1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Özgür-Der Üniversite Gençliği kitap forumunda bir araya geldi
Özgür-Der Üniversite Gençliği kitap forumunda bir araya geldi

Özgür-Der Üniversite Gençliği kitap forumunda bir araya geldi

Özgür-Der Üniversite Gençliği’nin düzenlemiş olduğu kitap forumunda İrem Emen ve Rüveyda Mekeç sunumlarıyla Taha Abdurrahman'ın "Dini Amel ve Akıl" kitabını değerlendirdi.

19 Nisan 2022 Salı 12:40A+A-

HAKSÖZ HABER

İrem Emen, Taha Abdurrahman'ın kitabını 3 ana başlıkta topladığını, bu üç ana başlığı oluştururken çağdaş akıl tartışmalarının eksiklerini gidermek, düşüncede bütünlüğü sağlamak olduğunu, kitapta modern dönemde dindarlık ve ahlaklı olmanın incelendiğini ifade etti. İrem Emen sunumunda Taha Abdurrahman'ın ahlak meselesine farklı bir yaklaşım getirdiğini, eserini akıl, amel, ahlak bağlamında oluşturduğunu, kitabın "soyut akıl", "desteklenmiş akıl" ve " rehberlik edilmiş akıl" bölümlerinden oluştuğunu söyledi. Emen, Abdurrahman'ın kitabında, rehberlik edilmiş aklın soyut aklın amelle bütünleşmiş hali olduğunu ifade ettiğini, soyut aklın sınırlılığının metafiziği ortaya çıkış noktası olduğunu, Arap İslam teorik geleneklerinin özelliklerini en çok metafiziğin taşıdığını, soyut aklın yetersizliği ile rehberlik edilmiş aklın meydana geldiğini, amellerin soyut aklı düzenlediğini, rehberlik edilmiş aklın soyut aklın amelle bütünleşmiş hali olduğunu ifade ettiğini dile getirdi.

whatsapp-image-2022-04-19-at-12-03-15-1.jpeg

Rüveyda Mekeç konuşmasına kitabın amacına dair kısa bir çerçeve çizerek başladı. Taha Abdurrahman'ın batının fikirlerinin merkeze alınarak olayları değerlendirme mantığını ve üretilen dili sorguladığını ifade etti. Abdurrahman hakkında kısa bir bilgilendirme yapan Mekeç, Taha Abdurrahman'ın Mağrip tecrübesi içinde doğmuş ve yetişmiş bir Müslüman mütefekkir olduğunu, 19. Yy'da sömürge ve işgallere karşı varoluş iradesiyle tanıdığımız Cezayir ulema hareketi ve kültürel etkinlikleri atmosferinden beslendiğini, Tunus- Zeytuniye medreseleri birikiminden ve ümmetçe uyanış serüvenlerinden etkilendiğini, hayata dair İslam’ın bütüncül bakış açısını ve çözüm yollarını önemseyen bir birikime sahip, Batıcılığa karşı ve oryantalist etkilere karşı tepkili olduğunu dile getirdi.

Taha Abdurrahman'ın, ilimler hiyerarşisi mevzusunda en alt tabakada kelam ve felsefenin; onun bir üstünde fıkıhçılığın; yöntemsel açıdan Selefîliğin ve en tepede Sûfîliğin bulunduğu görüşünde olduğunu, bu şekilde yapmış olduğu tasnifiyle gayeyi esas alan bir bilim (ilim) anlayışını benimsediğini, bu gayenin de; Allah’a yakınlaşma, hakikat bilgisine erişme ve İslam’la ahlaklanma olduğunu söyledi.

Yazarın, Selefi geleneğe yöneltilen akıl dışılık ve tarih dışılık iddialarını öne sürenleri eleştirdiğini ifade eden Mekeç,  Abdurrahman'ın ‘Selefiliğe nispet edilen tarih dışılık aslında Selefilikten ziyade soyut nazar ve tarihselcilik akımına daha uygun düşmekte olduğunu, çünkü teorik akılcıların mantıki inşanın sınırlarında kaldıklarını, Selefinin ise sarf ettiği çabayla dinin içinde olduğunu, amelden türeyen tarihi tecrübenin farkındalığını, tarihselcinin ise tarihi yenilemez bir otorite ve kesintisiz (döneminin en güçlü varlığı olarak) addederek tarihte yaşanan bilgiyi ve tecrübeyi nesneleştirmiş olduğunu ifade ettiğini söyledi.

Mekeç sözlerine: "Ahlaklanmanın temeli dindir. Din olmadan ahlak olmaz. Ahlaklanma mecburi bir fiildir. Allaha yakınlığı gözeten kişi ıslah görevinde kendisinin ahlaklanmasına, inanç ve amel bütünlüğüne öncelikli olarak önem verir. Ahlaklanma çabası bir muhabbet tezahürüdür. Rabbine yakınlığı/kurbiyyeti önemseyen kişi rabbine olan bağlılığını sevgiye ve yakınlığa dönüştürmüştür.  Ahlak sadece dinin bir tarafı değildir. Ahlak dinin tüm hükümleri ve davranış kriterlerinin ölçüsünü koyar. Çünkü her hükmün bir mekasıd tarafı vardır. Bununla da kastedilen insanlık ve kişi için güzelliktir, ahlaktır." şeklinde devam etti.

Mekeç sunumunu “İslâm dünyasının Batı fikriyatı ile olan irtibatı neticesinde akıl kavramı Müslümanlar için farklı bir anlama gelmeye başlamış, modern öncesi dönemde kelam, felsefe ve tasavvuf gibi ilimlerin kendi içlerinde tartıştıkları meseleler bağlam değişikliğine savrulmuşlardır. İşte Taha Abdurrahman Dinî Amel ve Aklın Yenilenmesi kitabıyla bu tartışmalara özgün bir bakış açısı getirmekte ve kendi zaviyesinden bir reçete sunmaktadır.” değerlendirmesiyle tamamladı.

Oturum katılımcıların katkılarıyla sona erdi.

 

HABERE YORUM KAT

3 Yorum