Kararın gerekçesi olarak, artan borç yükü, yüksek faiz ödemeleri ve yıllardır süregelen bütçe açıklarına kalıcı çözüm getirilememesi gösterildi.

Moody’s, yaptığı açıklamada “son on yılda ABD'nin kamu borcu ve faiz ödeme oranlarının benzer kredi notuna sahip ülkelere kıyasla belirgin biçimde daha yüksek seviyelere ulaştığını” vurguladı. Bu adımla Moody’s, daha önce sırasıyla 2023’te Fitch ve 2011’de S&P tarafından yapılan not indirimleriyle ABD'yi benzer seviyeye çekmiş oldu.

Borç Sınırında Alarm Zilleri Çalıyor
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, bu ay başında yaptığı uyarıda borç tavanı artırılmaz veya askıya alınmazsa Ağustos ayında temerrüt (borç ödeme aczi) riskiyle karşı karşıya kalınacağını belirtmişti. ABD'nin yasal borç limiti 36,1 trilyon dolar olarak belirlenmişti, ancak toplam borç resmen 36,2 trilyon dolara ulaştı.

Şu an hükümet, temerrüdü önlemek için “olağanüstü önlemler” adı verilen muhasebe yöntemleriyle (örneğin bazı emeklilik fonlarına katkıların geçici olarak durdurulması) federal yükümlülüklerini karşılamaya çalışıyor.

Beyaz Saray’dan Tepki
Beyaz Saray sözcüsü Kush Desai, Moody’s'in bu adımını “inandırıcılığını kaybetmiş bir kurumun gecikmiş hamlesi” olarak nitelendirdi. Desai, “Moody’s son dört yıldaki mali felaketi sessizce izlediyse, bu zaten güvenilirliğinin kalmadığını gösterir” diyerek eski Biden yönetimini suçladı ve Trump yönetiminin “devraldığı enkazı toparlamaya çalıştığını” öne sürdü.

Öte yandan mevcut Başkan Donald Trump, borç tavanı uygulamasının tamamen kaldırılması gerektiğini savunuyor. Trump, borç tavanının her seferinde yükseltildiği için “psikolojik etkiden başka bir anlam taşımadığını” belirtti.