1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. Siyonistler Türkiye'deki depremi bile fırsata çevirme peşinde
Siyonistler Türkiye'deki depremi bile fırsata çevirme peşinde

Siyonistler Türkiye'deki depremi bile fırsata çevirme peşinde

Ahmet Varol, Türkiye'deki deprem gündeminden hareketle Siyonist çetenin işgal ve yıkım politikalarının daha iyi anlaşılabileceğine dikkat çekiyor.

17 Şubat 2023 Cuma 14:00A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Kaçak yerleşim merkezleri nedir?

Deprem tabii olarak gündemimizin birinci maddesi ve hepimizin zihnini meşgul ediyor. Bir yandan imkanlarımızla yaraların sarılmasına katkıda bulunmaya ve dualarımızda sarsıntıya maruz kalan tüm kardeşlerimizi anmaya devam edeceğiz. Ancak bu arada dünyada meydana gelen muhtelif gelişmeleri de takip etmemiz ve sahamıza girenler hakkındaki kanaat ve tespitlerimizi bizi takip edenlere aktarmamız gerekiyor. 

Bu sıralarda uluslararası platformda gündeme gelen, İsrail işgal hükümetinin “kaçak yerleşim alanlarını yasallaştırma kararı” konusu var. Avrupa Birliği dudağının ucuyla İsrail’in bu konudaki kararına tepki gösterdi. Ama tabii bu tepki işgalciyi geri adım atmaya zorlama gibi bir amaç taşımıyordu. 

Bu arada Türkiye’deki depremin sadece Türkiye’nin değil tüm İslam âleminin gündemini meşgul etmesi de siyonist işgal rejiminin işini kolaylaştırdı. Zaten işgalci siyonistin bu tür dumanlı havaları her zaman fırsat olarak değerlendirdiği de bilinen bir gerçektir. 

Peki, nedir bu “kaçak yerleşim alanları” ve bunların “yasallaştırılması” ne anlama geliyor?

Başta şunu belirtelim ki bize göre siyonist işgal tümüyle gayrimeşru yani yasa dışıdır. Ancak BM kararlarına göre, siyonist rejimin 1967’de işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Yaka üzerindeki egemenliği işgal olarak tanımlanıyor ve buralarda, dünyanın değişik ülkelerinden getirttiği yahudi göçmenleri iskan etmek amacıyla kurduğu yerleşim merkezleri de gayri meşru yani yasa dışı sayılıyor. 

Bir de işgal rejiminin kendi kararlarına ve politikalarına göre koymuş olduğu kriterler var. Bu kriterlere göre Doğu Kudüs’te ve Batı Yaka bölgesinde resmi kararlarla ve bölgedeki işgal yönetimine bağlı kurumların onayıyla inşa edilmiş 200 civarında yahudi yerleşim merkezi bulunuyor. 

Ayrıca siyonist işgalci grupların, herhangi bir resmi prosedüre, projeye ve izne dayanmadan kurmuş olduğu yerleşim alanları var. Bu şekilde de 220 civarında yerleşim alanı olduğu, Filistin’deki araştırma kurumları tarafından hazırlanan raporlarda dile getirildi. Bunlar da “kaçak yerleşim alanları” olarak tanımlanıyor. 

Aslında işgal rejimi şimdiye kadar, kendi yasalarına bile uygun olmamasına rağmen bu tür yerleşim alanları oluşturulmasının önüne geçmedi. Sadece göstermelik olarak birkaç yerleşim alanını boşalttı, ama oraların yeniden Filistinliler tarafından kullanılmasına da fırsat vermedi. 

Son seçimlerde Likud Partisi’nin lideri Netanyahu iktidara gelmesi durumunda Batı Yaka bölgesinde hem boşaltılan yerleşim alanlarına yahudi göçmenlerin yeniden dönmelerine imkan tanıma hem de “kaçak” olarak tanımlanan yerleşim alanlarını “yasal” sayma yönünde taahhütte bulundu. 

Netanyahu, aşırı siyonist ve ırkçı partilerle koalisyon hükümeti kurarken bu konudaki taahhütlerini onlara karşı da teyit etti. Onun başını çektiği işgal hükümeti geçtiğimiz günlerde, Türkiye’de ve Suriye’de yaşanan deprem olayının dikkatleri üzerine çekmesini ve oluşturduğu havayı da bir fırsat olarak değerlendirip 9 kaçak yerleşim alanının güya “yasallaştırılması” yönünde karar aldı. 

İşgalcinin bu kararına dediğimiz gibi bazı küçük çaplı tepkiler ve eleştiriler oldu ama onu geri adım atmaya zorlayacak herhangi bir baskı ve yaptırım olmadı. BM’nin de söze değer bir adımı olmadı. 

İşin aslında, “kaçak” olarak tanımlanan söz konusu yerleşim alanları kurulmasının zemin ve şartlarını hazırlayan yine işgal yönetimidir. Bunlara fırsat vererek Kudüs ve Batı Yaka’da çift koldan yerleşim faaliyetleri yürütmüştür. Başta sorumluluğunu üstlenmediği kanalı kullanarak inşa ettirdiği yerleşim alanlarına şimdi kendince “yasal” kılıfı geçirmeye çalışıyor. 

“Yasallık” yönüne gelince, gerçekte işgal rejiminin buralarda inşa ettiği yerleşim merkezlerinin tümü uluslararası hukuka ve BM kararlarına aykırı dolayısıyla tümü yasa dışıdır. Bunların tümü Filistinlilerin mülklerine zorla ve tamamen hukuka aykırı bir şekilde el konarak inşa edilmiştir. Buralara yerleştirilen yerleşimciler de Filistin halkı açısından ciddi bir tehdit unsurudur.

HABERE YORUM KAT