
Afrika uzmanına göre Afrika diasporası kimlik, hafıza ve direniş temelinde şekillendi
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Afrika Araştırmacısı Buğra Anıl Evgin, Afrika diasporasının köle ticareti ve sömürgecilik sonucu ortaya çıktığını belirtti.
TASAM Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Afrika Araştırmacısı Evgin, Afrika diasporasının köle ticareti ve sömürgecilik sonucu ortaya çıktığını belirterek bu yapının yalnızca tarihsel bir kopuş değil; kimlik, hafıza ve direniş temelinde şekillenen toplumsal bir olgu olduğunu söyledi.
Evgin, AA muhabirine, Afrika diasporasının tarihsel kökenleri, küresel ölçekteki siyasal ve kültürel etkileri ile Türkiye’deki Afrika diasporasının kendine özgü dinamiklerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Afrika ve Türk Diasporası" başlıklı kitabı da kaleme alan Evgin, Afrika diasporasının, köle ticareti, sömürgecilik ile zorunlu ve gönüllü göçler sonucunda Afrika ana vatanından koparılan halkların dünyanın farklı bölgelerine yayılmasıyla ortaya çıkan çok katmanlı tarihsel ve toplumsal bir olgu olduğunu belirtti.
Afrikalı-Amerikalı sosyolog W.E.B. Du Bois ile Pan-Afrikanist düşünür ve diplomat Edward Blyden gibi isimlerin "diaspora" kavramını yalnızca coğrafi bir ayrılık olarak ele almadığını vurgulayan Evgin, bu yaklaşımın ortak tarihsel hafıza ve bilinç alanına işaret ettiğinin altını çizdi.
Evgin, "Afrika diasporası, kimlik, aidiyet ve dayanışma temelinde şekillenen kolektif bir yapıdır. Bu olgu, yalnızca göçle açıklanamaz. Diaspora, tarihsel bir zorunluluk hareketinin parçasıdır." dedi.
Atlantik köle ticaretinin, Afrika diasporasının kurucu unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Evgin, bu sürecin yalnızca fiziksel yer değiştirme değil, derin bir toplumsal kopuş yarattığını anlattı.
Buğra Anıl Evgin, Afrika diasporasını diğer diasporalardan ayıran temel unsurun, zorla koparılma ve kölelik deneyiminin merkezi bir rol üstlenmesi olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Jamaikalı sosyolog ve tarihçi Orlando Patterson, köleliği 'toplumsal ölüm' kavramıyla açıklar. Afrikalılar, yalnızca fiziksel olarak değil kimlik, aidiyet ve toplumsal bağlar açısından da koparılmıştır. Dolayısıyla diaspora, göçten çok daha geniş bir anlam taşır ve zorla yerinden edilme, köleleştirme ve tarihsel şiddeti kapsayan bir süreçtir."
"Yaklaşık 12 milyon Afrikalı Amerika ve Avrupa’ya zorla götürülmüştür"
Afrika diasporasının gönüllü göçten ziyade sistematik şiddet ve sömürgecilik temelinde oluştuğunu belirten Evgin, bu durumun ortak bir travmatik hafıza yarattığını dile getirdi.
Buğra Anıl Evgin, "Bu travmatik hafıza, siyah milliyetçiliği ile Pan-Afrikanist düşüncenin gelişimini besledi." diyerek diasporanın yalnızca mağduriyet alanı olmadığını, bilinç ve mücadele alanı da olduğunu vurguladı.
Afrika diasporasının oluşumunda köle ticaretinin belirleyici rol oynadığına işaret eden Evgin, milyonlarca Afrikalının bu süreçte ana vatanlarından koparıldığını ve büyük bir nüfus kaybı yaşandığını kaydetti.
Evgin, "Yaklaşık 12 milyon Afrikalı, Amerika ve Avrupa’ya zorla götürülmüştür. Milyonlarcası ise bu süreçte hayatını kaybetmiştir. Patrick Manning ve Orlando Patterson gibi isimler, köle ticaretinin yalnızca nüfus kaybına değil, Afrika’nın ekonomik, siyasal ve kültürel zayıflamasına da yol açtığını ortaya koymuştur." diye konuştu.
"Müzik diaspora için güçlü bir direniş ve birlik aracı oldu"
Afrika diasporasında "Afrikalılık" kimliğinin, biyolojik kökenden ziyade ortak tarihsel deneyimler üzerinden inşa edildiğini vurgulayan Evgin kölelik, sömürgecilik, ırkçılık ve direniş kavramlarının bu kimliğin temel taşlarını oluşturduğunu söyledi.
Kültürel üretimin, Afrika diasporası kimliğinin aktarımında merkezi rol oynadığına işaret eden Buğra Anıl Evgin, "Özellikle müzik, diaspora için güçlü bir direniş ve birlik aracı oldu. Bob Marley, müziği aracılığıyla Pan-Afrikanist düşünceyi ve Afrika birliği fikrini küresel ölçekte yaymıştır. ‘Unity of Africa’ gibi eserler, diasporanın kolektif hafızasını ve siyasal bilincini canlı tutmuştur." ifadelerine yer verdi.
Evgin, Afrika diasporasının yaşadıkları ülkelerde siyaset, sanat ve ekonomi alanlarında dönüştürücü bir rol oynadığını belirterek "Bu etki, özellikle eşitlik ve özgürlük mücadelesinde görünür hale geldi. Marcus Garvey’in örgütlenme faaliyetleri, Malcolm X’in siyasal söylemleri ve Bob Marley’in kültürel etkisi, diasporanın bulundukları toplumlarda dönüştürücü bir rol oynadığını göstermektedir." dedi.
Diaspora ataşelikleri, Türkiye-Afrika ilişkilerine katkı sağlayacaktır"
Buğra Anıl Evgin, Türkiye’deki Afrika diasporasının, kendine özgü tarihsel ve siyasal dinamiklere sahip olduğunu söyledi.
Osmanlı döneminde Afrika coğrafyasıyla kurulan idari, ticari ve kültürel ilişkilerin bugün Türkiye-Afrika temaslarının tarihsel zeminini oluşturduğunu vurgulayan Evgin, bu mirasın Türkiye'nin Afrika toplumları nezdinde "sömürgeci bir aktör" olarak algılanmamasında belirleyici rol oynadığının altını çizdi.
Evgin, "Tarihsel hafıza açısından bakıldığında, Türkiye ile Afrika toplumları arasında sömürgecilik deneyimine dayanmayan bir ilişki zemini bulunmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin Afrika politikasında güven temelli ve karşılıklı faydaya dayalı bir yaklaşım geliştirmesini mümkün kılmaktadır." diye konuştu.
2000'li yıllardan sonra hız kazanan Türkiye'nin Afrika açılımının, Afrika diasporasının Türkiye'deki görünürlüğünü artırdığını vurgulayan Evgin, buna rağmen diasporanın kurumsal temsili, karar alma süreçlerine katılımı ve devletle düzenli iletişiminin halen sınırlı olduğunu söyledi.
Buğra Anıl Evgin, Türkiye’deki Afrika diasporasını yalnızca bir göç olgusu olarak değil, Türkiye-Afrika ilişkilerine katkı sunabilecek "stratejik bir toplumsal aktör" olarak ele alınması gerektiğine işaret ederek "Bu potansiyelin açığa çıkarılması hem diaspora topluluklarının uyumunu güçlendirecek hem de Türkiye'nin Afrika politikalarına toplumsal bir derinlik kazandıracaktır." dedi.
Diaspora ataşeliği gibi kurumsal mekanizmaların önemine işaret eden Evgin, "Diaspora ataşelikleri aracılığıyla kurulacak sistemli yapı, Türkiye-Afrika ilişkilerinin yalnızca devletler arası değil, toplumlar arası, sürdürülebilir ve kazan-kazan esaslı işbirliği modeline dönüşmesine katkı sağlayacaktır." ifadesini kullandı.









HABERE YORUM KAT