1. YAZARLAR

  2. Bejan Matur

  3. Darbenin haysiyeti
Bejan Matur

Bejan Matur

Yazarın Tüm Yazıları >

Darbenin haysiyeti

27 Ocak 2010 Çarşamba 06:37A+A-

Artık darbe yapmanın dünyada da bir haysiyeti kalmadı! Bugün Doğu Timor'da bile asker darbe yapmaya kalktığında ciddi tepkiyle karşılaşıyor.

Üstelik bu tepki sadece içeriden değil, dışarıdan da geliyor. Düşünsenize haberleri dinliyorsunuz Pasifik Okyanusu'nun adını hiç duymadığınız bir ülkesi darbeyle uyanmış. Belki de ilk kez adını darbeyle duyuran o adanın halkıyla anında bir duygudaşlık olmuyor mu sizde de? Çoğumuzun zihninde canlanan görüntü asker postallarının sesine eşlik eden acılardır; işkenceler, haksız, sonu belirsiz gözaltılar, idamlar, kanunsuzluklar.

Bir ülkenin renklerinin çalınması demek darbe. Haki, renksiz bir koyuluğa mahkum edilmesi. O tekdüzelikte hayat bulduğunu düşünen küçük bir grubun iktidar hırsı uğruna hayata kastedilmesi demek.

Balyoz darbe planı ile ortaya çıkan ve dün Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasıyla taçlanan gelişmeler şunu gösteriyor; Türkiye'de asker için darbe yapmak bir ihtimal olmaktan çıksa bile, bazı siviller için hâlâ bir kapı, bir çare!

Medyanın, siyasetin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının tavrına bir bakın. Askerden daha kralcı ve üniformalı görünmüyor mu size de? Balyoz darbe planının satır aralarına gizlenmiş olan bu üniformalı siviller, darbe eylemlerinde en az asker kadar önemli fonksiyon üstleniyorlar. Balyoz planında muğlak bırakılan bölümlere dikkatlice bakarsanız, bu dediğim daha iyi anlaşılır.

Planda muğlak bırakılan, özet geçilen bölümler aslında en önemli kısımlar; kamuoyu oluşturma, toplumu darbeye hazırlama, kitlesel destek sağlama gibi unsurlar özet geçilen eylemlerin hedefi. İşbirliği yapılacak gazetecilerin nasıl, ne zaman ve hangi birimler tarafından kullanılacağı, STK'lardan hangi ekiplerin, nasıl yararlanacağı, üniversitelerle birlikte yapılacak eylemleri kimlerin koordine edeceği, internet üzerinden kampanyaların nasıl ve kimler tarafından şekillendirileceği konusu belirsiz.

Bu belirsizlik herhalde askerin sivile olan güveninden kaynaklanıyor! Asker, darbe konusunda kendisine destek verecek sivillerin sayısının az olmadığını bildiği için bu kadar rahat belki de. Asker misyonunu layıkıyla yerine getirecek milyonlarca sivil var çünkü.

Bu gizli üniformalılık durumu yeni de değil. Cumhuriyet, asker kuşaklar yetiştirdi. Öğretmeninden başlayarak, en sivil görünümlü STK'ya kadar her kurum bir kışla oldu. Ergenekon davasında da siyasilerin elini bağlayan aynı zihniyetti. Hükümet Ergenekon'da hiç hesapta olmayan bir muhalefet buldu karşısında. O kadar kirli ilişkinin, silahın ortalığa saçıldığı bir davaya şüpheyle bakan güçlü, aktif bir muhalefetti bu.

O halde her şeyi yeniden düşünmenin, tartmanın zamanı gelmiş olmalı. Türkiye'de sivil askerleşmişse, ki cumhuriyet kuşaklarının çoğu buna denk düşer, nasıl bir toplumsal mutabakat sağlanacak?

Bugün CHP'ye oy veren herhangi bir yaşlıya 'Ülkenin hali nicedir?' diye sorun. Size hiç düşünmeden 'kızım, oğlum asker susturulmuş, hukuk susturulmuş' cevabını verecektir. Bütün iyi niyetiyle destek verdiği yapının aslında normal olmayana denk düştüğünü bilmeyen yüz binler, milyonlar ülkesi burası. Askerin, hukukun görev alanının ne olduğuna dair bir bilgi yok çünkü. Askerin kışlasına çekilmesi gerektiği, hukukun ancak görev alanı içinde açıklama yapmaya yetkili olduğu bilinmiyor. Siyasetin alanının siyasete bırakılması gerektiği bir üst değer olarak öğretilmemiş, benimsenmemiş.

Önümüzde bir fırsat var. İktidar partisinin önünde de bir fırsat bu; son darbe planının detayları ve dile getirilmeyen muğlak kısımları sivil-asker ilişkilerinin olması gereken standartlara kavuşturulması için bir yol haritası niteliğinde. Askerin iç siyaset alanını dizayn etme hevesine son vermek için hükümetin çok sağlam durması gerekiyor. Böylece belki iktidarı elde tutmanın aracı olarak silahı, postalı, kışlayı gören bir kısım sivile de model olurlar.'

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT