1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Endonezya'nın İsrail'in Katar'a saldırısına ilişkin tutumu
Endonezya'nın İsrail'in Katar'a saldırısına ilişkin tutumu

Endonezya'nın İsrail'in Katar'a saldırısına ilişkin tutumu

Müttefiklerin hiçbir sonuçla karşılaşmadan bombalandığı bir dünya, Endonezya'nın — ya da adalete bağlı herhangi bir ulusun — kabul edebileceği bir dünya değildir.

15 Eylül 2025 Pazartesi 22:33A+A-

Dr. Muhammad Zulfikar Rakhmat’ın Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Bu hafta İsrail füzeleri Doha'da bir binayı vurarak birkaç Hamas üyesini ve bir Katar güvenlik görevlisini öldürdüğünde, patlamaların yankısı Körfez'in çok ötesine ulaştı. Patlamalar Cakarta'da bile duyuldu.

Endonezya Dışişleri Bakanlığı, bu eşi görülmemiş saldırıyı kınayan ilk kurumlardan biri oldu ve saldırıyı “BM Şartı dâhil uluslararası hukukun ciddi bir ihlali, Katar'ın egemenliğinin ihlali ve bölgesel güvenlik ve barışa yönelik ciddi bir tehdit” olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani'yi arayarak ülkenin durumunu sordu. Kısa süre sonra Endonezyalı yetkililer, Prabowo'nun bu konuyu yaklaşan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda gündeme getireceğini duyurdu.

Dünyanın en büyük Müslüman çoğunluklu demokrasisi olan Endonezya için Doha saldırısı tehlikeli bir ders verdi: İbrahim Anlaşmaları kapsamında diğer Körfez monarşilerinin izlediği İsrail ile normalleşme, İsrail egemenliğe saygı göstermediğinde ve Washington onu sorumlu tutmayı reddettiğinde istikrar sağlayamaz.

Başbakan Binyamin Netanyahu açık sözlüydü! “Katar ve teröristlere sığınak sağlayan tüm ülkelere sesleniyorum,” dedi, “ya onları sınır dışı edin ya da adalete teslim edin. Çünkü yapmazsanız, biz yapacağız.” Sözleri, Amerika'nın 11 Eylül sonrası Afganistan'a karşı başlattığı savaşı anımsattı. Ancak bu benzetme yanıltıcıdır. Taliban düşman bir rejimdi. Katar ise ABD'nin müttefiki ve Pentagon'un Orta Doğu'daki en büyük tesisi olan El-Udeyd Hava Üssü'nün bulunduğu ülke. Doha, Washington'un talebi ve yakın zamana kadar İsrail'in sessiz onayıyla Hamas ile dolaylı müzakereleri kolaylaştıran bir arabulucu rolü üstlendi.

Bu düzenleme, Netanyahu'nun maksimalist stratejisiyle çeliştiği anda sona erdi. Katar'ın, Başkan Trump'ın ısrarıyla ve Gazze'de kalan 48 İsrailli rehinenin bir kısmını kurtarmak amacıyla yeni bir ateşkes için arabuluculuk yapma çabaları, kelimenin tam anlamıyla havaya uçtu. Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman Al Thani'nin ifadesiyle, İsrail'in saldırısı bir anlaşma için “her türlü umudu yok etti” ve “devlet terörizmi” anlamına geliyordu.

Katar başbakanı, saldırının cevapsız kalmaması gerektiğini vurgulayarak, CNN'e verdiği röportajda bölge hükümetlerinin halihazırda koordineli bir yanıt üzerinde çalıştıklarını belirtti. Böyle bir hamlenin tam olarak nasıl şekilleneceği, özellikle Körfez ülkeleri arasındaki genellikle kırılgan dinamikler göz önüne alındığında, hala belirsiz. Yine de Endonezya, uzun süredir savunduğu egemenlik, uluslararası hukuk ve bölgesel düzen ilkeleriyle uyumlu olarak, bu çabayı desteklemek ve ona uyum sağlamak için her türlü nedene sahiptir.

Washington'un tepkisi çok anlamlıydı. Hazırlıksız yakalanan Beyaz Saray, Doha'ya hiçbir rol oynamadığını garanti etmek için acele etti. Genellikle Netanyahu'yu savunmaya hevesli olan Trump, saldırının “İsrail veya Amerika'nın hedeflerine hizmet etmediğini” söyleyerek çok hafif bir eleştiri yaptı. Ancak Washington, gerçek bir kınama yapmaktan, hele ki sonuçlar doğurmaktan çok uzak durdu. Mesaj çok açıktı: İsrail, Amerikan güçlerini barındıran bir ABD müttefikini bombalayabilir ve ABD yine de onu sorumluluktan koruyacaktır.

Bu manzarayı izleyen Endonezya liderleri, bariz bir sonuca vardılar: ABD'nin desteği, İsrail'in cezasız hareket etme özgürlüğü hissetmesini sağlıyor. Amerika'nın vazgeçilmez ortağı Katar bile herhangi bir tepki görmeden vurulabiliyorsa, normalleşmenin koruma veya barış getireceğine güvenen diğerleri için ne umut kalır?

Cakarta için bu olay, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini uzun süredir reddetmesinin ne kadar akıllıca olduğunu bir kez daha teyit ediyor. Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri veya Fas'ın aksine, Endonezya dış politikasını taktiksel pazarlıklara değil, adalet, hesap verebilirlik ve ezilenlerle dayanışma ilkelerine dayandırıyor.

Prabowo, bu konuyu egemenlik ve uluslararası hukuk açısından ele almıştır — geniş bir takımadalar üzerinde kendi toprak bütünlüğünü kıskançlıkla koruyan bir ülke için doğal bir tutumdur. Cakarta'da, sömürge egemenliğinin hatırası ve Bandung Konferansı'nın mirası hala dış politikayı şekillendirmektedir. Endonezyalılar, İsrail bugün Katar'ın egemenliğini ihlal edebiliyorsa, yarın kendi politikalarına karşı çıkmaya cesaret eden diğer ülkelere karşı benzer eylemlerin yapılmasını neyin engelleyeceğini soruyorlar.

Ancak yargılanan sadece İsrail değil. Washington, BM'de İsrail'i koruyarak ve müttefiklerine karşı bile eylemlerini mazur göstererek, uluslararası hukukun seçici bir şekilde uygulanmasını sağlıyor. ABD, Rusya'nın Ukrayna'nın egemenliğine yönelik saldırısını haklı olarak kınarken, İsrail'in Gazze'ye ve şimdi de Katar'a yönelik saldırılarına göz yumuyor. Endonezya da dâhil olmak üzere Küresel Güney için bu tür çifte standartlar, kurallara dayalı düzene olan güveni zedeliyor.

Gazze soykırımının başlamasından yaklaşık iki yıl sonra, 64.000'den fazla Filistinli öldürüldü ve insani kayıplar şaşırtıcı boyutlara ulaştı. Bu kampanya Hamas'ı zayıflatmak yerine, Müslüman dünyasında hem İsrail hem de Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı öfkeyi daha da körükledi. İsrail'in içinde bile, rehinelerin aileleri Doha saldırısının sevdiklerinin serbest bırakılmasına dair kalan tüm umutları yok ettiğinden dolayı umutsuzluğa kapıldı.

Endonezya, pasif bir gözlemci olarak değil, itidal çağrısı yapan aktif bir ses olarak konumlandı. Cakarta, BM Güvenlik Konseyi'ni kararlı bir şekilde harekete geçmeye çağırarak, uzun süredir savunduğu ilkeler etrafında Küresel Güney'i bir araya getirmeye çalışıyor: egemenlik, saldırganlık yapmama ve işgal altındaki halkların onuru. Prabowo'nun yardımcıları, Prabowo'nun yaklaşan BM konuşmasında tam da bunu vurgulayacağını belirtiyor. Katar'ın kolektif bölgesel tepki çağrısını desteklemek, Endonezya'yı bu ilkelerle uyumlu hale getirecek ve Güneydoğu Asya'nın ötesinde liderlik rolünü güçlendirecektir.

Cakarta için Doha'dan çıkarılacak ders açıktır. Bir taraf egemenliğe saygı göstermeyi reddettiğinde ve süper güç patronu hesap verebilirliği uygulamayı reddettiğinde normalleşme başarılı olamaz. Katar'ın arabuluculuğu, yalnızca İsrail'in dar amaçlarına hizmet ettiğinde tolere edildi. Netanyahu'nun stratejisini tehdit ettiği anda, hava saldırılarıyla yok edildi ve Washington görmezden geldi.

Endonezya bunu bir ibret hikâyesi olarak görmelidir. Barış, cezasızlık üzerine kurulamaz. Müttefiklerin hiçbir sonuçla karşılaşmadan bombalandığı bir dünya, Endonezya'nın — ya da adalete bağlı herhangi bir ulusun — kabul edebileceği bir dünya değildir.

 

* Dr. Muhammad Zulfikar Rakhmat, Cakarta'daki Ekonomi ve Hukuk Araştırmaları Merkezi'nde (CELIOS) Endonezya-MENA Masası Direktörü ve Singapur Ulusal Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsü'nde Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaktadır. On yılı aşkın bir süre Orta Doğu'da yaşayıp seyahat eden Dr. Rakhmat, Katar Üniversitesi'nden Uluslararası İlişkiler alanında lisans derecesi almıştır. Daha sonra Manchester Üniversitesi'nde Uluslararası Siyaset alanında yüksek lisans ve Siyaset alanında doktora derecesini tamamlamıştır.

HABERE YORUM KAT