
Cennetteki çadır
Kuran'ı ezberlemek, ister güzel bir camide ister, savaşın tahrip ettiği bir çadırda olsun, mutluluk verici bir iştir.
We Are Not Numbers’da yayınlanan yazıyı Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Ailem Kuran'ı çok severdi ve beni her zaman ezberlemem için teşvik ederdi. 4 yaşındayken, onların bu mübarek Kitab’ı okumasını dinlerdim.
Okuldan eve döndüğümde, okul çantamı masanın üzerine koyar ve annemin "Hadi, üniformanı çıkar ve cami kıyafetlerini giy, böylece Kuran'ı ezberlemeye gidebilirsin. Sen benim güzel, zeki kızımsın ve Kuran'ı ezberleyerek anne babanın cennete girmesine yardım edeceksin."
Okuldan eve uzun bir yürüyüşten sonra yüzümdeki ter henüz kurumamıştı, ama cami kıyafetlerimi giyip camiye doğru yürüdüm. Sıcak güneşin altında yürürken, elimde mübarek Kuran'ı tutuyordum.
Sonunda, büyük taş duvarları ve gökyüzünü kucaklayan mavi kubbesi ile güzel camiye vardım. Kocaman kapısı unutulmazdı. Camiye girer girmez, Kur’an öğretmenim bana sarıldı, yanağımı öptü ve şefkatle, “Seçkin öğrencim bugün çok şey ezberlemeye geldi” dedi. O, diğer öğrencilerin ve Kur’an sınav komitesinin önünde beni her zaman cesaretlendirirdi.

Mavi kubbeli Abdullah Azzam Camii, yıkılmadan önce.
Öğretmenimin sözleri beni motive etti. Kimsenin dikkatimi dağıtmaması için köşede tek başıma otururdum. Çocukluğumda tek dayanağım olarak gördüğüm caminin duvarına yaslanırdım. Gözlerimi Kuran'daki kelimelere dikip ezberlemeye başlardım. Arkadaşlarım ve ben, susuzluğumuzu gidermek için buz gibi su içmek için mola vermek istediğimizi söylerdik. Sıcakta serinlemek için yüzümüzü ve ellerimizi yıkardık. Sonra birbirimize su serperdik. Bu büyük güzel camide Kuran'ın eşliğindeydim. Cennetteymiş gibi, en güzel duyguydu.
Müezzin öğlen namazı için ezan okuduğunda camideysek, cemaat ve öğretmenlerle birlikte namaz kılardık. Sonra oturup din, namaz ve ibadetle ilgili dersleri dinlerdik.
Dersin sonunda öğretmen, anladığımızdan emin olmak için sorular sorardı. Her soruya cevap verdiğimde öğretmen bana sarılır ve şeker verirdi. Günün sonunda camiden ayrılmak istemiyordum. Orayı çok seviyordum. Orası benim ilham kaynağım, sığınağım ve ikinci evimdi.
Eve geldiğimde, annem ve babam beni öper ve istediğim her şeyi almam için bana para verirlerdi. Babam Kur’an'ı ezberlediğim için benimle gurur duyuyor ve kardeşlerimin önünde beni övüyordu. Kur’an'ın tamamını ezberlemem için beni teşvik etmek amacıyla bana hediyeler verirdi.
14 yaşında, zorlu bir yolculuğun ardından nihayet Kur’an'ın tamamını ezberlemiştim. Bu, Allah'ın bana ve sevgili aileme verdiği bir armağandı. Onlara, kıyamet gününde takmaları için bir onur tacı vermiştim. Hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. Kur’an’ı ezberlediğim için tüm camide dua ettim. Herkes beni kucakladı ve onurlandırdı. Cami müdürü bana üzerinde adım yazılı cam bir kupa verdi.
Kuran'ı ezberledikten sonra, bilgimi pekiştirmek için ‘Tathbit’ adlı günlük tekrar gruplarına katıldım. Hayatımda bir daha böyle mutluluk dolu anlar yaşayamayabilirim. Kur’an'la geçirdiğim her an altın değerindeydi ve her dakika çok güzeldi.
7 Ekim 2023'ten beri her şey değişti.
Anılarımızı barındıran tüm yerler yıkıldı. Ocak 2024'te camimiz bombalandı. Patlamanın sesi çocukluk hayallerimi uçurdu. Anılarım duman sütunları gibi yükseldi. Sanki hiç var olmamışlar gibi yere dağıldılar.
O günden beri, ahşap ve naylondan yapılmış bir çadırda Kur’an'ı tekrarlıyor ve ezberliyorum. Remal mahallesindeki bu çadır, acı çekmenin gerçek anlamını yansıtıyor.
Nefes alacak kadar bile hava yok. Aşırı kalabalık çadırın içinde yan yana oturuyoruz. Yoğun sıcaklık ve yorgunluktan yüzlerimiz terliyor. Birçok öğrencinin çıkardığı gürültü, ezberlemeyi ve tekrarlamayı zorlaştırıyor.
Her gün bazı Kur’an ayetlerini ezberlememiz gerekiyor. Sınav günlerinde, sadece öğretmen ve öğrenci çadırın içinde kalabildiğinden, güneşin altında çadırın dışında duruyoruz. Sıcaklık bizi o kadar yoruyor ki, ezberlediğimiz şeyleri unutuyoruz. Kış günlerinde soğuk kemiklerimize işliyor. Kuvvetli rüzgâr veya yağmur olduğunda çadır yıkılıyor ve yeniden kurmamız gerekiyor. Bazen Kur’an'ın sayfaları zarar görüyor.
Buna rağmen öğretmenlerimiz bizi pes etmememiz için cesaretlendiriyorlar. Her sınavdan sonra küçük bir parti düzenleyip sertifikalar ve küçük hediyeler dağıtıyorlar. Korkunç bir yıkımın ortasında yaşayan öğrencilerini cesaretlendirmek için yapabilecekleri tek şey bu.
Hâlâ Kur’an'daki ayetleri ezberliyor ve tekrar ediyorum, bu benim hayatımın en önemli önceliği. Hiçbir şey beni hayalimi gerçekleştirmekten alıkoyamaz; ne rüzgâr, ne sıcak, ne de çektiğim acılar ve keder. Zayıf çadır, cennetteki bir yer gibidir. Kuran'ın ışığına tutunmayı seçiyorum. Bu mübarek kitaba olan sevgim bana teselli veriyor ve kararlı kalmama yardımcı oluyor.








HABERE YORUM KAT