgınlık yaptı. Birçok kişi Turabi ve Beşir arasında koltuk kavgası var zannediyor. Oysa bunlar doğru değil. Aradaki ihtilaf tamamen fikirlerde, ilkelerde ve ahde vefada. Kur'an sözleşmelerinizi yerine getirin diyor. İhtilaf temel meselelerde. Bunlar bizim din kardeşimiz deyip geçemeyiz.

Beşir ile Batılılar arasındaki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Amerikalılar baskı yaparak Turabi'yi iktidardan uzaklaştırdılar. Ama şahıslar hapsedilse de fikirler hapsedilemez. Fikirler öldürülemez.

Çatışanlardan sizin partinize üye olan var mı?

Darfur'da savaşan kişiler arasında bir zamanlar bizim partimizde olup ayrılmış kişiler var. Ama şu an bizimle hiçbir ilgileri yok. Bizler barışçı çözümü savunuyoruz.

Federasyon çözümünü savunuyorsunuz, bu bölünme olmaz mı?

Federasyon demek bölünme demek değildir. Bu bir ihtimaldir. Güney neden ayrıldı? Çünkü orada askeri çözümler tercih edildiği için sorun bu şekilde bitti. Darfur'da böyle olmaması için çabalıyoruz.

Batılı ülkeler bölgeye asker göndermek istiyor. ABD Dışişleri Bakanı, BM Sekreteri bölgeyi ziyaret etti. Arapların Afrikalılara soykırım yaptığını savunuyorlar. Emperyalist güçler başka bölgelerde uyguladıkları Kürt-Türk, Arap-Kürt ayrımını burada Arap-Afrikalı gibi yapmak istiyor. Burada bir oyuna gelinmiyor mu?

Oradaki sorun, Amerika'nın sorunu değil, mevcut Sudan hükümetinin sorunudur. Bu yukarıda söylediklerinizi yapan hükümettir. Onlar Sudan'ı etnik esaslara göre bölmek istemektedir. Darfur, yüzyıllardır vardı ama bu hükümet dönemine kadar bölgede Afrikalı kabileler, Arap kabileler ifadeleri kullanılmıyordu. Ama bizzat Sudan Başkan Yardımcısı bu ifadeleri kullanıyor.

ABD ile Sudan arasında ittifak mı var?

Mümkündür. Sorunun başlangıcında hükümet bu problemin terör sorunu olduğunu söyledi. Batılılar fazla ilgilenmedi. Bu süre içinde hükümet bastırmayı başaramadı. Sonra ortaya çıktı ki hükümet yalan söylemektedir. Batılılar birde baktı ki, hükümete karşı çıkanların siyasi fikirleri birbirinden farklı olsa bile gördükleri zulüm ortaktı. Hükümetin yalan söylediği anlaşılınca, insani sorun giderek ön plana çıktı. BM, Ruanda ve Bosna'daki acı tecrübelerin yeniden yaşanmaması için harekete geçti.

Darfur halkı Hartum'daki siyasi çekişmenin kurbanı mı?

Kısmen böyle ama asıl özü Darfur'daki zulüm ve baskı sorunudur.

Darfur sorunu nasıl çözülecek?

Cevabı zor bir soru. Bunu öncelikle Sudanlılar çözecek. Ama hükümet Sudanlılara saygı duymuyor. Arap alemi, Afrika ülkeleri ve İslam alemi her biri etkisiz aktörler. Bunlar çözemezler. Bu nedenle Batılılar geliyor ve kendi çıkarlarına göre çözüyor.

Darfur halkı tamamen Arap olsa idi sorun yaşanır mıydı?

Olabilir. Her biri Arap olsa idi yine sorun çıkardı. Çünkü bugün Arap dünyasına bakın, her biri birbiriyle uğraşıyor. Sudan ile Arap dünyası bir madalyonun iki yüzü gibi.

Turabi, çelişkili politikalar uyguladı deniyor?

Her hangi bir çelişki yok. Güneydeki ayrılıkçı Hıristiyanlara karşı tüm Sudan halkını mobilize ettik. Ama onlar barışa yanaşınca biz de Allah'a güvenerek barış anlaşmasına sıcak baktık. Darfur'daki sorun ise farklı. Burada zulüm sorunu var. Bunda çelişki yok.

Turabi'nin adamları Darfur'daki olayları komuta ediyor mu?

Bunların tümü hükümetin iddialarıdır. Biz buradaki sorunu sahipleniyoruz. Ama hiçbir zaman kalkıp insanları kışkırtmadık. Darfur sorunu Turabi ve Beşir'e özgü bir sorun değildi. Mehmet Ali Paşa'dan beri varolan bir sorun.

Kuzey Irak'ta Kürtlerin konumu ile Darfur'daki Müslümanların durumu aynı gibi görünüyor. İkisi de İslam alemini parçalama planlarının bir parçası değil mi?

Bu söyleniyor. Ancak meselenin özü ne? Burada bir zulüm sorunu var. Kürtler, Saddam'dan ve önceki rejimlerden çektiler. Bu zulüm bugünkü sonuçlara yol açtı. Darfur'da da aynısı var. Bölgede bir zulüm var ve bu halledilmeli. Federasyon bunun bir yoludur.

Sudan zaten bir Federasyon yönetimi değil mi?

Kesinlikle kağıt üzerinde. Fiiliyatta tüm ipler merkezi hükümetin elinde. İngiliz sömürge yönetiminin kurduğu teşkilatlanma uygulanıyor.

Turabi Darfurlu mu?

Hayır, o Cezire eyaletinden.

Sudan'ın çevresine baktığımızda Eritre, Etiyopya, Uganda, Kenya, Çad gibi ülkeleri görürüz. Buralarda Batılılar güçleniyor. Sudan'da önce güney bölündü. Şimdi Darfur sorunu var. İslam dünyasının Afrika'ya çıkışı kapatılıyor gibi, ne dersiniz?

Arap dünyası dediğiniz ne ki, hepsi Batı dünyası olmuş. Ortada İslam dünyası diye bir şey kalmamış. Hepsi Batı dünyası olmuş.

Çeçenistan'da 10 yıldır savaş var, Irak'ta savaş var, Filistin yıllardır zulüm altında. Ama hiçbirine Batılı ülke liderleri ilgi göstermedi. Ama Darfur söz konusu olduğunda bütün Batılı liderler oraya gitti. Bunun anlamı ne?

Darfur sorunu çok basit idi. Mevcut hükümet sorunu büyüttü ve Batılı ülkelerin müdahalesine zemin hazırladı. Burada kimi kınayacağız. Batılıları mı yoksa sorunu içinden çıkılmaz hale getiren hükümetleri mi?

5 yıl önce Beşir ile Turabi'nin arası iyi idi. Ama bugün bu çekişmeler sebebiyle İslam zarar görmüyor mu?

Biz sorunun bu aşamaya gelmesinden ve çatışmalardan hoşnut değiliz. Bizler barışçı çözümden yanayız.

Ayrılıkçılarda da silah var. Bu silahlar nereden geliyor?

Sudan'da silah bulmak zor değil. Afrika'da silah edinmek en kolay şey. Herkes taşır.

Peki bu gidişle Darfur bağımsızlığa mı gidiyor?

Hayır. Böyle olmasını temenni etmem. Çünkü Darfur'daki insanlar ayrılmak değil adalet istiyorlar. Ekonomik, sosyal ve siyasal alanda eşitlik istiyorlar. Bu yönüyle adalet olmadığı sürece sadece Darfur değil, diğer eyaletleri bile bir arada tutamazsınız. Sorun sadece etnik ya da siyasi gerekçelerle açıklanması yeterli değil. Belki de bunların hepsinin toplamıdır denilebilir.

O halde etnik yön daha mı ağırlıklı etkiye sahip?

Hayır sadece etnik bir problem değil. Ama böyle bir yön var. İslam tarihinde bu ilk çekişme değil ki! Emeviler dönemindeki sorun neydi sanıyorsunuz? Emeviler kimdi? Bu Arap sorunu demiyorsunuz Emevi sorunu diyorsunuz? Raşit halifeler döneminde bile kabile ve etnik sorunlar vardı. Bugün olması da normal. Darfur'da İslamcılar, ulusalcılar ve hatta İslamcılara karşı savaşanlar bile var. Hükümet bunları yanıltıyor. Hükümet buradaki zulümlere dikkat çekmek yerine kabilelerin ayaklandığını savunarak ulusalcılık yönünü öne çıkarıyor.

Tüm bu tehlikelere rağmen Sudan yönetimi burayla neden uğraşıyor?

En güçlü muhalefetin burada olduğu doğru. Güneyde Hıristiyanlar vardı. Ama Darfur'daki muhalefet hem Müslüman hem oldukça güçlü. Yönetim açısından tehlike arzediyor. Müslüman bir kardeşin başka birine karşı silah çekiyorsa burada önemli bir sorun var demektir. Bunların çoğu yıllardır güneyde Hıristiyanlara karşı savaşan kişiler.

Peki Batılı ülkelerin dediği gibi Cancavid milisleri Darfur'daki kadınlara tecavüz ederek insanlara kötü muamelede bulunuyor mu?

Hepsi doğru. Ama Cancavid bağımsız bir güç değil, onlar hükümettir. Bunları hükümet yapmaktadır.

Hartum'da 100 bin kişi gösteri yaparak, ABD'ye meydan okudu. Buna ne diyorsunuz? ABD müdahale ederse halk direnecek mi?

Bu gösteri hükümetin emri ve gözetimi altında yapılmıştır. Çünkü hükümet büyük bir baskı altında ve böyle çıkışlar arıyor. Batılıların Sudan'a girmesine gelince şu an zaten Sudan'dalar. Darfur'da nüfuz etmeye başladılar.

Röportaj: Ahmet Emin Dağ

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR