1. YAZARLAR

  2. Bejan Matur

  3. Kaybedilen cennet; anadil
Bejan Matur

Bejan Matur

Yazarın Tüm Yazıları >

Kaybedilen cennet; anadil

12 Kasım 2010 Cuma 17:01A+A-

BDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız'ın, Meclis grup toplantısında Kürtçe konuşmasına ilk tepki Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'den geldi: ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuralları olan bir devlettir. Meclis'te Türkçeden başka bir dille hitap edilmesi yasaktır. Bu tür davranışlara hangi sonuçlar bağlanmışsa onlar ile ilgili işlem yapılır.''

Yıldız, grup toplantısında KCK duruşmasında yaşanan dil krizini protesto etmek için Kürtçe konuşmuştu.

Neresinden başlamalı; Meclis Başkanı'nın statükodan prim vermeyen uyarısından mı? Açılım konusunda hedeflenilenden nasıl birer birer geriye düşüldüğünden mi?

Hatırlatmakta fayda var; demokrasilerde kuralların meşruiyetini temel haklarla birlikte, insanlar belirler. Yasaların kendinden menkul bir kutsallığı yoktur, olamaz. Parlamentolar varlık gerekçelerini bu hakikatten alırlar. İnsanları yöneten kuralları bir azınlık değil, temsilciler oluşturmalı.

Böyle bakınca, Meclis Başkanı'nın statükoya referansla kuralları hatırlatması, her şeyden önce başkanlığını yaptığı TBMM'nin varlığını sınırlıyor. Kendi partisinin değişim özelliğine ters düştüğünü söylemeye gerek bile yok.

Başta Meclis Başkanı olmak üzere, hükümetin bazı üyelerinin anlamakta zorlandıkları ciddi bir konu dil meselesi.

Asıl anlamadıkları da şu: Anadil konusu siyasete malzeme olmaya başladığında kazanacak tarafın kim olacağı daha baştan bellidir! Dil, temel bir insan hakkı olduğundan orada siyasetin süslü perdesi kalkar ve gerçek başlar. İnsan başlar.

Hepimiz kaybedilmiş geçmişten, 'yitirilmiş cennet' diye söz ederiz değil mi? Unutmayalım ki yitirilmiş o cennetin bir de dili vardır! Annenizin sizi çağırdığı dildir o. Geriye döndüğünüzde hatırladığınız ninnilerin, çocukluk oyunlarının dili...

Diliniz yasaklandığında çocukluk cennetinizi yitirmekle kalmaz, o cennetin dilini de kaybedersiniz. İlkokuldan başlayarak 'elmayı biliyor ama elmanın elma olduğunu bilmiyor, onlara nasıl öğreteceğim?' diyen öğretmenin çaresizliğidir o. Meseleye sadece oradan bakılsa daha kolay anlaşılır.

Çünkü dil, insanın evrenidir. Anadilden uzakta yapılan yolculukların eksik oluşu bundandır. İnsan muhayyilesini biçimleyen çocukluk yaşantılarının gücüdür anadili vazgeçilmez kılan. Bugün Türkiye'nin en iyi hukukçuları, edebiyatçıları, müzisyenleri, ressamları arasında başka dillerden gelen insanlar var. Çoğunu ağır Türkçe aksanlarından tanırsınız. Aksanları ağırdır çünkü Türkçeye gecikmişledir. Türkçe hepsi için sonradır. Nefes alır gibi sığındıkları, tutundukları Türkçe, kendilerine başarı sağlasa da kalplerinde gizli bir yara vardır. Anadildir o. Annenin yitirilmesi kadar kabullenilmesi zor bir kayıptır.

Kürt sorununun çözümü kolay değil evet. Ama tanımı basit; Kürt sorunu en nihayetinde Kürtçenin bastırılması sorunudur. Dağa giden yolu döşeyen gerçekler de dile dair kırılmalarla biçimlenmişti.

O nedenle, PKK'nın siyasetine mesafeli duranlar dahi konu dil olunca aynı safta hizalanıyorlar. Çünkü dilin yaşamasına dair oluşan muhalefeti ayırmak çok zor. PKK'dan Mustazaf-der'e, marjinal aydınlardan ortalama Kürtlere ortak duyarlığın sağlandığı tek konu dil konusu. Çünkü Kürtçenin yok olmaması için gerekli zeminin sağlanması hepsini ilgilendiriyor.

Hükümetin görmek istemediği bu gerçeğin dalgasında yapılacak sörfün kimin işine yarayacağını zaman içinde göreceğiz.

Benim gördüğüm şu; ateşkes sürecinde siyasi argümanlar, mevziler yeniden biçimleniyor. Hatta yer değiştiriyor; geçtiğimiz yıl özgürlükleri, dil hakkını Meclis kürsünden duygulu ve etkili bir tonlamayla ifade eden Başbakan, bugün dili yasaklayan pozisyonunda görünüyor. KCK duruşmasında yaşanan Kürtçe savunma krizi ve Meclis kürsüsünden yapılan konuşmaya gelen yorumlar bunu kanıtlar nitelikte.

Demek ki artık muğlak ifadelerle, günü kurtaran vaatlerle seçmeni ikna etmek kolay değil. Özellikle dil gibi, o dili konuşan her kesimden insanı ilgilendiren ortak meselelerde siyaset üretmek daha dürüst politikalar gerektiriyor.

Sebebi basit; yapılan siyasi hatalar dilin turnusolunda daha net görülüyor!

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT