
Diyarbakır'da "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı" düzenlendi
Diyarbakır'da düzenlenen "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nda önemli tespitlerde bulunan ulema, siyasetçi ve yazarlar, farklı coğrafyalarda yaşayan Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin verilmesi gerektiğini belirttiler.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, "Kürt sorununun çözümü için atılması gereken pek çok adım, yapılması gereken çok iş var. Ama öncelikle kardeşlik ikliminin onarılması gerekiyor. Irkçılık-milliyetçilik sorununun aşılabilmesi kardeşlik zemininin yeniden ve sağlam temeller üzerinde tesisini gerektiriyor." dedi.
Çalıştayın ikinci oturumunda Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, "Kürt sorununa çözüm arayışı ve kardeşlik ikliminin yeniden tesisi" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Kaya, Batı menşeli ulusçuluk anlayışının İslam coğrafyasında yaygınlık kazanmasının ve egemen ideoloji haline gelmesinin yüzlerce yıllık kardeşlik ikliminin tarumar edilmesine yol açtığını söyledi.
Yeni bir toplum ve devlet inşasına yönelik çabaların laik ulus devlet anlayışı çerçevesinde şekillenirken İslami kimliğin açık bir savaşın ve düşmanlığın hedefi haline geldiğini belirten Kaya, "Laik temelde bir ulus devlet inşasına girişen yeni yönetici kadrolar homojen bir toplum üretme adına farklılıkları yok saymayı, asimilasyonu dayatmış, uyguladıkları politikalarla kardeşlik, adalet, merhamet duygularını tahrip etmiştir." dedi.
Kardeşlik atmosferinin hem sistem hem de PKK ve uzantıları tarafından derinden tahrip edildiğini ifade eden Kaya, "Kemalist devlet bir yandan kardeşiz deyip diğer yandan hem de inatla inkar etti. İnsanları hem kendi özlerine, hem de birbirlerine yabancılaştırdı. Öte yandan buna tepki gösteren Kürt milliyetçi hareketi de bir yandan halkların ayrışmasına yol açacak yoğun eylemler sergiledi. Dolayısıyla ortaya bir enkaz çıktı. Mevcut tahribatın büyüklüğünün köklü ve ciddi bir tamiratı gerektirdiği açıktır." ifadelerini kullandı.
Kaya, şöyle devam etti:
"Kürt sorununun çözümü için atılması gereken pek çok adım, yapılması gereken çok iş var. Ama öncelikle kardeşlik ikliminin onarılması gerekiyor. Gelinen aşamada soyut uzlaşma, barış, kucaklaşma söylemleri bir şey ifade etmiyor. Laik-ulusçuluk anlayışlarıyla bir hayli kirlenmiş zihinler ve tutumlarla-gerçek manada bir kardeşlik İklimi ve pratiğinin tesis edilmesi mümkün olamaz. Irkçılık-milliyetçilik sorununun aşılabilmesi kardeşlik zemininin yeniden ve sağlam temeller üzerinde tesisini gerektiriyor.
Kuşkusuz kardeşlik soyut bir kavram değil, bir duygudur, bilinçtir, hayat tarzıdır. Somut bir temele oturmaktadır ve bu da ancak İslam ile İslami bir zeminin inşasıyla, geliştirilmesiyle, yaygınlaştırılmasıyla mümkündür. Haksızlıkların reddedilmesi, şiddetin haklı kılınmaması ancak bu zeminde inşa edilecek bir kardeşlik iklimiyle mümkün olacaktır.
Kanı durduracak her adımı önemsemeliyiz, desteklemeliyiz. Mamafih cahili kirliliklerden arındırılmamış anlayışların gölgesinde nihai manada bir barışın hayal olduğunu unutmadan! Adaletin ve kardeşliğin ancak vahiy zemininde inşa edilebileceğini haykırmak vazifemizdir!"
"Kendimiz için istediğimizi, kardeşimiz için de istediğimiz' zaman sıkıntı biter"
Çözüm için kardeşlik hukukunun öne çıkarılması, adalet ekseninde bulunulması gerektiğini vurgulayan Kaya, "Bunun içinse içinde yaşadığımız devletin tanımdan pratiğe her alanda etnik temelli bir yapılanma olmaktan kurtarılıp, adalet ve hakkaniyet temelinde kuşatıcı bir kimliğe kavuşturulması şarttır. Aynı şekilde Ortadoğu'daki tüm devletler de etnik kimlikli devletler olmaktan kurtulmalı, bu cahili anlayıştan arındırılmalıdır. Bu coğrafyada yaşayan herkesin kendisine ait hissedebileceği, hiç kimsenin kendisini imtiyazlı algılayamayacağı, yine hiç kimsenin kendisini yabancı, mağdur, 2. sınıf hissetmeyeceği bir zemin inşa edilmelidir. Kısacası Resulullah'ın (Sallallahu Aleyhi Vesellem) da buyurduğu gibi 'Kendimiz için istediğimizi, kardeşimiz için de istediğimiz' zaman sıkıntı biter, sorunu çözeriz." değerlendirmesinde bulundu.
“Kürt meselesini, Kürt Toplumunun bütün katmanlarının katılımı ile geniş bir müzakere zeminde ele alınmalı”
Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir, Çalıştay'da yaptığı konuşmada, "Kürt meselesinin meşru muhatabı başta bölge halkı olmak üzere Türkiye ve bölgesinde yaşayan bütün Kürtlerdir." diyen Tekdemir "Bizler Diyarbakır İslami sivil toplum kuruluşları olarak Kürt meselesini, Kürt Toplumunun bütün katmanlarının katılımı ile geniş bir müzakere zemininde İslami ve insani haklar temelinde ele alınması gereken bir mesele olarak görüyoruz. Kürt meselesini PKK ve silah sorununa indirgeyen, bütün Kürtleri temsil gücüne salt PKK ve DEM’i çıkaran; PKK’nın ve DEM’in hakimiyet hırsını kamçılayacak şekilde yürütülecek tek kutuplu bir müzakere süreci eksik ve kusurlu olacaktır." ifadelerini kullandı.
“Müslümanlar arasında iman ve İslam kardeşliğinin tesis edilmeli”
Bediüzzaman Said-i Nursi'nin yeğeni Sabri Okur ise konuşmasında Üstad'ın Kürt meselesine dair değerlendirmelerine yer verdi.
Siyonist işgal rejiminin Gazze'ye yönelik saldırılarına değinen Okur, saldırılara karşı Müslümanlar arasında iman ve İslam kardeşliğinin tesis edilmesi gerektiğini, bu şekilde küffarın hücumuna karşı konulabileceğini vurguladı.
“İnsanlığın kurtuluşu İslam ile olacaktır”
İTTİHAD-UL ULEMA üyesi Mehmet Beşir Varol ise konuşmasında "Biz inanıyoruz ki insanlığın kurtuluşu İslam ile olacaktır. Allah-u Teala'nın dünyaya gönderdiği bütün peygamberler, mazlumlar için mücadele etmiştir." dedi.
"Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem de bütün dünya mazlum ve mustazaflarının kurtuluşu için mücadele etmiştir" diyen Varol, bir Müslümanın bir kavmi tanımaması durumunda hem kendine hem o kavme hem de dinine zulmettiğini belirtti.
"Kürtlerin kaderi Kandil'den gelecek birkaç mektuba bağlı değildir"
25 ve 26'ncı Dönem Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu ise Kürt meselesinin bugüne kadar birçok merhaleden geçtiğini, bir İngiliz ile bir Fransız'ın Kürt coğrafyasını dörde bölmesinin yansımalarının bugüne kadar devam ettiğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan Kürtlerin yaklaşık 200 yıldır var olma mücadelesi verdiklerini belirten Miroğlu, gelinen noktanın ise çok iç açıcı olmadığını söyledi.
Kürtlerin bir kısmının bugün vekalet savaşı yürüttüğünü belirten Miroğlu, özellikle Baas rejiminin devrilmesi ve siyonist işgal rejiminin Gazze'deki soykırımının ardından bölgede hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade etti.
Türklerin de Kürtlerin de her şeye hazırlıklı olması gerektiğini belirten Miroğlu, "Kürtlerin kaderi Kandil'den gelecek birkaç mektuba bağlı değildir." şeklinde konuştu.
“Yeni anayasada Kürtçe eğitim sistemi ve Kürtçenin resmi dil olmalı”
Siyasetçi ve Yazar Altan Tan ise Kürt meselesinin 200 yıllık bir mesele olduğunu belirtti.
Osmanlı Devleti dağıldıktan sonra hiçbir kavmin ve milletin mesut ve bahtiyar olamadığını ifade eden Tan, Türkiye'deki Müslümanların önünde bugün yeni ufuklar olduğunu, yüzyıl önce dağıtılan bu coğrafyanın tekrar toparlanabilme şansı yakaladığını ifade etti.
Ortadoğu'da bugün Avrupa Birliği benzeri bir birlik kurulabileceğini ifade eden Tan, bunun da eğer Kürt sorununu halledebilirse merkezinin Türkiye olabileceğini vurguladı.
Türkiye'de yapılacak yeni anayasada Kürtçe eğitim sistemi ve Kürtçenin resmi dil olması gerektiğini belirten Tan, Türk ve Kürt Müslümanların bu süreçte aktif olması gerektiğini aktardı.
“Kürt sorununun en önemli nedeni ırkçılıktır”
Alim, Düşünür, Uluslararası Müslüman Alimler Derneği Başkanı Abdulvahab Ekinci ise "Bugün Kürt sorunu varsa bunun bir de sebebi var. Bunun en önemli nedeni de ırkçılıktır." dedi.
Osmanlıların yıkılması ile beraber cetvelle çizilen haritaların ardından tüm ümmetin mağdur olduğunu belirten Ekinci, Kürtlerin ise özellikle mağdur edildiğini vurguladı.
Birlik ve beraberlik için başta salonda bulunanlar olmak üzere herkese büyük görevler düştüğünü belirten Ekinci, temennisinin konuşmalardan ziyade söylenenlerin pratiğe dökülmesi olduğunu ifade etti.
“Bu mesele Kürtlerin bütün unsurları, renklilikleri ve çeşitlilikleri zemininde konuşulabilmeli”
Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ise "Bu meseleyi tek bir parti, tekbir örgüt ya da yapılar etrafında değil Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşları gibi Kürtlerin bütün unsurları, renklilikleri ve çeşitlilikleri zemininde konuşulabilmenin önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.
Ekmen, sözlerine şöyle devam etti:
"Başta Türkiye olmak üzere tıpkı bugün Irak'ta olduğu gibi Suriye'de ya da İran'da olduğu gibi Kürtlerin içinde bulundukları ülkede yönetimden alacakları herhangi bir payın Türkiye için bir risk ve tehdit oluşturmadığını, bunun da en büyük emsalinin Irak Kürdistan Federal Bölgesel Yönetimi ile Türkiye arasındaki ilişkiler olduğunu şüphesiz anlatmaya çalışacağız. Buradan çıkacak bildirgenin başta devleti yöneten AK Parti siyaseti ve ittifak siyaseti olmak üzere Türkiye'nin medyasında hâkim bir şekilde görünür olan bütün fikir adamlarına, kanaat önderlerine ve medya organlarına ziyaret yoluyla anlatılması ve bu ortak iknanın ve ortak toplumsal rızanın üretiminde ciddi bir inisiyatif alınmasının hayırlı olacağını düşündüğümü ifade etmek istiyorum."
“Kürt meselesi 150-200 yıllık mesele ama Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte resmiyet kazanmış bir sorun”
Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise konuşmasında "Kürt meselesi az önce vurgulandı, 100-150-200 yıllık bir mesele. Belki biz bugün son 100 yılını konuşacağız. Yani Cumhuriyet ile birlikte başlayan kısmını konuşmaya ve çözmeye çalışacağız. 150-200 yıllık mesele ama Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte resmiyet kazanmış bir sorun." dedi.
"Bu uğurda da Kürtler en büyük sıkıntıyı yaşadı." diyen Ensarioğlu "2005 yılından sonra Kürt sorununun çözümü için çok sayıda adım atıldığını belirtti.
Kürtler ile Türklerin yaklaşık 1000 yıldır kardeş olduğunu belirten Ensarioğlu, Ortadoğu'da yaşanan yeni gelişmelere bakarak Türkiye'nin kendi evinin içini yeniden dizayn etmesi gerektiğini ifade etti.
Kürtlerle doğru temelde yeni bir ittifak kurulmasının elzem olduğunu belirten Ensarioğlu "İnşallah bu yeni dönem buna vesile olur." dedi.
HABERE YORUM KAT