1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Hava saldırıları ve sınavlar arasında
Hava saldırıları ve sınavlar arasında

Hava saldırıları ve sınavlar arasında

​​​​​​​Memleketim savaşla harap olurken sürgünde doktor olmak ve en çok ihtiyaç duyulan yerlere umut ve tıbbi bakım götürmek için hala mücadele ediyorum.

11 Temmuz 2025 Cuma 18:00A+A-

İsa Hamdona’nın We are not numbers’da yayınlanan yazısını Ruveyda ÇakanHaksöz Haber için tercüme etti.


Gazzeli genç bir adam olarak, 2021 yılında Mısır'daki Zagazig Üniversitesi'ne tıp okumak üzere kabul mektubumu aldığımda gurur, iyimserlik ve kararlılık doluydum. Anatomi ve farmakoloji öğrenmenin önümdeki en zor görev olacağına inanıyordum. Yanılmışım.

Kalbim sadece sınavları geçme stresinden değil, aynı zamanda ailemi kaybetme korkusundan da çarpıyordu. Ben gece boyunca tıp metinlerine ve ders notlarına dalarak çalışırken, ailem Gazze'deki çatışmalar nedeniyle yaşam mücadelesi veriyordu. Her sabah telefonuma bakmaktan korkuyordum. Mısır'da kendime bir gelecek kurmaya çalışıyordum ama her an annemin, babamın ya da sevdiğim başka birinin öldürüldüğüne dair korkunç bir haberle uyanmaktan korkuyordum. Gece uyumakta zorlanıyordum. Derslerimin yanı sıra ailemin o gün yemek yiyip yemediği veya evlerine saldırılıp saldırılmadığı konusunda da endişeliydim.

Bir arkadaşımın 2024 Han Yunus katliamı'nda tüm ailesini kaybettiğini öğrenmek, yaşadığım en yıkıcı deneyimlerden biriydi. Altımdaki toprak yok olmuş gibiydi. Uykuya dalmakta zorlanıyordum. Konsantre olmakta zorlanıyordum. Aynı kaderi yaşayıp yaşamayacağım –çaresizce evden uzaktayken her şeyimi kaybetmek- endişelendiğim tek şey buydu.

Bu duygusal çalkantının ortasında, bir başka felç edici krizle daha karşılaştım: mali zorluklar. Uluslararası banka havaleleri Gazze'de boş bir hayal. Ailemden her para almaya çalıştığımda, kapalı bankalarla, arızalı sistemlerle veya fahiş komisyonlar talep eden aracılarla mücadele etmek zorunda kaldım. Her başarısız işlemle birlikte giderek daha fazla endişelenmeye başladım ve masrafları karşılayamadığım için okula gitmeyi bırakmak zorunda kalabileceğimden endişe ettim.

Başarısız her transferin ardında, eskiden azim ve gayretin temsilcisi olan babamın, aniden ailesini geçindirmek için küçük bir geçim kaynağı bile bulmakta zorlandığını gördüm. Gazze'deki birçok erkek gibi, ekonomik ambargo, yıkım ve çatışma sonucunda işini kaybetmişti. Bir daha asla ondan mali yardım istemeyeceğime kesin olarak karar vermiştim. Zaten uğraştığı her şeyin üstüne bir de onu daha fazla strese sokmaya dayanamazdım, ihtiyacım olmadığı için değil.

Bu nedenle derslerden önce, ders sırasında ve derslerden sonra mağazalarda ve meyve suyu dükkânlarında çalıştım. Gece geç saatlere kadar, genellikle gece yarısına kadar çalıştım ve ardından konsantrasyon gerektiren zorlu tıp derslerine gitmek için erken kalktım. Gece vardiyalarından sabah derslerine koşarken, kalp ritimlerine odaklanmaya çalışırken midem açlıktan gurulduyordu. Gerçek değil gibi görünüyordu. Hiç bitmeyen bir varoluş mücadelesi gibiydi. "Tıp okumak böyle mi hissettiriyor?”sorusunu kendime sıkça soruyordum.

  dfdf2.jpg

Kendime sadece iyi notlar almak için ders çalışmadığımı söyledim. Fotoğraf: Isa Hamdona

Keder, açlık ve vatan hasreti sürekli yoldaşım oldu. Karmaşık materyallerle dolu sayfaları çevirirken gözyaşlarımı tutamadım, ailemin benim bilgim olmadan katledilmiş olabileceği korkusunu yaşadım. İletişim ağının bozulması veya elektrik kesintileri nedeniyle bazen günlerce onlarla iletişime geçemedim. En sinir bozucu zamanlar, ağın kapalı olduğunu belirten uyarılar aldığım zamanlardı. O zamanlar kapalı bir odaya hapsolmuş gibi hissettim, haber yoktu.

Yine de hayat durmadı. Sınavlar geldi. Bir yığın ödev vardı. Kiranın vadesi gelmişti. Başka seçeneğim olmadığı için direndim. Kendime sadece iyi notlar almak için çalışmadığımı söyledim. Bu acıyı anlamlandırmayı öğreniyordum - ailemin gurur duyacağı bir doktor olmak ve bir gün beyaz önlüğümün içinde durup “Başardık” diyebilmek için. Çöküntü anlarında duaya yöneliyorum. Defterime kısa düşünceler yazıyorum; bazıları kendime teselli sözcükleri, diğerleri aileme umut mesajları, sanki onlara sınırların engelleyemediği ve savaşların susturamadığı bir sevgi gönderiyormuşum gibi. Şöyle yazıyorum: "Bir gün, Gazze'ye korkak bir öğrenci olarak değil, iyileştirebilen bir doktor olarak döneceğim; en azından biraz. "Önümüzdeki ay dördüncü sınıf final sınavlarımı tamamlayacağım ve ardından tıp fakültesinin beşinci yılına başlayacağım ve ardından iki yıllık bir staj yapacağım.

Daha dün, Allah babamı korudu. İşgal askerleri gittikten sonra, evimizin ne durumda olduğunu görmek için kuzeye yöneldi, ancak oraya vardığında yakınına bir top mermisi düştü. Yine de Allah’a şükürler olsun ki korundu.

Şimdi geriye dönüp baktığımda, savaşın ağırlığını tıp okumanın baskısından ayırmak zor. İkisi birleşerek uzun, acı verici bir sabır ve dayanıklılık sınavına dönüştü. Ama bu kaosun ortasında, sahip olduğumu hiç bilmediğim bir güç buldum.

 

*İsa Hamdona şu anda Mısır'da uluslararası bir programa kayıtlı Gazzeli bir tıp öğrencisi. Tıbbi konuları öğrenme konusunda tutkulu olan Hamdona'nın hedefi beyin cerrahisi uzmanı olmak ve eğitimine Amerika Birleşik Devletleri'nde devam etmek.

“Yazmaya ve fotoğraf çekmeye bayılıyorum” diyor.

HABERE YORUM KAT