1. YAZARLAR

  2. Bejan Matur

  3. Kendinde bir değer olarak hukuk
Bejan Matur

Bejan Matur

Yazarın Tüm Yazıları >

Kendinde bir değer olarak hukuk

24 Mart 2010 Çarşamba 03:37A+A-

Anayasa değişikliği paketi... Bir darbe anayasası ile yönetiliyor olmanın utancı yetmiyormuş gibi, yama müdahalelerle çözüm bulunmaya çalışılıyor.

Değişiklik, kendisini dayatan bir ihtiyaç. Buradan nasılsa çıkılacak. Kimine göre 'uzlaşmayla', kimine göre halkın desteğiyle.

Şu ana kadar olanlar, siyasetin alanını ve dengelerini gözetmeye dönük. Hesaplar hep siyaset üzerinden yapılıyor. Hak bilincinin, hukuk anlayışının 'kendinde bir değer' olarak belli ki kıymeti yok.

Başbakan, 'Mevcut anayasa ile Türkiye hedeflerine ulaşamaz. Çağdaş hedeflerimizi karşılamayan bu anayasanın değişmesi şart' diyor.

Sıra değişime geldiğinde çatallaşan fikirleri neyle açıklayacağız o halde?

Tartışmaların içeriğini bulandıran, sadece muhalefetin seçim hesaplarına kilitlenen itirazları değil. Değişimi projelendiren hükümetin içinden de garip sinyaller geliyor. Cemil Çiçek 'uzlaşmadan' bahsediyor. Gerektiğinde muhalefetle uzlaşmadan kaçınılmayacağını söylüyor. Umalım ki Cemil Çiçek için bu uzlaşma fikri 'geri adım' anlamına gelmesin! Bütün toplumun ihtiyacı bu yöndeyse neyi uzlaşacak? Ödün verilecek bir değer kalmış mı? O da başka bir soru!

Bütün bunları ben şöyle okuyorum; Türkiye'de hukuk, siyasetin alanını genişletmek için kullanılıyor. Hukuku bir değer olarak tabandan üretmemiş bir toplumun yönetimi de ancak bu kadar olur. Uzlaşma arar. Olması gerekenleri, hak olanı, dengelere kurban eder.

Devleti yönetenler şu günlerde, örnek bir cesaretle tarihî bir karara imza atan Obama'dan ilham alabilseler keşke. Bütün itirazlara, risklere rağmen inandığı Sağlık Reformu'nu toplumuna hediye ederek, tarihe kalacak siyasetçi olduğunu gösterdi. Çünkü zamana ancak bu türden müdanasız kararlar kalır. Öncü ve yol açıcı kararlar.

Hükümetin, anayasa ile ilgili bir değişikliği hatırlamış olması bütün zaaflarına rağmen değerlidir, ama şunu sormaya hakkımız var; hazırlanan değişiklik toplumun taleplerinin ne kadar ilerisinde? Bu hükümete, siyaseti değil, toplumu gözeten bir anayasa yakışırdı.

Başbakan'ın sözünü ettiği modern ve iddialı yasa ancak bu yaklaşımla mümkün olur. Muhalefetin anlamsız itirazları ancak böyle boşa çıkar. Anayasa'nın 15. maddesi ile ilgili düzenleme bu bakımdan önemli. 15. maddedeki düzenleme bir zihniyet değişimini kanıtlayacak çünkü. 'Darbeciler yargılanabilir' diyen bir anayasanın toplumda neleri değiştireceğini siz tahayyül edin. Belki yargılanmalarına ömürleri yetmeyecek ama bu kuralın konması devlet algımızı tümden değiştirecek. Düzenlemenin sağlayacağı moral motivasyon dahi bir kazanımdır.

Kadınlarla ilgili düzenleme, eşitlik ilkesi ve pozitif ayrımcılık konusu var ayrıca; Türkiye'de net olan şu, pozitif ayrımcı hak bilinci yok. Çünkü toplumun tamamı kendini mağdur hissediyor. Bir başkasının mağduriyetini düzenlemeye kalkıp, bir hak verecek olsanız derhal bir başkası çıkıp 'hop ne oluyoruz sırada bekleyen var!' diyor. Bu durum toplumdaki pek çok kesim ve kimlik için geçerli.

Bütün bunların neticesinde gözümüzün önünde, ev içlerinde yaşanan şiddeti önleyecek yasal dayanaklardan mahrumuz. Kadınlar toplumda korunmasız ve zayıf. Gerekli yasal zırhtan yoksun. Çağdaş demokrasilerde kadına sağlanan korumaların hiçbiri yok Türkiye'de. Türkiye'de bırakın kadının lehine pozitif ayrımı, eşitliği sağlayacak vasat bile sorunlu. Kadın, aileden başlayarak, sokağa kadar uzanan alanda, gördüğü şiddet konusunda yasalardan hiç de alması gereken güvenceyi alamıyor.

Özetle, devlet, toplum ilişkisinde, topluma daha fazla yer açılması, bireyin daha fazla gözetilmesi çağdaşlığın gereğidir.

Bizim siyasetimizde oysa, en radikal demokratı dahi devletin alanını genişletmek misyonunu elden bırakmıyor. Böyle olunca da toplumun geleceğini ilgilendiren bütün konular devlet duvarına çarpıp parçalanıyor. Dileyelim bu defaki değişim çabası aynı enkazın altında kalmasın.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT