Anayasa'daki değişiklikler gerçekten de Türkiye için çok tarihî kararlar olacak. Ülkenin oligarşik bürokrasiden demokratik bir rejime dönüşmesi bakımından düzenlemeler bir milat bile sayılabilir.

Ancak Türkiye'nin; parti kapatma ile HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla ilgili değişiklikleri konuştuğu bugünleri sakin atlatması beklenmiyordu zaten. Ortalığın toz duman olması, herkesin maskelerini takınması için zemin hazırlanması gerekiyordu!

Evet tam zamanında gelen bir yumruk!.. Böyle bir 'tertip' bekleniyordu. Aslında art arda mayın patlamaları da olabilirdi belki ama o şekilde yapılacak provokatif eylemler deşifre edildiği için böyle bir saldırı da faydalı olabilirdi! Hatırlayacaksınız, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ardı arkası kesilmez mayın saldırıları yaşanmıştı. Yurdun muhtelif bölgelerine her gün beş on şehit cenazesi gidiyor, kin ve nefretin üzerine kin ve nefret ekiliyordu. Yani akılları sıra seve seve bu ülkeyi böldüreceklerdi. Ama bu tarz eylemler çok açık bir şekilde deşifre oldu. Ancak statükonun her zaman bir 'B planı' vardır.

Bunun bir provokasyon olduğunu, Yılmaz Özdil'in yazısından bile anlamak mümkün. Özdil, 'yumruk atanın ellerine sağlık' demeye getiriyor. Özetle şunları yazıyor: "Yumruğunu "adaletin tokmağı" yerine koyup, Ahmet Türk'ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu... Çünkü, teröristi meşru hale getiren "açılım" saçmalığı, sadece bir tarafta değil, öbür tarafta da "eşkıyayı kahraman" yapmaya başladı.'' Yılmaz Özdil'in son aylarda durduğu yere bakınca 'evet' diyor insan; "Bu yumruk hakikaten provokasyon olsun diye atılmış."

Anayasa tartışmalarında en çok dikkat kesilmemiz gereken yer de burası... Statükoya karşıymış gibi durup da, onun değişmesine şiddetle itiraz edenlerin nasıl bir tavır alacağına bakılmalı. Mesela MHP'nin karşı çıkarken göstereceği gerekçe ile BDP'nin göstereceği gerekçenin ne olacağı bir hayli merak konusu... İşte tam bu aşamada yumruk imdada yetişti...

Cihan Veri Toplama ve Araştırma Servisi'nin Zaman Gazetesi için yaptığı ankette de görüldüğü gibi aslında toplumun yüzde 67'si yani üçte ikisi bu değişime olumlu bakıyor. Bu şu demek: MHP tabanının önemli bir kısmı ile BDP tabanının önemli bir kısmı bu değişiklikten yana tavır alıyor. Dolayısıyla, Samsun'da atılan yumruk iki parti yöneticilerini bir hayli rahatlattı. Özellikle BDP'yi yönetenler için arayıp da bulamayacakları kadar güzel bir fırsat sundu.

Bazı mihraklar, bir yumrukla kuş katliamı yapmaya kalkışıyor. Öyle ki bu saldırıya ilk tepki verenlerin, Aydın, Didim, İzmir gibi yerlerde yaşayan BDP sempatizanları olması bir hayli ilginç. Toplumsal arbedenin yaşanmasından en çok korkulan yerler en çok tepkiyi veren yerlerdi. BDP'nin bu yerlerde sempatizanlarını sokağa dökmesinin izah edilir bir yanı var mıdır sizce?

Şimdi BDP, bazı mihraklar tarafından kendisine sunulan bu malzemeyi olabildiğince sündürmeye uğraşıyor. Anayasa tartışmalarında mızıkçılığı oynaması için çok iyi bir gerekçe buldu. Bütün tabanını yumruk üzerinden yeniden kızıştırmaya, gergin tutmaya çalışıyor. Her ne kadar Ahmet Türk son derece makul ve dengeli ifadeler kullanmış, itidale ve barışa çağırmış olsa da öyle makul insanların siyaset yapmasını devletin bizzat kendisi istemiyor. Böyle olunca, BDP'nin kendi tabanına karşı sündüre sündüre kullanacağı bir malzeme altın tepside sunulmuş oluyor. Yani anlayacağınız statüko ile BDP yine doldur boşalt oynuyor.

Ama artık toplum eski düzen oyunları ve oyuncularının bir hayli farkında...

ZAMAN