12 Eylül'ün şartlarının olgunlaşması sürecinde öldürülen DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in kızı, tam 29 yıldır babasının katillerinin izini sürüyor.

Ama henüz sonuç alabilmiş değil. Türkiye'deki bütün karanlık cinayetler gibi bu cinayeti de aydınlatabilmek bugüne kadar mümkün olmadı. Ancak Türkler'in ailesini ve özellikle de kızı Nilgün Soydan Türkler'i konuyla ilgili kararlılıklarından dolayı ayakta alkışlamak gerekir. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan önüne çıkartılan türlü türlü engelleri umursamadan mücadelesini sürdürüyor.

Faili meçhul cinayete kurban gidenlerin yakınları arasında böylesine kararlı davranan daha önce sadece Hale Özgül Kıyıcı'yı görmüştük. Kıyıcı da tam 40 yıl önce öldürülen kardeşinin katilini aramaktan vazgeçmiş değil. Bu sayede cinayetin, en azından kamu vicdanında kapanmamasını sağlıyor.

Nilgün Soydan Türkler de, darbeye giden yola köşe taşı olarak döşenmiş bir cinayetin kamuoyunda unutulmamasını sağlarken, çok büyük bir demokrasi mücadelesi veriyor. Yakınlarını karanlık cinayetlerde kaybetmiş pek çok kişi böyle bir mücadele vermekten çoktan vazgeçti. Ya da yalanlardan oluşturulmuş bir 'mit'in bozulmasını istemiyorlar. Mesela Uğur Mumcu'nun yakınları cinayetin kapağını yeniden kaldırmayı akıllarından bile geçirmiyor. Kim bilir ya altından çıkacak çıplak gerçeklere tahammül edemeyeceklerini düşünüyorlar ya da cinayetle ilgili oluşmuş 'mit'i çürütebilecek girişimleri gereksiz buluyorlar. Ancak kamu vicdanında Uğur Mumcu cinayeti karanlık dehlizlerde işlenmiş ve ne olduğu tam olarak aydınlatılmamış bir cinayet olarak duruyor hâlâ.

Benzer bir durum, Çetin Emeç cinayetinde de yaşanıyor. Çetin Emeç suikastının izini sürecek, olayı aydınlığa kavuşturacak, katillerinin ceza aldığını görüp bir nebze rahatlayacak bir yakını yok mudur, merak ederim.

Bu ülkedeki karanlık operasyonların, cinayetlerin nasıl bir yargı operasyonuyla örtbas edildiğini son HSYK toplantısından sonra çok daha iyi anladık. Ergenekon ve KCK gibi derin yapıların üzerine giden savcıların nasıl bir linçle karşı karşıya kaldığını çok net gördük. Yıllarca Türkiye faili meçhul cinayetlerle sarsılıp durdu ama cinayetlerden yargılanıp da ceza alan hiç kimseyi hatırlamıyoruz.

Ateş düştüğü yeri yaktığı için cinayetlerde ailelerin tavırları çok önemli. Aile fertlerinin peşini bırakmadığı cinayetler, kamuoyu gündemine daha çok geliyor ve üzerindeki sis perdesinin aralanması daha çok mümkün oluyor. Daha önce PKK tarafından şehit edildiği söylenen Rıdvan Özden'in bir cinayete kurban gittiği özellikle eşi Tomris Özden'in ifadeleriyle ortaya çıktı. Dosya yeniden açıldı ve bugünkü gerçeklerle yeniden ele alınıyor.

Nilgün Soydan Türkler'i bir kere daha mücadelesinden dolayı tebrik ediyorum. Bu sayede Türkiye'yi 12 Eylül darbesine götüren sürecin en önemli cinayetlerinden birisi olan Kemal Türkler cinayeti unutulmamış oluyor. Katillere bundan daha büyük bir ceza veremezdi. Nilgün Soydan Türkler'i tebrik ederken kardeşi, kocası, ağabeyi cinayetlere kurban gidenlere de küçük bir çağrım olacak: Lütfen katillerin peşini bırakmayın, gerçekler yüreğinizi acıtsa bile bildiklerinizi kamuoyuyla paylaşmaktan kaçmayın.

ZAMAN