1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Artık sona ermesi gerekmiyor mu?
Artık sona ermesi gerekmiyor mu?

Artık sona ermesi gerekmiyor mu?

Türkiye’deki pandemi koşulları hayatı oldukça zorlu hale getirmekle kalmadı; psikolojik ve depresif ruh halini de arttırdı. Pandemi ile beraber gelen ‘anormal koşullar’ artık bunaltıcı olmaya başladı.

27 Şubat 2021 Cumartesi 16:14A+A-

HAKSÖZ HABER

Gençler, yaşlılar ve çalışmayıp farklı işlerle uğraşan herkesin evde tıkılıp kalması, hiçbir şey yapmıyormuş gibi hissetmesi hayatın normallerinden uzak tutulması psikolojilerini etkilemeye devam ediyor.

İnsanların, yakınları ya da akranları ile bir araya gelememesi, sokaklarda “işi olmadan” gezememesi veya ‘ekmek almak’ haricinde dışarıya çıkamaması ve daha birçok etkeni pandemi koşullarının getirdiği sıkıntılara eklersek, hayatın normal seyrinden çıktığı açık bir şekilde görülecektir.

Özellikle 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne uygulanan yasakların “sıhhat koşullarını normal tutma”nın ötesine geçtiği görülebilir. ‘Covid-19 virüsüne yakalanmasın veya başkalarına taşıyıcılık yapmasın’ diye gençleri evlerde tıkılı tutmaya çalışmanın ve hastalanmasın diye evlere hapsedilen yaşlıların psikolojisi düşünülmemeye ve umursanmamaya devam ediliyor.  

Aşıların bulunması ve aşılanma süreçlerinin devam etmesi ile beraber kimi ülkelerde pandemi sonrası ne olacağı konuşulurken; pandemi koşullarının getirdiği psikososyal sorunların nasıl çözülebileceği de yoğunluklu gündem maddesi oluyor.   

Türkiye’de her hafta sonuna doğru insanlar, hafta sonu yasaklarının kalkmasını dört gözle beklerken, hükümetin bu konuda adım atacağını belirtip vaka sayılarının artacağından endişe ederek şartları aynı tutmaya devam etmesi toplumun salahiyeti açısından olumsuz sonuçlar doğurmaya devam ediyor.

Özellikle 65 yaş üstündeki bireylerin evlerinde hapis hayatına dönüşen yaşamları göz ardı edilmeye devam ediliyor. Kongre salonlarını tıklım tıklım dolduran, “önlemlerini aldıklarını belirten” seçmenlerin diğer seçmenlerden hangi konularda ayrıcalıklı olduğunu da bilmemiz gerekmiyor mu? 65 yaşındaki seçmenin de o kongrede önlemlerini almış bir şekilde bulunması nasıl bir sorun teşkil edebilir ki zaten!

Oysa Türkiye’de işler tersine işletilmeye devam ediliyor ve hükümet bu konuda net bir duruş da sergilemiyor.

Örneğin, banka önünde babasının dışarıya çıkmasını bekleyen bir çocuğa ceza yazılırken öte yanda kongre salonlarını “lebaleb” dolduranlar normal davranıyor gibi bir izlenim uyandırılıyor.

Pandemi koşullarında bireyler için adalet terazisinin doğru yönetilmediği aşikâr! 65 yaşındaki bireyler toplu taşımalardan garip mazeretler ile indirilmeye çalışılırken 65 yaş altındaki araç sahipleri, araba muayenelerine gitmeleri için teşvik ediliyor! Vergi borcu olanların vergi ödemeleri kolaylaştırılarak; yasaklardan muaf tutuluyor, valiliklere genelge gönderilerek bu kişilerin mağdur edilmemesi gerektiği ifade ediliyor!

Bu pandemi sürecinde halk; ekonomi, sağlık ve sosyal yaşam anlamında oldukça yıprandı. Halkın psikolojisi de normal kalmıyor ne yazık ki. Depresyon ve kaygı bozukluğunun arttığı birçok ülkenin çalışmalarında tespit edilirken Türkiye’de psikolojik tanı ve tedavi yöntemleri için daha ne bekleniyor bilinmiyor!

Avusturyalı, İngiliz ve Belçikalı uzmanların yürüttüğü çalışmalarda “ciddi düzeylerde kaygı bozukluğu ve depresyon” belirtileri bildirenlerin oranının nisan ayından bu yana yüzde 52 oranında arttığı saptandı. Pandemi koşullarından önce bu rakamlar %20’leri geçmiyordu.

Ayrıca araştırmaya göre, salgın döneminde depresyon ve kaygı bozukluğu en çok gençler, kadınlar, işsizler ve düşük gelirlilerde görüldü.

Yine bir başka araştırma pandeminin sosyal medya kullanımını ve ne amaçla kullanılmaya başlandığını göstermesi açısından oldukça önemli veriler sundu. 100 milyondan fazla sosyal medya paylaşımının analiz edildiği bir araştırmada; endişe ve stres içeren paylaşımların sayısında ciddi artışlar olduğu tespit edildi. Paylaşımlar üzerinde yapılan araştırmalarda ‘akıl sağlığı endişeleri’, ‘destek arayan’ ifadeler açısından insanların sosyal medyada kendilerini nasıl ifade etmeye başladıkları da ele alındı. İncelenen tüm psikososyal ifadelerin Kovid-19 salgını sırasında önemli ölçüde arttığı belirlendi. Kovid-19 döneminde akıl sağlığıyla ilgili ifadelerin yüzde 14, destek arama ifadelerinin ise yüzde 5 arttığı tespit edildi.

Türkiye’de de kimi psikologlar; açık havada, sosyal mesafe veya maske ile korona bulaşmadığını bildiklerini/kanıtlandığını belirterek 65 yaş üstü ve 20 yaş altı bireyler için yasakların gevşetilmesi gerektiğini ifade ediyor. Bilim kurulunun hangi yönde karar vereceği bilinmezken hafta sonu yasaklarının bunaltıcı olduğunu belirten vatandaşların sokaklarda dolaşırken çekilen videoları ve onlara kesilen cezalar durumun vahametini ortaya koyuyor. Her hafta sonu 10 binden fazla kişiye ceza yazıldığını da unutmayalım!

HABERE YORUM KAT

5 Yorum