Mehmet Kamış

Mehmet Kamış

Yazarın Tüm Yazıları >

Kanadizm

28 Kasım 2009 Cumartesi 02:08A+A-

Türkiye'nin Yüksek Yargı'sında Kanadoğlu anlayışı hızla yayılıyor. Buna Kanadizm de denebilir. Kanadizm ''Yasalar ne derse desin, bir yasa bugüne kadar nasıl uygulanıyorsa uygulansın ideolojik istekleriniz neyi gerektiriyorsa o şekilde karar verilir'' demenin kısaltılmış şekli.

Mesela 367 uygulaması bunun en meşhur örneklerinden biriydi. Daha önce cumhurbaşkanı seçilirken hiç gündemde olmayan bir gerekçe uydurularak Meclis'in cumhurbaşkanı seçmesini sabote eden Kanadizm maalesef Türk yargısını egemenliği altına almış durumda.

Kanadizm'in izlerini Danıştay'ın katsayıyla ilgili verdiği kararda da çok açık şekilde görebiliriz. Katsayı adaletsizliği aleyhine açılan davada Danıştay daha beş ay önce "Yasal ve anayasal olarak yetki YÖK'te'' diyerek Kurul'un bu konuda istediği kararı alabileceğini açıklamıştı. Daha önce yapmış olduğu değişikliğin lehine, itiraz edenin de aleyhine karar vermişti. Aynı Danıştay bir önceki kararda "yasal ve anayasal olarak yetkili'' olarak kabul ettiği YÖK'ün yeni değişiklik isteğini ise kabul etmiyor. Bu kadar açık ve aleni hukuk ihlali sadece Kanadizm ile mümkündür.

Bayramı; bu ülkede yaşayan yüz binlerce meslek liseliye zehir eden yeni kararın hiçbir yasal veya anayasal dayanağı bulunmuyor. Ama zaten Kanadizm'in yasal veya anayasal bir dayanağa ihtiyacı da yok. O konuşuyor, yargı erkini kullananlar siyahı beyaz yapıyor, o konuşuyor ihtiyaç duyulan karara herhangi bir yasal dayanağa ihtiyaç kalmıyor. Aynı konuyla ilgili, aynı kurul üyeleri beş ay içinde birbirinin yüz seksen derece farklı karar vermesi başka nasıl açıklanabilir ki?

Asıl tehlikeli olan şey de bu kadar açık kanun ihlali, bu kadar açık hukuksuzluğun 20'ye 0 oyla yani oybirliğiyle kabul ediliyor olması. Yani içlerinden itiraz eden hiç kimsenin olmaması, ideolojik gerekçelerle alınan bir kararın bu kadar açık oyla alınıyor olması yüksek yargıdaki ideolojik yapılanmanın da önemli bir göstergesi. Bu 20-0'dan Kanadizm'in yüksek yargıda çok etkili olduğunu gösteriyor ki bu durum tarafsız yargı bekleyenleri bir hayli kaygılandırıyor.

Kanadizm'in yoğun etkisi altında olan başka bir yer de İstanbul Barosu. Hukukçulardan oluşan, bireysel özgürlük ve fırsat eşitliği gibi evrensel bir kuralı savunması beklenen Baro, 28 Şubat'ın dayatması olan ve yüz binlerce öğrenciyi mağdur eden bir uygulamanın düzeltilmemesi için Danıştay'a dava açıyor. Akıl hocaları da Kanadizm denen ideolojik yargının akıl hocası Sabih Kanadoğlu.

Adalet mülkün temelidir ve bir ülkedeki her şeyin dengesi ve güvencesidir. Ancak Yüksek Yargı'da hukukun çivisi çıkmış durumda. Bu kararı veren yargı her kararı verebilir. Kanadoğlu etkisindeki Yüksek Yargı'nın kararlarında kullandığı bir ölçü birimi, bir hukuk birimi yok. Zaten Kanadizm'in en temel kuralı ona başka kural buna başka kural. Bize yarayacaksa böyle, 'Öteki'ne yarayacaksa başka karar.

Unutmamak gerekir ki 367 yargı dayatmasına Türk halkının tepkisi kimsenin tahmin etmediği kadar sert olmuştu. Hiç kimse Türk toplumuna rağmen bir şeyleri dayatamaz. Buna Yüksek Yargı da dahildir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT