
Batı Şeria'daki yardım çalışanı: 'İsrail askeri baskınlarının sesleri geceleri uykumuzu kaçırıyor'
"Batı Şeria'daki bir yardım çalışanı, İsrail işgali altında baskınlar, kısıtlı hareket ve artan şiddetin günlük terörünü paylaşıyor."
Riham Caferi’nin Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber için tercüme etti.
Genellikle sabah 6'da uyanıyorum - tabii uyumayı başarabildiysem.
İsrail askerlerinin bazen haftalarca her gece düzenli olarak baskınlar düzenlediği Beytüllahim'deki mahallemde kurşun ve göz yaşartıcı gaz sesleri her gece yaşanan bir çile. Bu dehşet verici bir durum.
Ailem, arkadaşlarım ve komşularım için sürekli endişeleniyorum. Bir komşumun ya da tanıdığım birinin bir baskının ardından keyfi olarak gözaltına alındığını öğrenmek alışıldık bir durum.
Filistin'de topluluklarımız birbirine sıkı sıkıya bağlıdır, bu nedenle her olay son derece kişiseldir.
Baskınlar 7 Ekim'den önce de yaygındı, ancak o tarihten bu yana çok daha sık ve şiddetli hale geldi.
Gazze'deki son ateşkes, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki baskınlarında yeni bir artışı tetikledi ve şu ana kadar düzinelerce kişi öldürüldü, çok sayıda kişi de tutuklandı.
Ortam boğucu ve son derece gergin. Bunun, zulmümüzün uzun hikâyesinde bir başka acımasız bölümün başlangıcı olmasından korkuyoruz.
Kısıtlı hareket
Sabah saat 7.30 ve her sabah işe gitmek bir kabusa dönüştü.
İsrail askeri kontrol noktaları, kapatılan yollar ve yeni inşa edilen kapılar Batı Şeria şehirleri arasındaki ulaşımı engelliyor.
BM'ye göre 7 Ekim'den önce bile - 188 askeri kontrol noktasını geçerek - seyahat etmemiz ciddi şekilde kısıtlanmıştı. Şimdi ise Filistin Yönetimi bu sayının 900'e çıktığını ve sadece son iki hafta içinde düzinelercesinin daha eklendiğini söylüyor.
Hareket etmek neredeyse imkânsız hale geldi. Artık her şehir kontrol noktaları ve köylerin girişlerine kurulan kapılarla çevrilmiş durumda ve bu da büyük trafik sıkışıklıklarına yol açarak insanları iş yerlerinden, okullarından ve hastanelerinden koparıyor.
Dün bir meslektaşımın evinden ofisine bir saatte gitmesi gereken yolu tamamlaması beş saatten fazla sürdü. Bu sinir bozucu ve büyük bir zaman kaybı ancak özgürlüklerimizin ve haklarımızın sistematik olarak kısıtlanmasının pek çok yolundan sadece biri.
Filistinliler kendi şehirlerinde kapana kısılmış durumda, giderek daha fazla açık hava hapishanesi hissi veren parçalanmış yerleşim bölgelerinde yaşıyorlar.
Devam eden acılar
Çalışma günüm sabah 8'de başlıyor ve genellikle Gazze'de kadınları ve kız çocuklarını desteklemek için yorulmak bilmeden çalışan meslektaşlarımız ve ortaklarımızla görüşerek geçiyor.
15 aydan uzun bir süredir insani yardım sağlamak için gece gündüz çalıştılar ve bu sırada büyük tehlikelerle karşı karşıya kaldılar, yerlerinden edildiler, travma yaşadılar ve yas tuttular.
Batı Şeria'da yaşayan bizler için Gazze'deki ateşkes kısa bir rahatlama anı oldu. Burada karşılaştığımız zorluklar ne olursa olsun, Gazze'deki kardeşlerimizin çektiği acıların yanında solda sıfır kalır.
Ancak savaşın sona ermesi onların çektiği acıların sona erdiği anlamına gelmiyor.
Oradaki Filistinliler bir yandan evlerini ve mahallelerini yeniden inşa etme gibi büyük bir görevle karşı karşıya kalırken, diğer yandan da yaşadıkları akıl almaz kayıp ve travmayı atlatmaya çalışıyorlar.
Çoğu STK gibi ActionAid'in Gazze'deki çalışmalarının büyük bir kısmı Batı Şeria'dan koordine ediliyor, zira ciddi iletişim kısıtlamaları ve lojistik zorluklar buradaki operasyonları zorlaştırıyor.
Görevimin önemli bir kısmı, dünya çapındaki gazetecilerle konuşmak, Filistinlilerin seslerinin duyulmasını sağlamak ve hem Batı Şeria hem de Gazze'deki durum hakkında haber yapmaktır.
Devam eden güvencesizlik
Sabah 11 civarında Batı Şeria'daki meslektaşlarım ve ortaklarımla buluşuyorum. Eskiden düzenli olarak yüz yüze yapılan toplantılar artık çoğunlukla internet üzerinden gerçekleşiyor - tabii gerçekleştirilebilirse.
Ne yazık ki durum o kadar öngörülemez ki ani yol kapanmaları, yeni kurulan kontrol noktaları ya da yerleşimciler ve ordunun saldırıları nedeniyle planlar sıklıkla iptal ediliyor.
Kısa mesafelere seyahat etmek bile imkânsız hale geldi. Eskiden haftada birkaç kez arabayla sadece 30 dakika mesafedeki El Halil'i ziyaret ederdim. Ama şimdi nadiren gidiyorum. Plan yapmak bizim için neredeyse imkânsız hale geldi.

El Halil'in Tel Rumeida mahallesindeki bir kontrol noktası görülüyor
Ortak kuruluşlarımızdan bazıları, 21 Ocak'tan bu yana İsrail ordusunun acımasız saldırılarında en az 25 kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı ve binlerce kişinin kaçmak zorunda kaldığı Cenin de dâhil olmak üzere Batı Şeria'nın kuzeyindeki mülteci kamplarında çalışmaktadır.
İsrail güçleri, Gazze'de uyguladıkları taktiklerin aynısını kullanarak yolları ve evleri buldozerlerle yıktı - hem de işgalci güç olarak sivilleri koruma görevlerini açıkça hiçe sayarak.
Bu baskınlar sırasında, ortak kuruluşlarımızdaki personele ulaşmak çoğu zaman imkânsızdır. İnternet ve elektriğin günlerce kesilmesi iletişimi koparıyor ve sıkıntımızı derinleştiriyor.
Ekonomik çöküş
Öğlen saat 1'de Beytüllahim'de öğle yemeği vakti bugünlerde çok farklı görünüyor.
Restoranlar, kafeler ve pazarlar ürkütücü bir sessizlik içinde. Birçok işletme ya baskın ve yerleşimci saldırılarından korktuğu için ya da insanların artık para harcamaya gücü yetmediği için kapanmış durumda. Sokaklarda daha az insan var ve okullar ve üniversiteler artık birçok dersi internet üzerinden veriyor.
7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da işsizlik ve yoksulluk arttı. Bir gecede yüz binlerce Filistinli İsrail'de çalışma iznini kaybetti.
UNCTAD'a göre işsizlik oranı neredeyse üç katına çıkarak yüzde 12,9'dan yüzde 32'ye yükseldi. Dünya Bankası kısa vadeli yoksulluk oranlarının iki kat artarak yüzde 12'den yüzde 28'e çıktığını tahmin ediyor.
İsrail hükümeti Filistinlilerin vergi gelirlerine el koyduğu için kamu sektörü çalışanlarının maaşları kesildi. Bu arada enflasyon yaklaşık yüzde 88'e yükseldi.
Ailelerin satın almaya gücü yetmediği için meyve ve sebzelerin pazar tezgâhlarında çürüdüğünü görmek alışıldık bir durum. Ekim 2023'ten bu yana sıkılaştırılan sınır kontrolleri nedeniyle gıda fiyatları hızla arttı.
Bir insani yardım kuruluşu olarak, hayatta kalma mücadelesi veren ailelerden gelen yardım taleplerinin arttığını görüyoruz. Ancak sınırlı kapasitemizle ihtiyacı olan herkese ulaşamıyoruz ve bu da bizi güçsüz hissettiriyor.
Pek çok aile büyük bir baskı altında ve yoksulluk derinleştikçe aile içi şiddet ve cinsiyete dayalı şiddet ne yazık ki artıyor.
Hiçbir yer güvenli değil
İşimi öğleden sonra 4'te bitirmem gerekiyor ama genellikle 6 ya da 7'ye kadar kalıyorum.
7 Ekim'den bu yana iş yükümüz arttı ve bizi büyük bir stres altına soktu. Ateşkesten bu yana bir yandan Gazze'deki insani yardım faaliyetlerini hızlandırırken bir yandan da yoksulluk ve şiddetin her geçen gün arttığı Batı Şeria'daki toplulukları desteklemeye devam ediyoruz.
ActionAid ile birlikte çalışan kadın örgütleri halihazırda temel gıda ve malzemelerin dağıtımını gerçekleştirmektedir. Ortak kuruluşumuz El-Avda, Gazze'nin kuzeyindeki hastanesinde hastaları tedavi etmeye ve doğum bakımı sağlamaya devam ediyor.
Ancak maddi yardım tek başına yeterli değil. Önümüzdeki günler ve haftalar boyunca ortaklarımız hayati önem taşıyan psikososyal desteği sağlamak için de yorulmadan çalışacaklar.
Saat akşam 6'yı geçiyor ve Batı Şeria'da sosyal hayat neredeyse tamamen yok olmuş durumda. Bayramlar, bayramlaşmalar, mezuniyet törenleri ve hatta düğünler neredeyse hiç kutlama olmadan gerçekleşiyor.
Akşamları evde kalıyorum. Ailemin evinin bulunduğu Eriha ve Ramallah'a arkadaşlarımı görmek ve pazarları ziyaret etmek için düzenli olarak giderdim. Ancak 7 Ekim'den beri oraya gitmedim. Oradaki evde yalnız kalmaktan çok korkuyorum. Ya İsrail askerleri baskın yaparsa?
Ancak karşı karşıya olduğumuz tek tehdit bu değil: İsrailli yerleşimcilerin şiddeti de 2023'ten bu yana önemli ölçüde arttı.
BM, 2024 yılında 1.432 yerleşimci saldırısı kaydetti ve sayılar artmaya devam ediyor. Arabalar ve mülkler sık sık saldırıya uğruyor ve yakılıyor. Filistinliler dövülüyor ve bazen öldürülüyor.
Bu arada, İsrail hükümeti tarafından düzinelerce yeni yasadışı yerleşim onaylandı.
Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'in tüm yerleşim faaliyetlerini durdurmasını ve Filistin topraklarındaki yasadışı işgalini gecikmeksizin sona erdirmesini emretmesine rağmen, bir tanesi şu anda evime çok yakın olan Beyt Cala'da inşa ediliyor.
Uluslararası hukuku desteklediğini iddia eden tüm devletler harekete geçmelidir. İsrail hükümetinin on yıllardır süren işgali benim gibi Filistinlileri insanlıktan çıkarıyor ve hayatımızın her alanında askeri kontrol uyguluyor.
Filistinliler de tüm insanlar gibi kendi kaderlerini tayin etme, şiddet ve ayrımcılıktan uzak yaşama hakkını hak ediyor.
Şimdi adalet zamanı.
* Riham Caferi, işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan ActionAid Palestine'de savunuculuk ve iletişim koordinatörüdür.








HABERE YORUM KAT