1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. "Terörsüz Türkiye" komisyonunda TÜGVA dinlendi: Ortak paydamız İslam kardeşliğidir!
"Terörsüz Türkiye" komisyonunda TÜGVA dinlendi: Ortak paydamız İslam kardeşliğidir!

"Terörsüz Türkiye" komisyonunda TÜGVA dinlendi: Ortak paydamız İslam kardeşliğidir!

"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.

17 Ekim 2025 Cuma 09:28A+A-

HAKSÖZ HABER

Komisyonun TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 15. toplantısında çeşitli STK’lar sürece dair fikirlerini belirttiler.

Genç Barış İnşacıları Derneğinden Baran Yalçınkaya, yaptıkları çalışmalarda, toplumun birlikte yaşama iradesinin hiçbir zaman kaybolmadığını gördüklerini söyledi.

Türk ve Kürt gençleri arasındaki benzerliklerin artık çok daha belirgin olduğunu ifade eden Yalçınkaya, "Gençler olarak önümüzde yaşayacağımız aşağı yukarı 60 sene daha olduğunu düşünecek olursak, bu çatışmanın sonlanması en çok da bizler için bir ihtiyaç. Bu yüzden bu kuşağın Türkiye'den, sizlerden, bu komisyondan beklentileri var." diye konuştu.

Genç Barış İnşacıları Derneğinden Rona Şenol ise "Terörsüz Türkiye" hedefi konusunda beklentilerinin somut adımlar atılması olduğunu söyledi. Bu adımlar atılmadıkça toplumun desteğinin kırılgan hale geleceğini savunan Şenol, "Yüzde 70'lere varan destek, toplumun siyaset kurumuna açtığı bir alan olarak görülebilir ve buna dayanarak inisiyatif alınabilir." değerlendirmesinde bulundu.

TÜGVA Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Karagüzel ise çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türkiye'nin sınırlarının sadece Türkiye'den ibaret olmadığını kaydeden Karagüzel, Türkiye’yi inşa eden ortak paydanın İslam olduğunun altınız çizdi.

Terörsüz bir Türkiye, sadece güvenlik açısından değil, toplumsal barış, eğitim, kültür ve kalkınma açısından da hayati önemdedir. Bu süreçle birlikte, özellikle gençler arasında ideolojik kutuplaşmaların azaldığını, yerine sosyal, kültürel ve akademik faaliyetlerin arttığını görüyoruz. Artık gençlerimiz tartışmalara değil, üretime ve geleceğe odaklanıyor.

Üniversitelerde, liselerde ve gençlik merkezlerinde, fikir üreten, mühendislik yapan, teknoloji geliştiren, kültür ve sanatla ilgilenen bir gençlik yükseliyor. Biz bu tabloyu “Terörsüz Türkiye sürecinin en somut kazanımı” olarak görüyoruz. Çünkü terörden arınmış bir ülke, yarınlarını planlayan bir gençlik demektir.

Ortak payda ve toplumsal birlik

Bu topraklar, binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, zengin bir mozaiğe sahiptir.

Kadim medeniyetimize rağmen, tarihsel süreç içerisinde farklı paradigmalar oluşmuş bu paradigmalar yanında tek tipleşmeyi getirmiştir.

Oysa Türkiye’nin geleceğini inşa ederken bize gereken, tek tiplik değil, ortak paydalardır. Bu ortak payda, bizi bir arada tutan millî ve manevî değerlerdir.

Ve biz inanıyoruz ki bu değerlerin en kapsayıcı ve birleştirici zemini İslam ahlakıdır.

Bu payda üzerine kurulan bir kardeşlik iklimi, farklılıklarımızı tehdit değil, zenginlik haline getirir.

Kürt–Türk–Arap ittifakından ve kardeşliğinden söz edilecekse, bu ittifak ve kardeşliğe dayanak teşkil eden ortak paydanın ne olduğunun farkında olarak buna uygun bir zeminin inşa edilmesi gerekiyor.

Türkiye’nin bölgesel sorumluluğu

Çevremizde geniş bir coğrafyada farklı durumlarla karşı karşıyayız. İstikrarı öncelemeye çalışıyoruz. Suriye'nin kuzeyinden İran'ın kuzey batısına kadar olan bölgede barış hakim olursa Terörsüz Türkiye hedefinin kalıcı bir güvenlik çemberine dönüşeceğini düşünüyoruz. Bu süreçte komşu halklarla ortak insani ve kültürel paydalarda buluşmanın büyük bir önem arz ettiğini düşünüyoruz.

Bu masanın, Suriye'deki yeni yönetimle PYD arasındaki herhangi bir ilişkiden de çok kolay bir şekilde etkileneceğini düşünüyoruz. Sadece biz bu sınırlardan müteşekkil düşünmemeliyiz. Yanı başımızda farklı bir atmosfer var. Bölgedeki barış sadece askeri barışla değil, gönül bağıyla da mümkün olacaktır.

Çünkü bölgesel barış, sadece askerî başarıyla değil, gönül bağıyla da mümkündür. Bugün yeniden konuşulan çözüm ve normalleşme arayışları, aslında yalnızca etnik ya da siyasal bir meselenin değil, çok daha derinlerde nükseden bir “medeniyet krizi”nin yansımasıdır. Dolayısıyla bölgede kalıcı bir barış ve istikrarın tesisi, taktik uzlaşılarla değil, bölgenin tarihsel, kültürel ve toplumsal dokusuna uygun; tevhid, adalet ve kardeşlik temelli bir anlayışla mümkündür.”

HABERE YORUM KAT

1 Yorum