
İsrail, Gazze soykırımdan kurtulamasın diye doktorları öldürüyor
Dünya Sağlık Örgütü işgalin başlamasından bu yana bu tür 734 saldırıyı belgeledi. Hastaneler mezarlıklara dönüştürüldü.
* Dr. Ghada Ageel’in al Jazeera’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Anne babası, kız kardeşi ve kocası bir bombardımanda öldürüldükten sonra Lubnah onların savaşın son kurbanları olması için dua etti. Babası Dr. Mervan el-Sultan, Gazze'nin en saygın doktorlarından biri, Endonezya Hastanesi'nin yöneticisi ve Şerit'te hayatta kalan iki kardiyologdan biriydi.
2 Temmuz'da bir İsrail bombası onu, eşi Dhikra, kızları Lamees, kız kardeşi Amneh ve Lubnah'ın kocası olan damadı Muhammed ile birlikte öldürdü.
Aile, İsrail işgal güçlerinin (IOF) emirlerine uyarak Cibaliye'deki evlerini tahliye ettikten sonra İsrail tarafından “güvenli” olarak belirlenen bir bölgedeki bir apartman dairesinde barınıyordu. Gazze Şehri'nin batısındaki “Dağ evi bölgesi” bir zamanlar ailelerin sahilde vakit geçirdiği, İsrail işgalinin günlük sıkıntılarına rağmen eğlenebildiği bir yerdi.
Bomba doğrudan Dr. Mervan'ın oturduğu odayı hedef aldı; binanın başka hiçbir bölümü tahrip olmadı. Lubnah hayatta kaldı çünkü yemek hazırlamak için alt kata inmişti. Kardeşleri Ömer, Ahmed ve Nimr de evin dışında oldukları için hayatta kaldılar.
Ölümünden bir gün önce, olası bir ateşkes haberini duyan Dr. Mervan, oğlu Ömer'le umut dolu bir düşüncesini paylaştı.
"Ateşkes sağlandığında yapacağımız ilk şey eve dönmek olacak. Herkesin çabasıyla bir ya da iki ay içinde eskisi gibi olabiliriz. Sonra da hastaneyi yeniden inşa edeceğiz" dedi. Ömer babasından ilham aldığını hissediyordu.
Dr. Mervan'ın hayalleri onunla birlikte gömüldü.
Kızı Lubnah'ın duaları kabul olmadı. Soykırım kurban almaya devam etti.
4 Temmuz'da bir doktor daha öldürüldü: Dr. Musa Hamdan Khafaja - Nasır Hastanesi'nde kadın doğum ve jinekoloji alanında danışmanlık yapıyordu. Saldırı ürkütücü bir şekilde benzerdi. Dr. Musa da IOF'nin emirlerine uyarak Han Yunus'taki evinden kaçmış ve bir başka “güvenli bölge” olan el-Mevasi'ye sığınmıştı. Orada ailesini barındırmak için bir çadır kurdu. O çadır onların mezarı oldu.
Karısı ve üç küçük çocuğu - kızları Şaza ve Judi ve oğlu Adel - hepsi öldü. Hayatta kalan tek kişi oğlu Amr oldu.
Her iki isim de kariyerlerini başkalarının hayatlarını kurtarmaya adamış, bombalamalar ve hastane kuşatmaları sırasında hastalarının yanında kalmışlardı.
Dr. Mervan son 50 gün içinde öldürülen 70. sağlık çalışanı olurken; Dr. Musa 71. oldu. Gazze'deki Hükümet Medya Ofisi'ne göre bu iki sağlık çalışanının ölümüyle birlikte Ekim 2023'ten bu yana öldürülen toplam sağlık personeli sayısı en az 1.580'e ulaştı. Savaşın başlamasından bu yana her iki günde bir, İsrail beş sağlık personelini, yani haftada 16 doktor, hemşire, ambulans teknisyeni ya da diğer sağlık çalışanlarını öldürdü.
Soykırım başladığından bu yana öldürülenler arasında Gazze'nin en seçkin tıp beyinleri de bulunuyor. Bunlar arasında Gazze İslam Üniversitesi Tıp Fakültesi eski dekanı Dr. Ömer Farwana; Hamad Yapay Uzuvlar Hastanesi müdürü Dr. Rıfat Lubbad; tanınmış kadın doğum uzmanı Dr. Soma Baroud yer alıyor; Dr. Ahmed al-Maqadma, önde gelen bir rekonstrüktif cerrah; Dr. Sayeed Joudeh, kuzey Gazze'deki son ortopedi cerrahı; Dr. Adnan al-Bursh, el-Şifa Hastanesi ortopedi cerrahisi başkanı; ve Dr. Iyad al-Rantisi, Beyt Lahiya'daki bir kadın hastanesinin başkanı.
Dr. Soma ve Dr. Seyid işe giderken öldürüldü. Dr. Adnan ve Dr. Iyad İsrail gözaltısında işkence altında öldü.
Aralık 2024'ten bu yana gözaltında tutulan Kemal Adwan Hastanesi yöneticisi Dr. Hüssam Ebu Safiye da dâhil olmak üzere 180'den fazla kişi İsrail gözaltı merkezlerinde tutulmaktadır.
Uluslararası insancıl hukuk kapsamında korunan tıbbi altyapı birincil hedef olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü savaşın başlamasından bu yana bu tür 734 saldırıyı belgeledi. Hastaneler mezarlıklara dönüştürüldü.
Bu tali hasar değildir; bu tıbbi cinayettir - Gazze'nin yaşama kapasitesinin kasıtlı olarak yok edilmesidir. Öldürülen her doktor, yıllarca süren eğitimin, bağlılığın ve hayat kurtarma potansiyelinin kaybı anlamına geliyor. Bombalanan her hastane Gazze'nin kendini iyileştirme, hayatta kalma ve dayanma kapasitesinin yok edilmesidir. Bunlar sadece kaybedilen hayatlar değil; yok edilen geleceklerdir.
Şu anda Gazze'deki gerçek budur. Bunun İsrail'in ilan ettiği İslami direniş hareketi Hamas'ı ortadan kaldırma ya da 7 Ekim 2023'te alınan esirlerin geri dönüşünü sağlama askeri hedefleriyle pek ilgisi yok.
Daha ziyade, benim el-İbâde - Yıkım olarak adlandırdığım şeydir. El-İbâde, bir halkın sosyal, kültürel, entelektüel ve biyolojik sürekliliğinin kapsamlı bir şekilde yok edilmesidir - topyekûn bir silme sürecidir. Ve sağlık çalışanlarını yok etmek bunun kilit unsurlarından biridir.
Lubnah'ın, Palestine Magazine'de gazeteci olan kocası Muhammed, öldürülmeden önce babasıyla birlikte İsrail'de bir buçuk yıl hapis yattı. Serbest bırakıldıktan sonra Lubnah'a, parmaklıklar ardında tanık olduğu dehşet yerine ölümün tercih edilebileceğini söylemiş. İtirafı Lubnah'ı derinden sarsmış.
Bugün Lubnah'ın duası yürek parçalayacak kadar basit: "Yeter. Yeter, bu savaşı durdurun." Ancak şu ana kadar, diğer duaları gibi, bu duası da cevapsız kaldı.
* Dr. Ghada Ageel, üçüncü nesil bir Filistinli mültecidir ve şu anda Kanada'daki 6. Antlaşma bölgesi olan Amiskwaciwâskahikan'da (Edmonton) bulunan Alberta Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nde misafir profesör olarak görev yapmaktadır.








HABERE YORUM KAT