1. HABERLER

  2. HABER

  3. MAVİ MARMARA

  4. Mavi Marmara Davasında Yakalama Kararı Çıkmalı!
Mavi Marmara Davasında Yakalama Kararı Çıkmalı!

Mavi Marmara Davasında Yakalama Kararı Çıkmalı!

İsrail askerlerinin 'Canavarca hisle öldürme' suçlamasıyla yargılandığı Mavi Marmara davasından notlar...

21 Mayıs 2013 Salı 12:28A+A-

İsrail'in Mavi Marmara saldırısının ardından açılan davanın 5. duruşması İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi'nin de aralarında bulunduğu 4 sanığın yargılandığı davada müşteki ve mağdurlar ifade vermeye devam etti. Duruşmaya, sanıklar katılmadı. Bazı mağdur ve müştekiler ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada sanıkları, İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil etti. Duruşmada kimlik tespitinin ardından ilk olarak İHH Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç dinlendi. Hiçbir uyarı yapılmadan İsrail askerlerinin saldırılarına uğradıklarını söyleyen Oruç, saldırı esnasında telsizlerden Mehter Marşı ve One Minute seslerinin geldiğini ifade etti.

DİŞLERİM KIRILDI

Mağdurlardan Muharrem Güneş dişlerinin İsrail askerleri tarafından kırıldığını söyledi. Güneş konuşmasında 'İfademi alırken bana 'Bu terör faaliyetine katılmak için ne kadar para aldın?' diye sordular. Ben de buraya gelmek için kimseden para almadım. Üzerimde bulunan paraları sizler aldınız, dedim. Daha sonra namaz kılmak istedim. İzin vermediler' dedi.

İSRAİL ASKERLERİ GANİMET AVINA ÇIKTI

Gemide bulunan gazetecilerden Kemal Gümüş, 'Her taraftan ateş ediliyordu. Biz durmamıza rağmen İsrail askerleri ateş etmeye devam ediyordu. Gemi kan gölüne döndü. Elinde fotoğraf makinası olanlar hedef seçiliyordu' dedi. İsrail askerlerinin tam bir yağmacı gibi davrandıklarını söyleyen Gümüş sözlerine şöyle devam etti: 'Cep telefonum, müzik çalarım, fotoğraf makinemi aldılar. Yanımda götürdüğüm elbisemi ve ayakkabımı bile gasp ettiler. Kıymetli eşyalarımıza el konuldu. Alınan eşyalar arasında bulunan kredi kartlarından internet üzerinden alışveriş yaptılar' dedi.

TEBLİGAT İSRAİL'DE

Mavi Marmara davasının müdahil avukatlarından Ramazan Arıtürk de, uluslararası tebligatın yerine ulaştığını söyleyerek tebligatın yapıldığına dair belgenin, mahkemeye iletildiğini söyledi. Avukat Ramazan Arıtürk, bu aşamadan sonra burada yargılanan sanıkların bu davadan ve iddianameden haberdar olmadıklarını söylemelerinin artık mümkün olmadığını da kaydederek, 'Bundan sonraki aşama, bu mahkemeye bu sanıkların gelmemesi halinde, CMK çerçevesinde sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarılması gerektiğidir' ifadesini kullandı.

BUGÜN KARAR ÇIKABİLİR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor. Duruşmada dün on beş kişi dinlendi. Bugün devam edecek davada ara kararın çıkması bekleniyor.

Mahkeme yakalama kararı çıkarmalı

İHH İnsani Yardım Vakfı Hukuk Komisyonu Başkanı Av. Gülden Sönmez ise açıklamasından şunları söyledi: 

"İHH Yönetim Kurulu Üyelerimizden Hüseyin Oruç bugün ifade verdi. Gemide yaşananlar anlatıldı. Şehit Çetin Topçuoğlu'nun eşi Çiğdem Topçuoğlu hanım ifade verdi. Bugün ağır yaralılar ifade vermeye devam etti. Endonezya, Yunanistan gibi ülkelerin yaralıları ifade verdi. Beklentimiz sanıklar hakkında yakalama kararı çıkmasıdır. İsrail, sanıkları kurtarmak istiyor. Bu dava hesap sorma davasıdır. Hak ettikleri cezayı bulmalarını istiyoruz. İsrail dokunulmazlıklarının kalkmasını istemiyor, ama biz kararlıyız. Çiğdem hanım bu geminin adalet taşıdığını ifade etti. Umuyoruz ki tutuklama kararı çıkacak. Suçlular cezalandırılmalıdır. Bütün İsrail’in gözü bu davada. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz."

Mavi Marmara şehitlerinden Furkan Doğan’ın babası Ahmet Doğan:

Gemide bulunan oğlum ABD vatandaşıydı. ABD, kendi vatandaşıyla ilgili herhangi bir hukuki süreç başlatmadı. ABD ne özür, ne de tazminat istemedi. Biz ABD’nin kendi vatandaşı için İsrail’e dava açmasını istiyoruz. Ayrıca Furkan’ın özel eşyalarının da iade edilmesini istedik. İlk talebimiz ablukanın kalkması, özür dilenmesi ve sonra da tazminat ödenmesidir. Şehit olanların tek amacı vardı. O da ablukanın kalkmasıydı. Hükümetin öncelikleriyle bizim önceliklerimiz uyuşmuyor.

Saldırıda Türkiye vatandaşları vardı

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, özür ve tazminat konusunun ardından davadan vazgeçileceği iddialarını yalanladı. Yıldırım 'Davadan vazgeçme niyetimiz yok. Bizim oraya gidiş sebebimiz, ablukaydı. Abluka kalkmadan ilişkilerin normalleşmesini istemiyoruz' dedi.

Yıldırım, dava sonucunda İsrail askerlerine tutuklama kararı çıkartmak ve saldırıda dahli bulunan İsrailli yetkilileri de süreç içinde yargılanmasını sağlamak istediklerini belirtti. Yıldırım ayrıca, kendilerine saldıranlar içinde, saldırıdan sonra tercümanlık yapan, Türkiye'de yaptıkları eylemleri, kendilerini sorgulayanlara aktaran Türkiye vatandaşı kişilerin de olduğunu ve bunların da yargı konusu yapılacağını ifade etti.

“Asla bu davalardan vazgeçmeyeceğiz”

Bülent Yıldırım, şöyle devam etti:

“Asla bu davalardan vazgeçmeyeceğiz. Hiç kimsenin bundan vazgeçme hakkı da yok. Bize saldırıldı ve işin peşindeyiz. İkili anlaşmalar yapılıyor. Bu anlaşmalar sonucunda ilişkiler düzelecek, normalleşecek, bu davalardan vazgeçilecek...Buna hiç kimsenin hakkı yok. Ve buna Türkiye halkı, dünya halkları izin vermeyecek. Buna bizler izin vermeyeceğiz. Bizler şunu çok iyi biliyoruz; ne tür bedeller ödeyeceğimizi, orada, sorgu anında dahi bize aynen şu söylendi: ‘Buradan çıkacaksınız, görünen o. Fakat Türkiye’de sizi öldüreceğiz.’ Bu kadar tehdit eden bir zihniyete karşı geri adım atmamız mümkün değil. Bu tehditlere karşı buradan bütün dünyaya duyuruyoruz. Asla geri adım olmayacak, asla korkmuyoruz ve siz nasıl Gazze’yi, bütün Filistin’i abluka altına aldıysanız, biz de siz işgalci siyonistleri ve İsraillileri abluka altına alacağız. Öyle davalar açacağız, öyle eylemler ortaya koyacağız ki, hiç biriniz o işgal ettiğiniz topraklardan dışarı çıkamayacaksınız.”

Şimdi bazı çevrelerin çok mutlu olduğunu ve bu davalardan, abluka şartından vazgeçeceklerini zannettiklerini aktaran Yıldırım, “Göreceksiniz, uluslararası ceza mahkemesi, Türkiye’deki bu mahkeme ve diğer ülkelerdeki mahkemelerle sonuçlar alacağız. Herkes kendi imtihanını verecek. Eğer dünyada bu kadar şahidi olan bir davada tutuklama kararı çıkmazsa, bu mahkemelerin bağımsızlığından şüphe ederiz. 6 milyar insan şahit oldu nasıl katledildiğimize canlı yayında. Bütün maddi deliller ortada” diye konuştu.

İsrail’in kendilerinden, “evet ben bunu yaptım” diyerek özür dilediğini de hatırlatan ve “tam bi tiyatro olan komisyonda hazırlanan Palmel raporunun hiç bir bağlayıcılığı olmadığını savunan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: “Birleşmiş Milletler raporu, insan hakları raporu bağlayıcıdır. Gerçek hukukçuların komisyonu olan insan hakları raporu yüzde yüz bizi haklı gördü. Kasten adam öldürme, kasten yaralama ve bir çok suçu sıraladı. Şimdi bütün bunlara karşı isteyen mahkeme tutuklama kararı çıkarmasın. İsteyen uluslararası ceza mahkemesi, davayı sürüncemeye bıraksın. Biz zaten dünyadaki bu sahte tiyatronun ortaya çıkmasını istiyoruz. Hani uluslararası örgütler, uluslararası mahkemeler, ‘savaş suçluları yargılanıyor’ falan diyorlar ya. Ortaya çıksın bakalım. Bizim için siyonizmin hakim olduğu bütün alanlarla mücadele etmek birinci görevimizdir.”

“İsrail’le normalleşme, Filistin davasına ihanettir”

Bu kadar şahidi olan bu davanın kendi lehlerine sonuçlanmaması durumunda Türkiye’deki dahil, bütün uluslararası mahkemelerdeki davaların hepsinin sorgulanacağını ve hiçbirinin geçerliliğinin olmayacağını savunan Yıldırım, “O nedenle, adalet istiyorsak, merhamet, onur, şeref, haysiyet istiyorsak, insanlık adına iyi olan ne istiyorsak, bize saldıran bu insanları katleden bu İsraillilere tutuklama kararının çıkması lazım. Eğer bunu gerçekleştiremezsek; ne büyük devlet, ne büyük büyük toplum, ne de büyük ülke oluruz” dedi.

Yıldırım, şunları söyledi: “İstediğimiz sonuç çıkmaz ve bunun karşılığında İsrailliler affedilirse, bu katliamı işleyen İsraillilere biraz göz kırpılırsa, o zaman da bu meydanları nasıl dolduracağımız görülecektir. Ne diyoruz? Asla davadan vazgeçmiyoruz. Bizim oraya gidiş sebebimiz, ablukaydı. Abluka kalkmadan asla ilişkilerin normalleşmesini istemiyoruz. Esasen İsraille kurulacak her şarttaki ilişkilerin normalleşmesi, Filistin davasına da ihanettir, bunda hiç tereddüt etmeyin. Daha yeni Batı Şeria’da genç çocuklara saldırdılar, 7 tane yaralı var. Hergün Mescid-i Aksa’ya saldırıyorlar. Her gün Gazze’ye saldırıyorlar. Kim kimle ilişki kuruyor? Katille aynı masaya nasıl oturabiliriz? Açık denizde saldıranlarla aynı masaya nasıl oturabiliriz? Asla bunu kabul etmiyoruz. Ve burada şunu da ilan ediyorum: Bu abluka kalkacak. İnşallah sayın başbakan Gazze’ye gittiğinde, bunun bir kaç tane emaresini de görürüz. Özür diledikleri gibi, bu Gazze’ye gidiş sürecinde de emarisini görürüz. Ama abluka kalkmazsa, hiç kimse Akdeniz’e akıttığımız 9 kardeşimiz ve yaralılarımızın kanının yerde kalacağını düşünmesin. Mavi Marmara ve benzeri gemilerle gitmeye tekrar hazırlık yaparız. Önümüzde bir kaç ay var. Hep beraber seyrediyoruz. Yoksa bütün dünyayı Akdeniz’e tekrar kilitleriz. Bu geminin buradan kalkmasına hiç kimse engel olamaz.”

“Mavi Marmara, İsrail için sonun başlangıcı olacak”

İsrail’in ablukanın kalkacağı, söz konusu davaların görüleceği ve can yakıcı tazminat ödeyeceğini çok iyi bilmesi gerektiğini aktaran Bülent Yıldırım,  “İsrail Mescid-i Aksa’ya saldırıyı durduracak ve Filistinlilere karşı yaptığı bütün haksızlığın cevabını verecek yalnızlaşacak. Yani kısaca Mavi Marmara, İsrail için sonun başlangıcı olacak. Kendisi istedi bunu. Biz de bu hediyeyi ona vereceğiz, hem de sevinerek” şeklinde konuştu. Yıldırım’ın açıklamasının ardından konuşan Mavi Marmara davasının müdahil avukatlarından Ramazan Arıtürk de, Ceza Mukakemeleri Kanunu’na göre (CMK) sanıklara uluslararası tebligat yapıldığını hatırlatarak, “Adalet Bakanlığı tarafından, Dışişleri Bakanlığına iletilen, Dışişleri Bakanlığı tarafından da Telaviv’deki büyükelçilik aracılığıyla İsrail Dışişleri Bakanlığına tebligatın yapıldığına dair belge, mahkemeye ulaştı. Ceza yargılamasının yapılabilmesinin bir diğer şartı da, tebligat parçasının mahkemeye ulaşmasıyla gerçekleşmiş durumda” dedi. Avukat Arıtürk, bu aşamadan sonra burada yargılanan sanıkların bu davadan ve iddianameden haberdar olmadıklarını söylemelerinin artık mümkün olmadığını da kaydederek, “Bundan sonraki aşama, bu mahkemeye bu sanıkların gelmemesi halinde, CMK çerçevesinde sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarılması gerektiğidir” ifadesini kullandı.

EYLEMDEN GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYINIZ...

 

 

HABERE YORUM KAT