18 Aralık'ta yapılacak CHP kurultayı Türk siyaseti açısından bir hayli önemli bir kurultay olacak. Anamuhalefet partisinin bundan sonraki politikalarını belirlemesi, CHP içindeki dengelerin netleşmesi açısından çok önemli olan bu kurultayı, diğer parti yöneticilerinin de ilgiyle izledikleri muhakkak. Çünkü bundan sonra CHP'nin ne tarafa yöneleceği, nasıl bir politik tutum içinde olacağı şüphesiz bütün partileri de çok yakından ilgilendiriyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Deniz Baykal'ın ve Önder Sav'ın geleceğini belirlemesi ve seçimlere doğru CHP'nin nasıl bir yöne gideceğini gösterecek olması, 18 Aralık kurultayının önemini artırıyor. Çarşaf listeden vazgeçilmesi ve parti yönetiminin blok listeyle belirlenecek olması Baykal ve Sav ekibinin tasfiye edilme endişelerini büyütürken, partinin yeni rotasını belirlemesi bakımından yeni kadronun kimlerden oluşacağı büyük önem arz ediyor. Burada tartışmamız gereken konu ise 18 Aralık'ta alınacak kararın seçimleri ne derece etkileyeceği.

Bu kurultaydan önceki yönetimde bulunan birçok kişinin milletvekili dokunulmazlığına çok ihtiyacı var. Eğer o dokunulmazlığı almazlarsa Ergenekon savcılarıyla baş başa kalacakları açık. Bu nedenle kurultay kadar milletvekili listelerinin de nasıl hazırlanacağı çok önemli. Hatta kurultayda daha çok milletvekili listeleriyle ilgili kavga olacağını söylemek yanlış olmaz.

Kemal Kılıçdaroğlu seçimlere giderken partisinde etnik ve mezhepsel bir kadrolaşmayı mı gerçekleştirecek? Yoksa CHP'yi özgürlükleri ve sosyal demokrasiyi savunan bir sol parti haline getirecek kadrolar mı kuracak? Bunu hep birlikte göreceğiz. Etnik ve mezhepsel bir yapının etkin olacağı bir partinin Ege ve Karadeniz Bölgesi'nde CHP oylarını çok ciddi etkileyeceği kesin. Etkileyeceğini bilen diğer partilerin fısıltı gazetesinde ağırlıklı olarak bu konunun üstünde duracakları da ortada. Özellikle CHP'den kaçan oyların kendisine geleceğini düşünen MHP'nin bunu değerlendirebilme ihtimali çok yüksek! Ancak bu durumun Doğu ve Güneydoğu'da neredeyse silinmiş olan CHP'yi yeniden hareketlendireceği de açık. CHP'nin AK Parti'den oy çalabileceğini düşünmek çok zor ama BDP'yi ciddi bir şekilde etkileyebilir.

Kılıçdaroğlu, hâlâ partiyi sosyal demokrat bir çizgiye çekeceğine yönelik emareler göstermiyor ama etnik ve mezhepsel bir yöne çekeceğinin işaretlerini veriyor. Bu konudaki endişelerinden dolayı Deniz Baykal, bazı isimlerin partiye katılmasına yönelik eleştirilerini çok açıktan seslendirmeye başladı.

CHP Genel Başkanı, kurultayla birlikte partiyi dikensiz gül bahçesi haline getirdikten sonra bütün seçim stratejisini yolsuzluk üzerine bina edeceğinin ve oyun kurmaktan çok oyun bozucu olmayı tercih edeceğinin sinyallerini veriyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi'yle ilgili gündeme getirdikleri gibi bazen hiçbir ciddiyeti olmamasına rağmen ortaya attığı iddialara bakılırsa, CHP liderinin daha çok toplumun bilinçaltına yönelik siyaset yapacağı görülüyor.

Deniz Baykal uyguladığı statükocu politikalar nedeniyle nasıl Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde tamamen ortadan kalktıysa Kılıçdaroğlu da kuracağı kadro ile Ege ve Karadeniz'de büyük bir hezimete uğrayabilir. Böyle bir politika da en çok MHP'nin işine yarar.

ZAMAN