1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan ve Irak’ı Kasıp Kavuran Fırtına
Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan ve Irak’ı Kasıp Kavuran Fırtına

Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan ve Irak’ı Kasıp Kavuran Fırtına

Diktatörlük rejimleri, darbeler ve ekonomik çöküşün mahvettiği bir bölgede, pandemi son kıvılcım olabilir.

11 Haziran 2020 Perşembe 12:28A+A-

Marco Carnelos / Middle East Eye
Çev: Melike Bars / Haksöz-Haber

Zaten kronik çatışmalardan, bozuk altyapıdan, çok sayıda mülteciden, zayıf sosyal güvenlik ağlarından, petrol fiyatlarının çökmesinden etkilenen bir bölgede, pandeminin insani ve ekonomik hasar boyutu, büyük bir yangına dönüşüp her şeyi kül edebilecek bir kıvılcım gibi görünüyor.

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) bölgesel ekonomik görünümü, neredeyse bölgedeki bütün ülkeler için GSYİH'daki olumsuz büyümeye işaret ediyor. Bu bölgedeki ülkelerin son kırk yılda en büyük ekonomik çöküşü görmeleri bekleniyor. Krizin derinliği ve süresi belirsizken, bölgedeki yüksek işsizlik oranı, yüksek kamu ve dış borçlarla birlikte kasvetli bir tablo çiziyor.

Körfez Birliği Konseyi'nin  (GCC) genellikle bölgedeki daha hassas devletler için sermaye akımları ve iş imkanları sağlayan ekonomileri, petrol fiyatlarındaki çöküşün fırtınasını bertaraf ediyor.

Salgın ve düşük petrol fiyatları, Arap dünyasının ekonomisinden komşu ülkelere yardımı ve muhacirler için iş imkanları olasılığını azaltarak yaklaşık 323 milyar dolar kesecek.

Dünya bankasına göre, küresel havaleler bu yıl yüzde 20 oranında düşecek. Birçok ekonomik göçmene,  kötü olan durumlarını daha da kötüleştirerek kendi ülkelerine dönmeleri özendirilebilir. Mısır, Ürdün ve Filistin için önemli bir gelir kaynağı olan turizm iflas etti.

IMF'ye göre Arap hükümetlerinin borcu bu yıl yüzde 15 artarak 1.46 trilyon doları bulacak. Aynı zamanda silahlı çatışmalarda, pandemik güdümlü bir küresel ateşkes çabaları başarısız oldu.

Suudi Arabistan ve Mısır

Suriye, Yemen ve Libya gibi çökmüş ülkeleri bir kenara bırakırsak, Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan ve Irak gibi ülkelere özel bir dikkat gösterilmelidir. Listenin başında yer alan ve son dönemlerde bazı ifşaların olduğu Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman'nın iktidara yükselişiyle ilgili şüpheler arttı ve bu durum Suud ailesindeki güç mücadelesini kamçılıyor.

saas-1.jpg

Şimdiye kadar Selman'nın el yükselttiği görünüyordu, ancak ana sponsoru Trump yönetimi, Covid-19 pandemisini kötü yönetmesi ve siyah Amerikalılara karşı ırkçılık ve şiddet olaylarının sonucunda kitlesel ayaklanmanın neden olduğu iç felaketle meşgul olduğu için henüz oyun bitmedi.

Suudi ekonomisi de büyük bir endişe kaynağı. Petrol fiyatlarındaki çöküş, yüksek harcamalar ve Yemen'deki savaş, krallığın kasasına ciddi zararlar verdi. Suudi Arabistan’ın beş yıl içinde, rezervleri 732 milyar dolardan 499 milyar dolara düşerken, borcu 12 milyar dolardan 183 milyar dolara fırladı. Umre'nin geçici bir süreliğine durdurulmasının ardından Hac da Suudi gelirlerini daha da daraltarak pandemiden etkilenebilir. Vision 2030 gibi büyük projeler de bu süreçte sekteye uğradı.

Bu arada Mısır, turizm sektörünün kapanmasından ciddi şekilde etkilendi ve petrol dışı özel sektör faaliyeti de Nisan ayında çöktü. İç sistem zayıf ve hükümet sokağa çıkma yasağı uygulayarak pandemi ile mücadele etmeye çalışıyor.

saas-2.jpg

Petrol fiyatlarındaki çöküşünün yanı sıra küresel ticaretin daralan hacmi Süveyş kanalı gelirlerini etkiledi, küresel durgunluk ise göçmenlerin GCC'den (Körfez Ülkeleri İşbirliği Derneği) gelen havalelerini azalttı.

Şu anda bir IMF kurtarma paketi arayan Mısır, her zaman belirsiz bir denge halindeydi; sosyal bir patlama meydana gelirse, bölge geneline şok dalgalarına sebep olabilir.

Lübnan ve Irak

Lübnan büyük bir hesaplaşmaya yaklaşıyor ve on yıllardır ülkeyi sömüren elit kleptokratikler felaketin eşiğinde. Merkez Bankası Başkanı Riad Salame gibi uzun süredir dokunulmazlığı olan bu seçkinler şu anda sorgulanıyor.

Birikimlerine erişimde aylarca süren ciddi kısıtlamalara maruz kalan insanlar bankalara saldırıyor, Lübnan poundunun değeri yarıdan fazla düştü ve gıda krizi yaklaşıyor.

Biraz rahatlama sağlayacağı düşünülen açık deniz petrol keşifleri, başlangıçta düşünülenden daha az umut verici görünüyor.  Yeni Hasan Diab hükümeti IMF'den yardım alma girişimlerinde bulunuyor, ancak ABD'nin ülkenin bankacılık sistemine karşı yaptırımlarının böyle bir çabayı nasıl zorlaştırabileceği henüz net değil.

Sonunda yeni bir hükümete kavuşan Irak, ABD-İran çekişmesi için bir satranç tahtası olmaya devam ediyor. Tansiyon yüksek,  İslam devleti, faaliyetlerini yeniden başlattı ve petrol fiyatlarındaki çöküş de ayrıca ham petrol ihracatına bağlı Irak ekonomisine zarar veriyor.

saas-3.jpg

Koronavirüs karantinası nedeniyle protestolar geçici olarak hafifletilirken, önemli değişiklikler yapılmasa da, Ramazan’ın da geçtiği şu günlerde muhtemelen bir canlanma ile karşı karşıya kalacaklar.

Kabus Senaryosı

Son yirmi yılda ortaya çıktığı gibi daha çok Amerika'nın -fakat tek değil-  Ortadoğu'daki dış politikasıyla, Avrupa yine bölgesel karmaşadan kaynaklanan birincil yan hasar haline gelebilir.

Halihazırda Suriye iç savaşından kaçan milyonlarca mülteci Türkiye, Ürdün ve Lübnan'da. Suriye'nin yeniden inşası için finansman gerçekleşmezse, Irak'ın iç sarsıntıları artar veya Lübnan ekonomisi tamamen çökerse, mülteci akını yoğunlaşabilir.

AB, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki milyonlarca insan için, kendi ülkelerinde veya geçici bir barınak olarak gördükleri komşu ülkelerde kalmaktansa,  Covid-19'un kötü bir şekilde vurduğu bir Avrupa'ya taşınmanın daha iyi bir olasılık olabileceğinin farkında olmalıdır. Son deneyimlerin gösterdiği gibi, hiçbir sınır veya deniz devriyesi, bu insan dalgasını kontrol altına almak için yeterli olmayacaktır.

Covid-19 sonrası ekonomik durgunluk, yabancı düşmanlığı ve milliyetçi ayaklanmaların süreceği Avrupa'nın sokaklarında farklı etnik ve kültürel kökenlerden gelen fakir insanlar arasında dramatik bir savaş beliriyor; böyle bir kabus senaryosu, tüm AB başkentlerinin siyaset planlamasına girmelidir. Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi.

 

*Marco Carnelos eski bir İtalyan diplomat. Somali, Avustralya ve Birleşmiş Milletler'e atandı. 1995-2011 yılları arasında üç İtalyan başbakanının dış politika kadrosunda görev yaptı. Son zamanlarda, İtalyan hükümeti için Ortadoğu Barış Süreci Koordinatörü Suriye Özel Elçisi ve Kasım 2017'ye kadar İtalya'nın Irak büyükelçisi görevlerini yürüttü.

HABERE YORUM KAT

2 Yorum