1. YAZARLAR

  2. Sukuti Memioğlu

  3. Yeni Bir Yapılanma Gereği

Yeni Bir Yapılanma Gereği

Nisan 1994A+A-

Toplumların dinamik gücü büyük kentlerdir. Kentlerin varoşları dönüşümün motor gücünü oluşturur. Eski kenti, bir çember gibi dıştan içe doğru kuşatan yeni kentliler dönüştürür toplumu. Zaten onları kentlerin varoşlarına yığan da toplumu dönüşüme zorlayan bunalım ortamıdır.

Bunalan, sistemi tıkanmış, dönüşme ihtiyacı duyan toplumlar önce kendilerini dönüştürecek dinamik güçleri oluştururlar. Toplumsal bunalım, kendisini aşacak güçleri, ülke coğrafyasında süzerek büyük kentlerin çevresinde toplar.

İflas etmiş eski sistemin merkezleri, yeni bir sistem arayışının habercileri tarafından ablukaya alınır. Bunalım ülke coğrafyasını bir depreme uğratmış ve dönüşüm önce coğrafi hareketlilik halinde kendini dışa vurmuştur. Bu yolla oluşan büyük kent varoşları, toplumun dönüştürücü potansiyelini oluşturmuştur.

Tarih boyunca bütün toplumsal dönüşüm hareketlerinde ortak payda oluşturan bu hal, bugün Türkiye toplumunda tezahür etmektedir.

Toplum ağır bir bunalım yaşamaktadır. Artık bütün kesimler tarafından kabul edilmektedir ki Türkiye'nin bu sistemle gidebileceği bir yer kalmamıştır. Deniz bitmiş sistemin gemisi karaya oturmuştur. Dönüşüm kendisini zorunlu bir gerçeklik olarak dayatmaktadır. Bu dönüşümün dinamik gücü de, büyük kent varoşlarında yaşayan yeni kentliler olacaktır.

27 Mart seçimlerinde ortaya çıkan tablo RP'nin bir büyük kent partisi olduğunu göstermiştir. RP her ne kadar sistemle bütünleşmeye, şeriat iddiasından uzak durmaya ve söylemini elinden geldiğince İslami unsurlardan arındırmaya çalışsa da, tabanda kendisine oy veren kitle müslüman bir kitledir.

Seçim sonuçları göstermiştir ki, RP'ye oy veren bu inanmış kitle, büyük kentlerin varoşlarında yer tutmuş bir kitledir. Tarih boyunca dönüşümün motor gücü olmuş kent varoşları, bugün müslümanlar tarafından doldurulmuştur. Müslüman kitleler dönüşüme öncülük edebilecekleri bir konumda bulunmaktadırlar.

Ancak bu potansiyelin yerine getirilebilmesi, misyonunu gerçekleştirebilmesi yeni bir siyasi örgütlenmeye ulaşması şartına bağlıdır. RP örgütlenmesi, oylarını toparlayabildiği bu kitlenin potansiyel gücünün çok gerisinde kalmaktadır.

Bu potansiyel güç, bugün varolan bütün İslami yapılanmaları aşan yeni bir yapıya layıktır. Eğer bugünkü örgütlenme modelleri ve özellikle demokratik yöntem saplantısı aşılamazsa bu gücün heder olup gideceğinden ve müslümanların bu tarihi şansı kaybedeceklerinden korkulmalıdır.

Müslümanların sistemle ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri, bu ilişkiler konusunda bir bilinç bilenmesini sağlamaları ve yeni tavırlar koyabilecek, yeni siyasal eylem modelleri üretebilecek sağlıklı bir örgütlenmeyi başarmaları gerekmektedir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR